Bursa için umuda yatırım gecesi

Bazı akşamlar vardır… Salondaki ışıklar yumuşaktır, gözler kürsüdeki konuşmacıya çevrilidir. Her cümle, geleceğe dair umut veya karamsarlık bırakır…

İşte geçtiğimiz önceki akşam Podyum Davet'te yaşanan buydu.

BUSİAD’ın 28. Doğan Ersöz ve BUSİAD Başarı Ödülleri, sadece ödüllerin dağıtıldığı bir akşam değil, aynı zamanda Bursa’nın nasıl bir şehir olması gerektiğinin fotoğrafının çekildiği bir vizyon gecesiydi.

Geceye damgasını ise BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar’ın konuşmasıydı. Küçükkayalar’ın sözlerinin önemi temsil ettiği STK’nın gücünden kaynaklanıyor.

Çünkü BUSİAD, 320 üyesi, 40 milyar dolar cirosu, 11 milyar dolar ihracatı ve 255 bini aşkın çalışanıyla çok büyük büyük bir aileyi temsil ediyordu.

Yazılarımda bazen Patronlar Kulübü olarak adlandırdığım BUSİAD’tan son aylarda özellikle ekonomi ile ilgili olumlu mesajlar gelmiyordu. Acaba bu kez hangi konuğa değinecek diye kulak kabarttığımız Küçükkayalar, ünlü gazeteci ve yazarı Çetin Altan’ın ‘enseyi karartmamak lazım’ temalı bir konuşma yaptı.

Buğra Küçükkayalar…

BUSİAD’ın Başkanı ama aynı zamanda, sahneden sadece sanayi değil; umut, direnç, vizyon ve dönüşüm çağrısı yapan bir isim.

Konuşmasında öyle bir yer vardı ki, not almakla yetinmedim, dönüp dönüp tekrar okuma gereği duydum;

“Toplumsal dönüşümü ilk sıraya koyuyoruz. Yeşil ve dijital dönüşümü, iyi eğitim almış, dünyayı algılayan akılcı bireylerin gerçekleştireceğini biliyoruz.”

Görüldüğü gibi mesele sadece ekonomi değil. Asıl mesele, dönüşümün öznesi kim olacak sorusunun yanıtı: İnsan. Yani hepimiz. Dönüşüm tepeden inme değil, tabandan yukarı olacaksa işte böyle olur.

Bugün herkesin dilinde “Sanayi kenti Bursa” var. Evet, doğru. Ama Bursa’nın sadece sanayiyle büyümediğini, bu kentin aynı zamanda tarım ve turizmle beslenmesi gerektiğini ilk söyleyen kurumlardan biri BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar’dı

Küçükkayalar bunu “Sanayi, Tarım ve Turizm ile Gelişen Bursa” vizyon belgesiyle temellendirmişti. Şimdi o vizyonu daha geniş kitleler konuşuyor, sahipleniyor.

Küçükkayalar’ın “Vizyon belgemiz sadece Bursa değil, Türkiye için de geçerlidir” sözleri aslında bir çağrıydı. Yerel ölçekte başlayan bu anlayışın ulusal dönüşüme nasıl örnek olabileceğini gösteriyor.

Konuşmanın bir diğer dikkat çeken yanı ise “insana yatırım” vurgusuydu.

“Yapay zekâ çağında, sermayesi insan olan Türkiye avantaj yakalayabilir. Yeter ki gençlerimiz ekonomik ve kültürel doyuma ulaşabilsin.”

Türkiye'nin orta gelir tuzağından çıkış reçetesini bu kadar yalın, bu kadar kapsayıcı bir biçimde başka kim anlatabilirdi?

Burada altını kalın çizgilerle çizmek gerekiyor: Bu vizyon ne sadece bir sanayi politikası ne de salt ekonomik büyüme odaklı bir plan. Bu bir insan kalkınması projesi. Ve bu proje, kolektif akla, sivil toplum gücüne ve sürdürülebilirliğe dayanıyor.

HAYAT VARILACAK BİR MESAFE DEĞİL BİR YOLCULUKTUR

Buğra Küçükkayalar iş dünyasının yaşadığı sıkıntılardan da bahsetti. Bu mutlu günde sıkıntılar yerine umuda vurgu yapmayı tercih etti:

‘Her şey umutla, bir korla başlar. Yapabiliriz demekle olur. Unutmayalım ki kazananlar her zaman mücadele edenlerdir.

BUSİAD Ailesi olarak, hep çözüme, umuda, iyiye bakmaya çalışıyoruz. Ancak bu sorunlarımızı yok saymak demek de değil elbette. Tekstilde, otomotivde, tarımda, turizmde ve diğer pek çok alanda yaşadığımız sorunları, sıkıntıları, olumsuzlukları görüyor ve biliyoruz, tartışıyor, raporluyor ve kamuyla paylaşıyoruz.

Bir türlü bulamadığımız güven, istikrar ve öngörülebilirliği yıllardır arıyor ve bekliyoruz!

Ama hep umutluyuz. İş hayatının içinde olanlar bilir. “Hayat varılacak bir mesafe değil bir yolculuktur.” Bunun bilinciyle tüm zorluklara karşı dirençle ve umutla çalışmaya devam ediyoruz, etmeliyiz’

Yeter ki kararlı ve planlı olarak buna ve birbirimize inanalım, güvenelim, bir ve birlik olalım, konuşalım ve geleceğe hep birlikte umutla bakalım.

Bazen bu tür konuşmalar yaptığımızda, yüzlerde umutsuzluğu görüyoruz. Ancak, önce bir şey söylemek ve bunda ısrar edip hayata geçirmek gerekmez mi? Aksi, edilgen bir tutumla bizden bir şey olmaz der dururuz.

Ulu önderimiz Mustafa kemal Atatürk’ün sözünü tekrar hatırlayalım; “Umutsuz durumlar yoktur. Umutsuz insanlar vardır”. Buna bir ekleme de ben yapayım.

“İnsan umudun ete kemiğe bürünmüş halidir.”

BİR ÖDÜLÜN DUYGULANDIRAN HİKAYESİ…

Ödüller ise bu vizyonun parlayan yıldızları gibiydi. Martur Fompak International’ın aldığı Doğan Ersöz Ödülü ve Eker Süt’ün Sosyal Sorumluluk dalındaki ödülü, başarıyla sorumluluğun el ele yürüyebileceğini gösterdi.

Törende, BUSİAD Özel Başarı Ödülünü Osman Güler, BUSİAD Kültür-Sanat ve Eğitime Destek Ödülü’nü Fatih Erkoç (Yerine Hikmet Akal), BUSİAD Meslek Ödülü’nü İlker Oral ve Vehbi Varlık, BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar’dan aldılar.

Ödül töreninde duygulu anlarda yaşandı. Ödülünü almadan gönce konuşan Osman Güler, Bulgaristan’daki iç burkan hikayesini anlattı.

Konuşması sırasında boğazı düğümlenen ve gözyaşlarına hakim olamayan Güler, Bulgaristan’da orta okul sonrası çok başarılı olduğu sınavda seçkin öğrencilerin alındığı okula kabul edilir. Ancak başladığı gün öğretmenleri onu bu okulda tutmayacaklarını yüzüne karşı söylerler. O da bu davranış üzerine çok duygulanır ve anavatan Türkiye’ye gitme ateşi burada başlar. 1989’daki göçten sonra geldiği Bursa’da örgü makinalarının tamiriyle başladığı iş hayatında, bugün dünyanın en önemli yatak üreticilerinin kullandığı makinaları üreten dev bir firmaya dönüşür.