BBP’li Alfatlı: Ekonomide asıl sorun: Ahlaki erozyon

Bursa Hakimiyet Gazetesi’nin yeni adresine yaptığı nazik ziyaret sırasında Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Alfatlı ile memleketin derinleşen ekonomik sancılarını konuştuk.

Yeminli mali müşavir kimliğiyle rakamları da biliyor, sahadan gelen feryatları da...

Alfatlı’ya göre, TÜİK’in açıkladığı enflasyon bir istatistikten ibaret. Çarşı-pazarın yangınına su olmuyor, aksine üzerine arttırıyor.

Yani evet, enflasyon hızında bir düşüş var ama bu vatandaşın sofrasındaki yangını söndürmüyor.

“Enflasyon eşittir refah değildir” diyor Alfatlı.

Raporların karşımıza koyduğu iyimser tabloyla emeklinin, çiftçinin, asgari ücretlinin yaşadığı hayat arasında uçurum olduğuna işaret ediyor. “Sadece telafiyle olmaz” diyor. “Refah payı da şart.”

Ama asıl can alıcı tespiti şu:

Fiyatlar daha maaş artmadan zamlanıyor.

Konu sadece ekonomi değil; ahlak meselesi!

Fırsatçılar, spekülatörler, fahiş fiyatçılar... Sözüm ona “serbest piyasa” adı altında bir ahlak erozyonu yaşanıyor. Alfatlı net:

“Para cezası yetmez. Gerekirse ifşa ve kapatma şart.”

Bir diğer önemli öneri:

Yapay zekâ, e-fatura, dijital izleme sistemleri devreye girmeli. Teknolojiyi sadece vitrin değil, denetim için de kullanmalıyız.

Sanayi cephesinde de tablo iç açıcı değil.

Yüksek faizle yatırım yapmaya çalışan KOBİ’ler tıkanma noktasında.

“Yatırım kredisi veriyorsan, o para faize ya da dövize değil; üretime gitmeli” diyor Alfatlı.

Bu da ayrı bir disiplin ve sıkı takip gerektiriyor.

Ekonomi konuşulurken siyaseti sormadan olmazdı...

Gerginlik, kutuplaşma, sokak çağrıları…

Alfatlı burada da çok net bir çizgi çekiyor:

“Bu millet sokaktan çok çekti. Sokak çağrıları kontrolsüzlüğe kapı açar, kaosa davetiye çıkarır. Sorumluluk sahibi siyasetçi, milleti birbirine düşürmez.”

Birlik ve beraberlik vurgusu yapıyor, “Kürdiyle Türküyle, Alevisiyle Sünnisiyle bu coğrafyada ancak omuz omuza yürüyebiliriz” diyor.

Son olarak siyasetteki istifa ve ara seçim senaryolarına dair bir uyarı da var:

“Vatandaş, çözüm üretmeyenlere kırmızı kartı gösterir. Seçim değil, çözüm zamanı.”

Alfatlı’nın sözlerinden süzülen özet şu:

Rakamlardan değil, hayattan konuşmalıyız.

Enflasyon değil, geçim konuşulmalı.

Ve siyasette polemik değil, sorumluluk zamanı…

GAYRİMENKULÜN GELECEĞİ YERLİ KODLA YAZILIYOR

Gelecek artık bize ait mi?

Bu soruya bazen kuşkuyla yaklaşıyoruz, bazen umutla. Ama şunu kabul edelim: Artık kaderimizi sadece ithal yazılımlar ya da dışarıdan gelen finansal enstrümanlar değil, kendi üretip yönettiğimiz teknolojiler de belirliyor.

İşte tam bu noktada, kulağa biraz teknik ama ruhu gayet yerli bir sistem çıkıyor karşımıza: SADES.

Açılımı “Sayısal Akıllı Değerleme Sistemi.” Kısaca, gayrimenkul değerleme süreçlerini yapay zekâ ile yöneten bir yazılım altyapısı. Ve en önemlisi: Türk mühendislerinin ürünü.

Gayrimenkul, Türkiye gibi yüksek kentleşme hızıyla yaşayan ülkelerde sadece bir yatırım aracı değil; aynı zamanda sosyolojik bir barometredir. SADES, bu barometreyi daha doğru okumamızı sağlıyor. Bugünün değerini analiz ederken, yarının potansiyelini de hesaba katıyor.

SADES’in iki ana kolu var: DEĞER ve VİRA.

DEĞER modülü, bir evin ya da arsanın fiyatını hesaplamakla kalmıyor; o bölgedeki gelişme eğilimlerine göre gelecekteki değerine dair fikir de veriyor.

VİRA ise işin başka bir boyutu: Belgeleri okuyan, yorumlayan, analiz eden bir yerli yapay zekâ. Hani şu herkesin diline doladığı “ChatGPT” var ya, onun yerli ve sektörel versiyonu gibi…

Ama asıl mesele şu:

Bu sistem, sadece verimlilik değil, sürdürülebilirlik de vadediyor. Kâğıt israfını azaltıyor, karbon ayak izini küçültüyor, insan hatasını minimize ediyor. Yani teknolojiye sadece akılla değil, vicdanla da bakıyor.

Özetle, SADES bir yazılımdan çok daha fazlası.

Bir vizyon, bir iddia, belki de geleceğe dair sessiz ama sağlam bir adımdır.

Dışarıdan ithal edilen çözümlere hayranlıkla bakarken, burnumuzun dibindeki yerli başarı öykülerini ıskalamayalım. Çünkü bazen teknoloji, sadece hesap yapmaz; aynı zamanda bir milletin kendine inancını da değerler.