Hava Durumu

Bu ayıptan kurtulmanın yolu zihniyet değişikliği

Yazının Giriş Tarihi: 26.11.2019 08:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.11.2019 08:10

..Ve kadınlar/ bizim kadınlarımız:/ korkunç ve mübarek elleri/ ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle/ anamız, avradımız, yarimiz/ ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen/ ve soframızdaki yeri/ öküzümüzden sonra gelen...
Büyük Şair Nazım Hikmet, 1939 yılında yazdığı Kuvayi Milliye Destanı'nda Kurtuluş Savaşı'na katılan kadınları böyle tarif etmiş... Aradan geçen 80 yılda, Cumhuriyetin tüm kazanımları, eğitim düzeyinin yükselmesine rağmen kadına bakış ve soframızdaki yeri, ne yazık ki değişmedi.

Son yıllarda değer bilmek bir yana kadınlar, artan şiddetin bir numaralı hedefi haline geldi. Rakamlar o kadar korkutucu ki... Cinayete kurban giden kadınların sayısı katlanarak artıyor. 2018 yılında 440 olan sayı bu yıl kasım ayına kadar 420'ye ulaştı. Üstelik bu cinayetlerin neredeyse yüzde 60'ı evlerde ve yakınları tarafından işlendi.
25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla dün toplumun tüm kesimleri ayaktaydı. İktidarından muhalefetine, sivil toplum kuruluşlarından en yetkili bakanlarına kadar her kesim tepkilerini dile getirerek, önlem alınmasını istedi.
Kadına yönelik şiddeti insanlığa karşı işlenen en büyük suçlardan biri olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tepkisini sosyal medyadan, 'Kadına yönelik şiddete, istismara, tacize ve ayrımcılığa karşı mücadeleye devam edecek, inşallah bu ayıbı elbirliğiyle ülkemizden tamamen sileceğiz' sözleriyle dile getirdi.

****
Kadına karşı şiddetin önlenmesi için yasalar, yönetmelikler, kurumsal yapıların faaliyet ve duyarlılığı her geçen gün artıyor. Dün, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, şiddet gören kadınlar için adliyelerde 'adli destek birimleri' ve öfke kontrol programlarının da aralarında bulunduğu bir dizi önlem paketini daha açıkladı.
Peki, tüm bu önlem ve yasal düzenlemelere rağmen kadına şiddet azalacağına her geçen gün neden artıyor?
Buradaki temel problem; Nazım Hikmet'in kadının yeri ile ilgili dizelerinde anlatılıyor. Bu bakış açısı ve zihniyet değişikliği gerçekleşmeden alınacak önlemler, pansuman tedbirlerinin ötesine geçemez...
Ortak mücadelenin asıl hedefi, yasal düzenlemeler kadar toplumsal cinsiyet eşitliği için zihniyetin değişmesine yönelik olmalı...

HER SORUNUN TEMELİ HIZLI NÜFUS ARTIŞI

Bursa'nın son yıllarda yaşadığı ulaşımdan eğitime, ovayı bitiren kaçak yapılaşmadan hava kirliliğine kadar her sorunun altından çıkan temel mesele hızlı nüfus artışı. Her taşın altından çıkan bu sorun su sıkıntısının da temel nedenlerinden biri. Bu tespiti yapan uzun yıllar DSİ'de görev yaptıktan sonra Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Erdem Saker. Son yazısında önemli bir tespitte bulunan Saker'in DSİ'nin planlamasını öngörülemeyen nüfus artışının nasıl yerle bir ettiğini anlattı.
DSİ, 1964 yılında Bursa için planlama yapar. O yıllarda Bursa nüfusu 365 bindir. OSB ile ilgili hazırlıklar nedeniyle DSİ uzmanları bunu da işin içine katarak hesaplama yapar. Öngörü 2000 yılında bir milyon 50 bin., 2030 yılında ise 2 milyon 300 bin olacaktır. Buna göre kurgu yapılır ve Nilüfer çayı üzerine iki baraj ve ovanın 150 metre altında bulunan yeraltı suyunun kente yeteceği hesaplanır.

Ancak, 1/100 binlik imar planı olan kent anayasası geçen süre içinde Saker'in deyimiyle paramparça edildi. Meyve bahçeleri sökülerek OSB'ler kuruldu. Sonuç 2019'da nüfus 3 milyona dayandı.
Saker, uzmanlığını konuşturarak, yeni önerisini de sundu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'a çağrı yaparak, artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için Orhaneli Çayı üzerine kurulan ve halen enerji üreten Çınarcık Barajı'nın devreye sokulmasını istedi.

ULUDAĞ'A KAR YAĞDI, BU YILI DA ATLATTIK

Küresel ısınma kapıya dayandı. Kasım ayında ortalama sıcaklık görülmemiş bir şekilde ortalama 20 derecede seyretti. Toprak kurudu barajlarda su kalmadı. Çiftçiler, kuru toprağa ekin ekemez hale geldi. BUSKİ Genel Müdürü Güngör Gülenç, geçen hafta Bursa için rahatlatan 'Hiç yağmur yağmasa da şubat ayına kadar şehrin ihtiyacını karşılayacak kadar su rezervi bulunduğu' açıklamasını yaptı.Uzmanlara göre, Türkiye'nin yağış rejimi değişti. Asıl su kaynağı olan kar, küresel ısınma nedeniyle yeterince yağmıyor. Yağmur ise bir aylık yükünü bazen bir-iki günde boşaltıyor. Bu yağış rejimiyle önümüzdeki yıllarda daha büyük sıkıntılar çekeceğiz.
Neyse ki Bursa'nın su ve bereket kaynağı Uludağ'dan müjdeli haber geldi. Zirveye kar yağmış. Bu sene de kurtardık.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.