Futbolun tadı iyice kaçtı

Hiç bu kadar rezaletlerin diz boyunu geçtiği bir Süper Lig olmamıştı.
Korona gibi futbolumuz da mutasyona uğradı.
Daha bulaşıcı, daha bıktırıcı
Normal biten maçlar çoktan geri-lerde kaldı. "Asarım, keserim, taş taş üstünde bırakmam"a geldi iş. Sanki 2. Dünya Savaşı belgeseli.
Saha içindeki ayakların değil, çıkış kapısında mikrofonların önüne kümelenen yöneticilerin verdikleri gözdağları geçerli artık. Neredeyse tesisteki aşçı bile konuşacak.
Oynanan futbol, boşa giden paralar, bankalara olan borçlar hiç önemli değil. 6 ayda bir oynayan, Ankaragücü önünde kalenin dibindeki golü atamayan Falcao, bir 25 milyon Euro daha mı istiyor acaba? Bir de bunu VAR'a sorsalar, ileri geri oynatsalar.
Fatih Terim "Bizim oyunumuz kimseyi ilgilendirmez" diyor.

O zaman başkaları da yaptığı hatalar için aynı şeyleri söylerse ne olacak?
Dikkat edin her hafta aynı kavga. Ligi bir anda 21 takıma çıkaran karara onay veren ku-lüpler, TFF ve MHK için çözüm arayışına girmiyorlar. Adım bile atmı-yorlar. Ancak her hafta kameralar önüne çıkıp Amigolar gibi şov yapmakta birbirleri ile yarışmaya devam ediyorlar.
Gündemde kalmanın, hataları örtmenin en kolay yolu bu. Çözüme ne gerek var.
Medya da aynı durumda.
Her maç sonu yöneticilerinin önüne mikrofon koymak, kavgaları ile izleyici toplamak da en kolay yol. "Bu işin sonu nereye gidecek" diye soran yok. Spor programlarında zaman zaman "Hakem kararlarına itiraz yersiz, değişmez" yorumu yapılıyor ama ekranın altında hemen bir yazı beliriyor:
"Hakemin penaltı kararı doğru mu? Anketimize hemen katılın.
TV'ler de tartışmayı ateşlemeye can atıyorlar. Hani hakemin kararları önemliydi?
Burada timsahlı bir soru sormakta da yarar var;
Bir penaltı için Ankara'da neler oldu gördük. Ya Bursaspor'un Akhisarspor maçında verilmeyen 4 net penaltısı Galatasaray'ın başına gelseydi ne olurdu. Eryaman'ı yakarlar mıydı acaba?