Hava Durumu

Bu sese kulak verin!

Yazının Giriş Tarihi: 18.01.2020 08:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.01.2020 08:17

Marmara Depremi'nin en unutulmaz anlarından biri arama-kurtarma ekiplerinin enkaz üzerinde canlı bulma umuduyla 'Sesimi duyan var mı?' çığlığıydı.
Çok istediğim halde toplantıya gidemedim ama Halk Sağlığı uzmanı ve 10 yıldan beri hava kirliliği konusunda araştırma yapan Prof. Dr. Kayıhan Pala'nın Bursa Çevre Platformu ile birlikte yaptığı sunumu sosyal medyadan izlerken aklıma bu çığlık geldi.
Prof. Dr. Pala, 40 dakikalık sunumunda Bursa'da hava kirliliğinin nedenleri, sonuçları ve alınması gereken önlemleri anlattı. Bu bir çığlık da aslında. Çünkü kirlilik artık ciddi bir halk sağlığı sorunu. Yılda 3 bin Bursalı kirlilik nedeniyle erken ölüyor.
Ayrıca başta akciğer kanseri olmak üzere kanser türleri astım ve daha pek çok sorunun kaynağı hava kirliliği. Sağlık kuruluşlarına başvuru sayısının artmasından yüksek ilaç kullanımına, solunum fonksiyonlarındaki azalmadan öğrenmede güçlüğe kadar çok değişik hastalık hava kirliliğinin sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bursa'da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Kültürpark, Uludağ Üniversitesi, Kestel, İnegöl, Yıldırım'daki Beyazıt Caddesi ve Bursa merkez olarak adlandırılan hayvanat bahçesinde istasyonları var. Nilüfer Belediyesi de Halkevi'ndeki istasyonu ile ölçüm yapıyor.

Prof. Dr. Pala, sunumunda bu istasyonların 2011 yılından beri yaptığı ölçümleri tablolar halinde gösterdi. Tümünde Bursa Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) değerleri bir yana Türkiye'nin belirlediği seviyeleri bile neredeyse 5 kat aşıyor. Son dört yılda Türkiye genelindeki kirlilik sıralamasında Bursa hep ilk 5 şehir içinde.
En çarpıcı sonuç ise şu DSÖ bir yılda en fazla 35 gün PM10 olarak adlandırılan partikül kirliliği değerlerin aşılmasına izin veriyor. 2019 yılında Bursa-Osmangazi istasyonunda 279 gün, Beyazıt istasyonunda 181 gün, İnegöl'de 134 gün, Kestel'de ise 106 gün bu değerler aşıldı. Bursa'daki hava kirliliği sanıldığı gibi sadece kış aylarında değil, yaz aylarında da neredeyse aynı seviyede.
Bu tespitler tamamen resmi bakanlık ölçümlerine göre yapılan değerlendirmeler. Kirlilik nedenleri ise endüstri, kömürlü termik santrallar olmak üzere ısı ve elektrik üretimi, verimsiz taşıma sistemleri, zayıf kentsel gelişim, atık ve orman yakma.

BURSA İÇİN NELER YAPILMALI?

Tüm bu gerçekleri yalın bir biçimde kamuoyuna sunan Prof. Dr. Pala, hem konuşmasının başında hem de sonundaki öneriler bölümünde, yeterli önlem alınmaması ile ilgili sitemlerini dile getirdi. 2018 yılında hazırladıkları raporu belediye başkanları ve meclis üyelerine gönderdiklerini hatırlatan Prof. Dr. Pala, aradan bir yıl geçmesine rağmen herhangi birinden dönüş olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Pala'nın bilimsel veriler ışığında açıkladığı her yıl 3 bin kişinin erken ölmesine ve birçok hastalığa neden olan Bursa'daki hava kirliliğinin önlenmesi için neler yapılmalı? Prof. Dr. Pala sunumunda bunları şöyle sıraladı:
Bursa'daki kirlilik kaynaklarının etkisini gösteren yeni istasyonlar kurulmalı, hava kirliliği ile ilgili farkındalık artırılmalı, Bursalıların bilgi alma hakkı sağlanmalı.
Mevcut kirletici kaynaklar izlenmeli, denetlenmeli ve ciddi yaptırım uygulanmalı, evsel ısınmada fosil yakıtlara izin verilmemeli. Ulaşım politikaları gözden geçirilmeli, araçların değil yurttaşları taşıyan sisteme geçilmeli, kent planlama ilkelerine uyulmalı.
Sağlık Etki Değerlendirmesi (SED) yapılması için girişimde bulunulmalı. Kent yöneticileri bilim insanları, meslek örgütleri sürece katkı koymaya çağrılmalı. Hava kirliliğine karşı daha etkili bir mücadele için bilim insanları, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri karar süreçlerine katılmalı.

'İNÖNÜ, BİR AYI DEMİŞTİ, ŞİMDİ İKİ AYI OLDU'

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Başkanı Ahmet Kamil Erozan'ın dış politika konusundaki değerlendirmeleri her zaman dikkat çekiyor. Çünkü arkasında 40 yıllık dışişleri deneyimi var. ASTV'de yayınlanan Sönmez Medya Buluşmaları'nın konuğu olan Erozan, Türkiye'nin Suriye, Libya politikaları konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin ABD ve Rusya ilişkileri konusundaki yorumu ise en ilginç olanıydı.
Merhum Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün 1960'lı yıllarda Kıbrıs ile ilgili gerilim günlerinde yaptığı 'Ayıyla yatağa girilmez' benzetmesini hatırlatan Erozan, 'Şimdi tahterevallinin bir ucunda boz ayı, diğer ucunda ise kutup ayısı var. Boz ayı ABD, kutup ayısı ise Rusya. Aslında iki ayı anlaşmış durumda. Türkiye'nin bir o tarafa bir diğer tarafa gitmesi nafile çaba. İnönü, bir ayı diyordu. Şimdi ayı sayısı iki oldu' dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.