Futbolda ara dönem güya. Maç yok hakem derdi de yok. Kafalar da, sinirler de biraz rahatlayacak diye seviniyorduk ki ne gezer.
Kulüp başkanları daha beter açtı ağzını, yumdu gözünü.
Cephane hiç bitmiyor, savaşa devam.
Şimdi de para kavgası. Transferde yıllarca çarçur ettikleri, kulüpleri batırdıkları yetişmiyormuş gibi, "Biraz daha" kapışması. Temmuzda aldıkları işgörmez çıkınca, yenileri için kaynak boğuşması.
Mali yapılandırmayı bile yapılandırma yarışı.
Sporun ve kulüplerin geleceği konuşulduğu çalıştayda da aynı manzara.
Çalıştay değil, kavga dövüş sunumu.
"Arkadaşlar yabancıları topluyoruz, topluyoruz, bir yere varamıyoruz. Kulüplerimiz iyice battı. Artık hep beraber frene basalım. Şu alt yapıya yönelelim. Yeni gençler çıkaralım" diyen çıkmıyor bir türlü.
Çünkü işlerine gelmiyor.
Menajerlere her dönem 100 milyon, 200 milyon TL yağdırdıklarını bile neredeyse ballandıra ballandıra anlatacaklar. "Bu iş batacak, daha büyük batık olacak" diyorlar da, "Şu anlamsız transferleri durduralım" diyemiyorlar.
Hepsi de yarın kaybedilecek şampiyonluğun kılıfını şimdiden dikme telaşında.
Battı balık yan gider misali.
Kadın Voleybol Milli Takımı'nın aldığı olimpiyat vizesi bile umurlarında değil. Bu kavga dövüş ortamında onu da gürültüye getirdiler. Sayfaları ve ekranları kapattılar, kendi olimpiyatları! ile.
Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu ortaya çıkıp, "Arkadaşlar yeter artık" diye elini masaya vursa, bir ilke imza atsa, ne kadar iyi olur değil mi?