Hava Durumu

Bursa bunu hak etmiyor, temiz hava için acil çağrı

Yazının Giriş Tarihi: 12.02.2020 08:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.02.2020 08:22

Bursa, 20-25 yıl önce havası en kirli kentlerden biriydi. Hiç unutmam, Sönmez İş Sarayı'nın dördüncü katındaki bürodan baktığımızda gri tabaka nedeniyle Ulu Cami minarelerini zor seçerdik.
Gençosman'dan Beşyol yönüne gittiğinizde yine kir tabakası ve nefes almanızı zorlaştıracak kesif bir duman kokusu genzinizi yakardı.
O yıllarda kirliliğin önlenmesi için valilik ve belediye adeta seferberlik ilan etti. Kirlilik kaynağı düşük kalorili kömürlerin Bursa'ya girmesini engellemek için şehrin tüm girişlerinde önlemler alındı. Ciddi cezalar uygulandı. Kaloriferli binalara filtre zorunluluğu getirildi, kapıcılar eğitimden geçirildi. Önlemler kısmen sonuç getirdi ama kesin çözüm doğalgazın yaygınlaşmasıyla gerçekleşti.

Temiz havayla balayımız fazla sürmedi. 2011 yılından itibaren kabus yeniden başladı. Birey olarak nefes alırken yaşamadığımız zorluk bir yana bakanlık ölçümleri de bunun kanıtı. Bursa'da 5'i Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na biri Nilüfer Belediyesi'ne ait 6 ölçüm cihazı var. (Bu istasyon da sonuçları bakanlığa veriyor) 2011'den 2015 yılına kadar 4 yıl içinde havada asılı duran partikül dediğimiz toz zerrecikleri yüzde 50'nin üzerinde artış gösterdi.
Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Kayıhan Pala, Tabip Odası'nda 2019 ölçüm sonuçlarını değerlendiren raporunu açıkladı. Sonuçlar ulusal değerlerin iki kat üzerinde kirliliğe işaret ediyordu.
Bir başka çarpıcı sonuç da İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros'un araştırmasında ortaya çıkmıştı. Toros'un nüfusu en fazla olan 4 büyük ili baz alarak yaptığı hesaplamaya göre, solunan hava nedeniyle bir kişinin yılda İstanbul'da 16, Ankara'da 17, İzmir'de 23 Bursa'da ise 38 paket sigara içmiş kadar etkileniyordu.
Bursa'nın havası kirli. Üstelik yaz ve kış aylarında da fark etmiyor. Yüksek bir yerden baktığınızda kentin üzeri gri-sarı karışımı bir tabaka ile kaplı. Bir de mevzi kirlilik alanları var. Mavi duman ve genzinizi yakan yanık lastik kokusu.
Kirliliğin nedenleri ise endüstri, trafik ve fosil yakıt kullanımı. Diğer bir faktör ise Bursa'nın kurtarıcısı olan lodosu ve hava akımlarını kesen betonlaşma.
Dün içinde akademik odalar ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin yer aldığı Bursa Çevre Platformu, sağlıklı yaşam hakkı için kente yakışmayan kirliliğe karşı önlem alınması için Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'ne dilekçe vererek yetkilileri göreve çağırdı.
Bilgi Edinme Hakkı kullanılarak verilen bireysel imzalı dilekçelerde, Bursa'nın hava kirleticileri hakkında bilimsel ve teknik inceleme olup olmadığı, eylem planı, ölçüm istasyonlarının artırılıp artırılmayacağı ve kirlilik kaynak ve odakları hakkında hukuki ve cezai işlem yapılıp yapılmadığı sorularına yanıt istendi.
Bu arada, kirlilikten nasibini alan biri olan ben de dilekçe imzalayanlar arasındaydım...

'RAHAT NEFES ALMAK İSTİYORUZ'

Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü İl Müdürlüğü önünde dilekçe verenler arasında Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala da vardı. Dilekçe veren platform üyeleri adına açıklamayı da o yaptı.
Gelmeden önce anlık ölçüm sonuçlarına baktığını ifade eden Prof. Dr. Pala, Bursa istasyonunda dün sabah itibarıyla son 24 saatlik ölçüm sonuçlarına göre, havada asılı partikül miktarı Türkiye'nin belirlediği değerin 2,5, Dünya Sağlık Örgütü değerlerinin de 6 katı üzerinde olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü sistematiğine göre yaptıkları hesaplamayı da açıklayan Prof. Dr. Pala, Bursa'da her yıl üç bin kişinin hayatını hava kirliliği nedeniyle erken kaybettiğini aktardı. 'Biz bunu hak etmiyoruz. Biz bu şehirde yaşayarak bu kadar kötü hava solumayı hak etmiyoruz' diyen Prof. Dr. Pala, astımdan akciğer hastalıklarına kalp krizinden kansere kadar birçok rahatsızlığa yol açan hava kirliliğine karşı önlem çağrısı yaptı.

BATI TRAKYA TÜRKLERİ KONGRESİ VE DUYGUSAL ZİYARET

Osmanlı'nın Rumeli ve Balkanları fethi, İstanbul ve Trabzon'dan 100 yıl önce gerçekleşti. Gönül erenleri ve akıncıların gerçekleştirdikleri fetihle, yüzyıllar boyu bu coğrafya Türklerin hakimiyetiyle yaşadı.

100 yıl önceki acılar, bu coğrafyayı Türk yurdu yapan 'Evladı fatihan'ların Anadolu'ya dönmesine neden olsa da yürekler o topraklarda kalanlarla birlikte atmaya devam etti. Fetih gibi dönüşün de adresi de Bursa'ydı. Göçle gelenler çeşitli sivil toplum örgütleri kurarak, gönül köprüleri oluşturdular. Bulgaristan, Makedonya, Kosova göçmenleri geldikleri bölgeler adıyla çok sayıda dernek kurdular. Batı Trakya'dan göç edenlerin ise tek bir adresi oldu. Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği.

İşte bu sivil toplum kuruluşu, geçen hafta sonu Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde 27'nci genel kurulunu gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıllarda derneğin başkanlığını yapan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar'ın yanı sıra Batı Trakya'dan siyasetçiler, kanaat önderleri, din adamlarının katıldığı genel kurulda, divan başkanlığını Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Ali Mollasalih yaptı. Mollasalih'in genel kurulda yaptığı konuşma, Batı Trakya Türklerinin mesajlarının özetiydi:

'İşte bu kongre; bizi yok saymaya çalışanlara biz varız ve var olmaya devam edeceğiz bir haykırışıdır. Kişisel hak ve özgürlüklerimizi yok sayabilirler, toplumsal haklarımızı göz ardı edebilirler, ekonomiyi bir baskı aracı olarak kullanabilirler. Ancak unutmasınlar ki biz zulme boyun eğenlerden olmadık olmayacağız.'
Mevcut başkan Emin Latif'in güven tazelediği kongrenin Batı Trakya'dan gelen davetlileri arasında Şehit Dr. Sadık Ahmet'in eşi Işık Ahmet de vardı. Işık Ahmet, dün de Ali Mollasalih'i makamında ziyaret etti. Mollasalih, Işık Ahmet'e kongreye katıldığı için teşekkürlerini iletti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.