Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçtiğimiz günlerde önemli bir araştırmayı açıkladı. Sosyoekonomik Seviye 2023 başlığıyla yayımlanan çalışmada, ülkemizdeki 922 ilçe tek tek incelendi; hanehalklarının gelir, eğitim, sağlık, istihdam ve yaşam koşulları üzerinden bir sosyoekonomik skor tablosu oluşturuldu.
Bu tablo, Türkiye’de sadece gelir dağılımını değil, ilçeler arasındaki uçurumu da tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Bir yanda Ankara’nın Çankaya’sı, İstanbul’un Kadıköy ve Beşiktaş’ı, İzmir’in Güzelbahçe’si, Bursa’nın Nilüfer’i… Diğer yanda Giresun’un Çamoluk’u, Konya’nın Derebucak’ı, Kastamonu’nun Pınarbaşı’sı ve Bursa’nın dağ ilçeleri.

NİLÜFER ZİRVEDE, DAĞLAR DİPTE
TÜİK verilerine göre Bursa’nın batı yakasındaki Nilüfer ilçesi, Türkiye’nin en gelişmiş beşinci ilçesi. 166 puanla Bursa’nın en zengin ilçesi olarak kayıtlara geçti. Buna karşılık, dağ ilçelerinden Büyükorhan sadece 92 puanla Türkiye sıralamasında en düşükler arasında yer aldı. Onu 102 skor puanıyla Orhaneli, Keles ve Harmancık izliyor.
Bir tarafta ülkenin en gelişmiş ilçelerinden biri, diğer tarafta aynı kentin sınırları içindeki dağ ilçeleri… Sanki aynı şehirde değil, farklı dünyalarda yaşıyorlar.
Bursa, Türkiye’nin lokomotif şehirlerinden biri: sanayisiyle üretim üssü, tarımıyla bereket diyarı, ihracatıyla ülke ekonomisinin gözbebeği.
Ama bu başarı coğrafyaya eşit dağılmamış. Nilüfer’de kişi başına gelir, eğitim düzeyi, kadın istihdamı ve yaşam standartları Türkiye ortalamasının katbekat üzerinde. Dağ ilçelerinde ise tam tersi tablo var: göç, işsizlik, düşük eğitim oranı ve yatırım eksikliği.
Bu tablo yeni değil. Yıllardır Bursa’nın dağ ilçeleri kalkınmadan payını alamıyor. Yatırımcı için cazibe merkezleri organize sanayi bölgeleri olurken, kırsalda genç nüfus hızla şehre göç ediyor. Tarım ve hayvancılıkta potansiyel olmasına rağmen destek politikaları yetersiz kalıyor. Bugün birçok evin bacası tütmüyor. Tütenlerde de yaşlılar kalıyor.

Nilüfer’in Türkiye sıralamasında 5. ve 166 puanla zirvede olması gurur verici. Ama Büyükorhan’ın 92 puanla, Orhaneli, Keles ve Harmancık’ın 102 puanla listenin sonralarında yer alması Bursa için düşündürücü bir tablo.
Bir tarafta çağdaş şehircilik örnekleri, kültür-sanat merkezleri, üniversiteler ve yüksek yaşam standartları; diğer tarafta gençlerin göç ettiği, yaşlı nüfusun giderek yalnızlaştığı köyler.
Bursa’nın “marka şehir” olma iddiası, bu çelişki sürdükçe eksik kalacak. Çünkü gerçek kalkınma, sadece bir bölgeyi değil, bütün kenti kapsadığında anlamlı.
İŞ DÜNYASI DA FARKINDA
BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar, geçtiğimiz yıl ikinci kez seçildikten sonra 17 ilçe belediye başkanını ziyaret etmiş ve beklentileri yerinde dinlemişti. Geçen yıl 29 Kasım’daki Doğan Ersöz ödül töreninde Nilüfer ile Büyükorhan arasındaki uçurumu, “Sanki pazularımız gelişmiş ama bir ayağımız zayıf kalmış” sözleriyle dile getirmişti.
312 üyesi, 40 milyar doları aşan cirosu, 11 milyar doları geçen ihracatı ve 255 bini aşkın çalışanıyla BUSİAD’ın bu uyarısı, araştırmanın ortaya koyduğu sonuçların iş dünyası tarafından da paylaşıldığını gösteriyor.
Küçükkayalar’ın sözleri yol gösterici:
“Bu dengesizliklerin giderilmesi, sadece ahlaki bir sorumluluk değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın da ön koşulu. Bursa’nın tüm ilçelerini kucaklayan bir vizyon, kenti gerçek anlamda ‘yaşanabilir’ hale getirebilir.”
NE YAPILMALI?
Artık ezber bozan adımlar atma zamanı. Uzmanlar ve politikacılar da hemfikir:
Tarım ve hayvancılık: Dağ ilçelerinde yeniden cazip hale getirilmeli İstihdam: Gençler için yeni fırsatlar yaratılmalı Altyapı: Yol, sağlık ve eğitim modernize edilmeli Model uygulama: Nilüfer örneği diğer ilçelere uyarlanmalı
Bursa ancak tüm parçalarıyla bir bütündür. Nilüfer’in 166 puan ve 5. sıradaki başarısı kadar, Büyükorhan’ın 92 puanla ve dağ ilçelerinin 102 puanla son sıralarda olması da gerçeğimiz.
TÜİK’in çalışması bir kez daha gösteriyor: aynı ilin sınırları içinde iki farklı dünya yaşanıyor. Zirvede Nilüfer, dipte dağ ilçeleri…
Bursa, bu çelişkiyi ortadan kaldıracak politikaları hayata geçirmediği sürece, şehirdeki refah artışı eksik kalacak.
O yüzden soruyorum:
Bu ne yaman çelişki, Bursa… Zirvesiyle gurur duyarken dipleri görmezden gelebilir miyiz?
BURSA FOTOFEST 2025: KIRILMA ZAMANI BAŞLIYOR
Geçtiğimiz günlerde duyurusu yapıldı; ancak yoğun gündem nedeniyle sizlere aktarma fırsatım olmadı.
Bursa’nın uluslararası kimliğini pekiştiren festivallerden biri olan FotoFest, tam 15 yıldır fotoğraf tutkunlarını, sanatçıları ve akademisyenleri bir araya getiriyor. Bu yılki teması “Kırılma Zamanı”, bize sadece bir sona değil; başlangıçlara, dönüşümlere ve yeniden inşaya dair mesajlar veriyor.

Bursa’nın bu uzun soluklu kültür yolculuğunun ilk kıvılcımını atan isim, yıllar önce Belediye Meclisi üyesiyken cesur bir fikir ortaya koyan ve daha sonra CHP Bursa Milletvekili olarak şehri parlamentoda temsil eden Ceyhun İrgil oldu. O dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin desteğiyle bugünlere taşınan festival, şehrin sanatsal hafızasında artık ayrıcalıklı bir yere sahip. FotoFest’in yalnızca bir gösteri değil; Bursa’nın modernleşme ve kültürel dönüşüm hikâyesinin de bir aynası olduğunu unutmamak gerekir.
12 Aralık – 12 Ocak tarihleri arasında düzenlenecek bu yılki festival, Türkiye ve dünya çapında seçkin fotoğrafçıları Bursa’da buluşturacak. Küratörler Prof. Dr. Gülbin Özdamar Akarçay ve Özcan Yurdalan, “Kırılma Zamanı” temasını geçmişten geleceğe uzanan bir köprü olarak yorumlayacak. Bu köprü, sadece fotoğraf karelerinde değil; kent hafızasında ve izleyicilerin zihinlerinde de iz bırakacak.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in de vurguladığı gibi, FotoFest’in gücü, kırılma anlarında bile umut arayabilmekte yatıyor. Bursa, bu festival aracılığıyla sanatı kucaklıyor, değişimi sahneye taşıyor ve her yıl sanatseverleri yeni bir enerjiyle buluşturuyor.