Bir coğrafyayı anlamanın en iyi yolu; haritaya bakmak değil, yüzlere bakmak…
Haziran ayında Uganda’dan gelen heyetin gözlerinde gördüğümüz merak, Bursa’dan Afrika’ya uzanan yepyeni bir sayfanın habercisiydi. O sayfa şimdi Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Güney Marmara Bölge Başkanı Murat Saraçoğlu’nun Uganda dönüşüyle biraz daha açıldı.

Afrika, alışıldık imgelerin ötesinde bir yer. Hâlâ kulakta kalan safari klişeleriyle değil, içten bir gülümsemenin sıcaklığıyla tarif edilebilir. Uganda ise bu tanımın kalbi…
Kalbin attığı yer, bazen Edward Gölü’nün kıyısında sabah sisine uyanan bir balıkçı, bazen sabahın beşinde okul yoluna düşen bir çocuk, bazen de dağların arasında yürürken göz göze geldiğiniz bir gorildir.
Uganda Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Nusura Tiperu, haziran ayında Bursa’ya gelip Mövenpick Otel’in salonunda adeta başka bir dünyanın kapılarını araladığında kimse bu sıcaklığın bu kadar güçlü hissedileceğini tahmin etmiyordu. O gecede dans eden ritimlerle başlayan dostluk, şimdi Uganda topraklarında başka bir anlam kazandı.

Murat Saraçoğlu’nun bu kez konuk değil, misafir olduğu bir Uganda var karşımızda. Gördüklerini yalnızca sosyal medya postlarına sığdırmadı. Aradım, konuştum. O anlattı, ben yazıya döktüm.
“Bursa, yurtdışına seyahat eden bir şehir. Ancak Uganda farklı bir deneyim. Tanzanya ve Kenya biliniyor ama Uganda henüz keşfedilmemiş bir cevher,” diyor.
Goril trekkingi, şempanzeler, su aygırları, timsahlar, fillerin göl kıyısında süzüldüğü o pastoral manzara… Ama hepsinden daha çarpıcı olan, Uganda’nın henüz turizmin ticarete dönüştüğü noktaya ulaşmamış olması. Bu da her şeyi samimiyetle karşılamalarını sağlıyor. Ne varsa olduğu gibi. Fazlası değil, rol değil, içtenlik…
Bu gezi sadece turistik bir seyahat değil, aynı zamanda yatırımcılar için de bir keşif. Uganda hükümeti, yabancı yatırımcıya kolaylık sağlıyor. Ticaretin kapıları aralanıyor. Haziran ayında BTSO’da yapılan toplantılar, aslında yalnızca tanıtım değil; Afrika'nın kalbine uzanan bir ticaret koridorunun işaret fişeğiydi.
Saraçoğlu’nun verdiği bir diğer önemli detay ise ulaşım. Temmuz ayı itibarıylaİstanbul-Kampala arası direkt uçuşlar başladı. Bu da demek oluyor ki artık Afrika’ya gitmek için kıta değiştirmekten öte, bakış açısı değiştirmek yeterli.
Oteller Türkiye ayarında, yemekler Hint ve Arap mutfağından izler taşıyor ama lezzeti yerel. Doğayla baş başa, insanla iç içe. Uganda’yı görünce Afrika denince zihinde beliren olumsuz imajın ne kadar yersiz olduğu ortaya çıkıyor.

Haziran’da Bursa’da bir gecede başlayan bu yolculuk, şimdi Afrika’nın ortasında başka bir anlam kazandı.
Çünkü bir ülkeyi tanımak için bazen bir fuara katılmak, bazen bir pazar yerinde dolaşmak, bazen de çocukların okul yolunu izlemek gerekir.
Afrika’nın ortasında dostlukla açılan bu kapıdan bakınca görünen şey, yalnızca doğal güzellikler değil. Aynı zamanda karşılıklı güven, sürdürülebilir turizm ve ticaretle büyüyen bir gelecek vizyonu.
Ve o vizyonun bir ucunda Uganda varsa, diğer ucunda artık Bursa da var.
CEBELİTARIK HEDEFİNE BİR KULAÇ KALDI
Boğaz geçmek sadece suyla sınanmak değil…
Kimi zaman ideallerin, kimi zaman iradenin yüzeye çıkması.
Daha önce Osmangazi Belediye Başkan Yardımcılığı görevini de yapan AK Parti Bursa İl Başkan Yardımcısı Cem Kürşat Hasanoğlu’nun uzun mesafeli yüzme tutkusu devam ediyor.
Hasanoğlu, boğaz geçme serüveninde bu kez Gemlik Körfezi’nde kulaç attı. Kapaklı Köyü’nden Mudanya’ya uzanan 12,2 kilometrelik mesafeyi tam 4 saat 21 dakikada yüzerek geçti. Kolay değil… Her kulaçta biraz daha irade, biraz daha azim, biraz daha disiplin gerekiyor. Hele ki bir tarafı açık deniz olan rotalarda.
Bu son yüzüş bir antrenmandan fazlası. Hasanoğlu’nun sıradaki hedefi Cebelitarık Boğazı… Yani Avrupa ile Afrika’yı ayıran efsanevi geçit. Coğrafyanın sınır çizdiği yerde, insan ruhunun sınırlarını test etmeye hazırlanıyor.

Hasanoğlu’nun yüzme yolculuğu aslında yıllar öncesine dayanıyor. İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını geçti, Kaş-Meis parkurunda Türk bayrağını Batı Trakya Türk Birliği formasıyla taşıdı, mesajı Ege kıyılarında yankılandı. Geçtiğimiz yıl bu zorlu mücadeleye bir de kızı Asya’yı ortak etti. Baba-kız beraberce Çanakkale Boğazı’nı geçerek hem spor hem aile bağlarının gücünü gösterdiler.
Son olarak İstanbul Boğazı’nı dördüncü kez geçen Hasanoğlu, şimdi artık yüzünü Cebelitarık’a çevirmiş durumda.

“Bugün Cebelitarık Boğazı’nı geçme hedefime bir adım daha yaklaştım” diyor.
Ama görünen o ki, sadece bir adım değil, bir kulaç kalmış.
Tabii bu başarı, arkasında bir ekip ve ciddi bir hazırlık olmadan gelmiyor. Sosyal medya paylaşımında tek tek teşekkür ediyor. Antrenörleri Baha Demirci ve Efe Eren’den, refakatçi arkadaşları Mehmet Ali Hacıoğlu ve Konçuy Sivrioğlu’na kadar birçok ismi anıyor. Her biri, bu hedefin perde arkasındaki isimsiz kahramanlar. Boğaziçi Olimpik Yüzme Kulübü Başkanı Ahmet Selami Vanli’ye de özel bir teşekkürü ihmal etmiyor.
Yüzme disiplini, zihinsel hazırlığı ve fiziksel sınırların ötesine geçmeyi öğretiyor. Hasanoğlu da siyasetin ötesinde bir irade yolculuğu yaşıyor.

Belki de mesele sadece Cebelitarık’ı geçmek değil…
Kendini geçmek.
Engelleri, tereddütleri, sınırları geçmek.
Yüzerek bir coğrafyayı değil, bir ideali aşmak…