Fenerbahçe maçı ile birlikte, Başakşehir-Kasımpaşa maçını da takip ettik.
Başakşehir yolu tutmuş gidiyor artık. Şampiyonluğun en büyük adayı. İstanbullulara rakip çıkarılan bir İstanbul takımı.
İyi güzel de, şampiyonluğa giden bir takımın tribünlerinde 3-5 kişi var. Yarısı da zoraki gelmiştir.
Arkadaki destek kuvvetli ama içerisi çok zayıf.
Aklıma 1970'li yıllarda Merinos'taki 1.Küme maçları geldi. Tarla görünümlü sözde sahada binlerce seyirci olurdu. Hele hiç unutmam, TOFAŞ-Bursaspor amatör maçındaki seyirci, Başakşehir-Kasımpaşa maçındakinden çok daha fazlaydı.
Başakşehir bazı şeyleri başarıyor ama, ilgi, alaka, sevgi olmadıktan sonra neye yarar o şampiyonluk?
BAKALIM KAÇ SENE DAHA SÜRECEK
2016'da Antalyaspor-Konyaspor maçından sonra çıkan olaylar bilindiği gibi 2 şehrin arasını açmıştı.
Sürtüşmeler de devam ediyor.
Pazar günü Konya'daki maçta tribünlerde yapılan ilginç görsel şov da bunun bir örneği. Antalyasporlu taraftarların alınmadığı karşılaşma öncesi, rakip taraftarların Konyaspor'un Türkiye Kupası'nı kazandığı penaltıyı endişe ile izlerken dua ettiği bir koreografi gerçekleştirildi.
Bu sırada da "Bazen sadece bakarsın" pankartı açıldı, statta "Akdeniz akşamları" şarkısı çalındı. Maraton tribününde ise kupanın kazanılmasından sonra İstanbul'da Boğaz köprüsüne asılan Konyaspor bayrağı resmedildi. Bunların hepsi, Antalya'ya birer göndermeydi.
Konya ile Antalya arasındaki çekişme bakalım kaç sene daha sürecek.
BUNU ÇÖZMEK MÜMKÜN DEĞİL
Futbolumuzdaki ilginçlikler, terslikler bitmek bilmiyor.
Tribünlerdeki taraftarlar, "Ölmeye ölmeye geldik" diye bağırırlardı ya, şimdi de yöneticiler modaya uydu.
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, son basın toplantısında transfer için "Ölümüne çalışıyoruz" dedi.
Doğrusu bir bu eksikti. Taraftar da, yönetici de ölürse ortada futbol, kulüp, keyif diye bir şey kalır mı?
Futbolla ölümü yan yana getirmek, nasıl bir anlayıştır? Bunlar söylenecek laflar mı? Çözmek mümkün değil.