Hava Durumu

Atlara fısıldayan akademisyen Nobel'e kosuyor

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2017 11:38
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2017 11:38

Onu son aylarda eğitim verdiği kız öğrencilerin 'at pisliği temizleyip nal çakıyorlar' haberleriyle tanıdık. Habere konu olan Uludağ Üniversitesi Mennan Pasinli Atçılık Meslek Yüksekokulu'nun müdürü olan Doç. Dr. Gözde Özalp, yöneticiliğinin yanı sıra Almanya'da doktorasını yapan bir bilim insanı. Bir yandan Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu at antrenörlerini yetiştirirken, diğer yandan yürüttüğü bilimsel araştırmalarla Nobel ödülü almak için gecesini gündüzüne katarak çalışıyor.

Gözde Özalp, ziraat mühendisi olarak görev yapan babasının tayiniyle 5 yaşındayken geldiği Bursa'da, ilk ve ortaöğreniminin ardından 2000 yılında Uludağ Üniversitesi Veteri-ner Fakültesi'nden mezun oldu. Bir yıl sonra Alman Bilimsel Araştırmalar Kurumu'nun bir bursunu kazandı. Bursu kazanan ilk ve tek Türk öğrenci olan Özalp, Justus Liebig Giessen Üniversitesi'nde 3 yıl boyunca özel bir eğitimden geçti. Gözde Hoca, eğitimi sonrası Almanya'dan gelen çok yüksek ücretli teklifleri babasının öğüdüyle elinin tersiyle iterek, aşık olduğu kent Bursa'ya döndü. 2005 yılında Veterinerlik Fakültesi Doğu Jinekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Özalp'in yöneticilik serüveni ise Rektör Prof. Dr. Yusuf Ulcay'ın fakültenin dekan vekilliği döneminde başladı. Önce dekan yardımcılığı yapan Özalp, geçen ağustos ayında Prof. Dr. Ulcay'ın teklifi üzerine Mennan Pasinli Atçılık Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü görevine başladı. Bu okul öyle sıradan bir yüksek öğrenim kurumu değil. Öğrencileri adeta atlarla birlikte yatıp, atlarla kalkıyorlar. Kız erkek fark etmiyor. Kimi nal çakarken, kimi atları besliyor. Kimi de pisliklerini temizliyor. Eğitimin sonunda ise neredeyse iş garantili bir mesleğe kavuşuyor.

Öğrencilerinin daha iyi eğitim görmesi için başta Türkiye Jokey Kulübü olmak üzere birçok kurumla görüşen, gelen isteklere göre ders programlarında değişiklik yapan Gözde Hoca, bilimsel araştırmalardan ise asla vazgeçmiyor. Halen ikinci doktora çalışmasını yapan Gözde Özalp, koyunların gebeliği ve köpeklerle ilgili iki araştırma üzerine yoğunlaşmış durumda. Hedefini de çok yükseklere koymuş. 'Bu yol Nobel'e çıkar' diyen Gözde Özalp, ölmeden Nobel almayı kafasına koymuş.
Gözde Özalp ile hem bilimsel yolculuğunu ve de yöneticiliğini yaptığı okulu konuştuk.

Atlara ilginiz nasıl başladı?
Mesleki olarak atlar ilgimi çekiyordu. 1996 yılında Uludağ Üniversitesi'nde öğrenci kulübü olarak binicilik kulübü kuruldu. Kuruluş aşamasında ben de vardım. O zaman ikinci sınıf öğrencisiydim. Hem kulübün yönetim aşamasında hem de aktif binişlerde, o zaman atlı spor kulübünde binişler yapılıyordu. 4 yıl kadar binicilik kulübünde vardım. Sonra yurtdışına gittim.

Mennan Pasinli Yüksekokulu ile temasınız oldu?
Mennan Pasinli, Cumhuriyet'in ilk yıllarında harp okulundan mezun olmuş süvari birliklerine atanmış. Yarbay süvari rütbesine yükselmiş yurtdışında çok başarılı konkur yarışçısı. Okula adının verilmesi bir vefa borcu. Okul, 1997'de kuruldu ama uzunca bir süre eğitim ve öğretime başlamadı. 2014'te öğrenci almaya başladı. At antrenörü yetiştiren bir okul. Veteriner Fakültesi ile aramızda bağ vardı. Prof. Dr. Yusuf Ulcay müdürlüğü teklif edince kabul ettim.

Eğitim programı nasıl, kaç öğrenciniz var?
Toplamda 75 öğrencimiz var. Kadın öğrenci sayımız her sene artış gösteriyor. Bu yıl 15 kız öğrencimiz var. Okulumuzun amacı at antrenörü yetiştirmek. Atın olduğu her yerde söz sahibi olmak. At antrenörlüğü çok merkezi bir iş aslında. Hem at, hem veteriner ekibi hem atın sahibi seyisi, jokeyi, aprantisi, bunların hepsinin koordinasyonunu yapabilen biri olması gerekiyor. Ders programları açısında son derece güzel bir programa sahip. Ama benim her zaman hekim olarak da kendi fakültemde uyguladığım gibi, görenci sadece derste teorik olarak gördüğü bilgilerle kalmamalı. Uygulama yapmalı ve bunu sahada gerçekleştirmeli. Saha şartlarında durum böyle değil. Bu yıl çok ciddi bir ders revizyonuna gitmeyi planladık.

Öğrencilerin uygulamalı eğitim gördüğü okulda kaç atınız var?
8 tane atımız var. Birçok yerle görüştük. İki hafta önce İstanbul'dan bir at daha geldi. Ergül Oruç Kazandıran adlı 6 yaşında bir at. Bir yıl önce Tarık-Selin Dikencik çifti bir at gönderdi. TJK'tan önümüzdeki hafta bir kısrak gelecek. Günden güne artırıyor. Her öğrenciye bir at düşecek.
TJK ile geçen hafta İstanbul Veli Efendi'de yaptığımız görüşmede, 'Türkiye'deki tüm hipodromları sizin eğitiminize açacağız' dediler. Aynı zamanda TJK öğrencilerimize burs da sağlıyor. 10 öğrencimiz her yıl burs alıyor. Okulumuzdan mezun olanların neredeyse iş garantisi var. Çünkü aranılan eğitimli personel yetiştiriyoruz.

Zorlu bir eğitim sanırım.
Eğitim uygulamalı. Zor ama zevkli. Önümüzdeki sene en az bir dönem olmak üzere TJK'da bire bir eğitim alabilecek şekilde, teorik dersleri azaltmak ve sahadaki eğitimi artırmak yönünde planlarımız var. Bir nalbant yetiştirmek bizim eğitimizde çok zor. Nalbantlık eğitimi uzun ve meşakkatli bir iş. Kartepe Meslek Yüksek okulunda bir ziyaretimizde öğrenmiştim. Bazen bir mıh çıkarabilmek için bir yıllık eğitime ihtiyaç duyuluyor. Nalbantlık bölümümüz yok ama nalbantlık eğitimimiz var. Türkiye'nin en iyi nalbantlarından biri iki yıldır çok büyük bir özveri ile derse geliyor. Çok ilginçtir ki bu seneki öğrencilerimizde nalbantlık dersine çok büyük ilgi var. Bir tanede muhtemelen diğer yüksek okulları bilmiyorum ama ilk kadın nalbandı biz yetireceğiz. Çok ilgili, çok alakalı.

Bölümünüzü bilmeden yazan öğrenciler var mı?
Var. O yüzden ismine atçılık kelimesini de ekledik. Artık öğrencilerimiz bilinçli geliyor. Uludağ Üniversitesi'nde aynı anda iki bölüm bitirme imkanı da var. Başka bölümlerden gelen öğrenciler de var. Öğrencilerimiz arasında makine mühendisliğinden, veterinerlikten çalışma ekonomisi bölümünden gelenler var.

Siz at biniyor musunuz?
İlk zamanlar çok aktif biniyordum. Hem yöneticilik hem bilimsel araştırmalar nedeniyle daha az yapabiliyorum. Günün yoğunluğu sonrası atlarla 5 dakika bile geçirmek terapi etkisi yapıyor.

Atlar nasıl hayvanlar ?
Çok hassaslar. Duygu dünyanızı çok net bir şekilde anlayan size o şekilde yaklaşabilen hayvanlar. Son dönemde televizyon prog-ramları için gelen ekiplere poz veren atımız da var. Adı Kefken. Kamera seven bir at. Poz vermeyi seven bir hayvan. Çekim anında kesinlikle kıpırdamaz bile. Kamera çekimi bittikten sonra döner işine bakar. Atlar, insan seçerler. En ufacık bir korkunuzu hissediyorsa tavrı değişir. Hayvanlar ve 0-2 yaş grubu çocuklar tamamen alt beyin kodları sevgi üzerine başka bir şey bilmiyor. Ya sevgi ya korku var. Sizi hiç tanımayan bir hayvanın yanına yaklaştığınız zaman o sevgi kanalını açabilirseniz çok iyi diyalog kurabilirsiniz. Bu köpeklerde de yaşanan bir şey.

Türkiye'deki atçılık nasıl?
Biraz zayıf. Son yıllarda geriledi. At sayısı da azaldı. Öğrenci eğitimimizle de hasta açısından baktığımızda da kliniğimize gelen at sayısı da çok düşük. Köylerde at var.

At bakımı zor bir iş mi?
Ata hükmeden kişi ancak bunu yapabilir. Son dönemde TJK'nın da sıkıntı duyduğu ve antrenörlerde de olmasını istediği çok önemli özelliklerden bir tanesi taykırma. At yaklaşık bir-bir buçuk yaşına geldiğinde artık yarışlara girmek üzere eğitimine başladığı gün hırçın bir eğitim başlıyor. Üzerine birinin binmesi, kantarma takılması, start box'lara girişi hepsinin eğitimini ancak sert bir eğitimle, sert derken hükmederek yapabilirsiniz. TJK'da bundan bahsettiler. Taykırmayı bilmeyen antrenör olmaz diye. Bu konuya da eğitimimizi ekledik. Öğrencilerimize bire bir kısrağın gebe kalması gebe kaldıktan sonra süreci, bakım beslenmeleri, taykırmaya kadar olan süreçte eğitimi almak üzere programımızı yaptık. Önümüzdeki sene kısraklarımız tohumlanacak ve eğitime bakış açısı kazandıracağız. Bütün süreci görecekler.



Üniversiteden beklentileriniz var mı?
Üst yönetimimiz her açıdan destek veriyor. Onlara somut proje ile gidiyoruz. Arazimiz çok uygun, ağaçlar içinde ihale yapıldı. İnşaatlar devam ediyor. En kısa süre içinde ahırlar tamamlandıktan sonra pansiyon hizmeti de vermeye başlayacağız.

Eğitim dışında sosyal faaliyetleriniz var mı?
Uluat öğrencileri engeller için 10 yıldan beri çalışma yapıyor. 'Engelsiz Yarınlara Dörtnala' adlı çalışmanın bu yıl onuncusu düzenlenecek. Ayten Bozkaya Spastik Çocuklar Eğitim Merkezi'nden öğrenciler geliyor. Bu zamana kadar eğitimlerin anlattığı hikayeler göz yaşartacak türden. Bizim göremediğimiz duyamadığımız hissedemediğimiz şeyleri hissediyorlar. Belki de çocukların ne hissettiğini atlar daha iyi hissedip o enerjiyi onlara geçiriyorlar.

Bunca yoğunluk arasında bilimsel araştırmalara fırsat bulabiliyor musunuz?
İkinci doktoramı yapıyorum. Aynı zamanda koyunların gebeliği ve köpeklerle ilgili iki araştırma yürütüyorum. Bu yolun sonu Nobel'e çıkar. Çok uzun bir yol ama ölmeden Nobel'i alacağım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.