Son yıllarda rotasını turizme çeviren Bursa, son 10 yılda önemli mesafeler kaydederek, yerli ve yabancı turistlerin radarına girdi. Ancak henüz istenilen sayıda turisti özellikle geceleri konaklayacak kapasiteye ulaşamadık. Bursa, Türkiye ve dünyadaki rakipleriyle mücadele etmek istiyorsa yeni projelere ve atılımlara ihtiyacı var.
AS TV’de yayınlanan Gözlem Kulesi programına konuk olan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Eker ile Bursa’nın turizm potansiyelini ve geleceğini konuştuk.
Bir turizm profesyoneli olan Hasan Eker, Bursa’da turizmin gelişmesi için elini taşın altına koyanlardan biri. Turizmde tüm kurumların ortak hareket etmesi için Bursa Turizm Platformu’nun kurulmasına öncülük eden Eker, TÜRSAB gibi turizmin ana aktörü olan bir kuruluşta genel başkan yardımcısı olarak da Bursa’nın turizm vitrinine çıkması için sürekli çaba gösteriyor.
Programda konuştuklarımızın değerlendirmesine gelince;
Pandemi sonrası dünya turizmi bir toparlanma sürecine girdi ve Türkiye de bu artıştan payını aldı. Turizm gelirleri artarken, konaklama ve paket tur alanlarında acentelere ve sektöre doğrudan katkı beklenildiği ölçüde yansımadı. Eker’in dikkat çektiği nokta ülkemizde turistler artık geleneksel otel konaklamasındansa kısa süreli kiralık konutları tercih ediyor. Antalya Kaş, İstanbul ve Trabzon gibi şehirlerde gözlenen bu eğilim, Bursa’yı da etkiliyor. Yani turist sayısı artsa da, bu artışın Bursa’ya ve Bursa’daki turizm işletmelerine katkısı sınırlı kalıyor.
Bu tabloya baktığımızda, Bursa’nın turizmi geliştirme hedefleri açısından daha atak bir yol izlemesi gerektiği ortaya çıkıyor. Bursa zaten Türkiye’nin en fazla turist çeken şehirlerinden biri ama bu, var olan potansiyelin ancak bir kısmının değerlendirildiği gerçeğini değiştirmiyor.
Eker’in de dikkat çektiği diğer bir nokta ise Bursa gibi eşsiz bir potansiyele sahip bir kentin turist sayısını artırması, yalnızca var olan güzelliklerin tanıtımıyla sınırlı kalmamalı. Turistlerin ihtiyaçlarına hitap edecek, onları çekecek tematik alanlar oluşturulmalı. Eker’in önerisi Osmangazi’de Osmanlı, ı, Nilüfer’de dünya, Yıldırım’da ise Türk ve Balkan mutfaklarının yer aldığı tematik restoranlar kurulabilir. Bu farklı mutfakların yanında yerel el sanatları, hediyelik eşyalar ve Bursa’yı simgeleyen ürünlerin satılabileceği dükkânlar da eklendiğinde, şehrin turistik cazibesi daha da artırılabilir.
Ayrıca, dünyada eşi benzeri olmayan simgesel bir yapı veya deneyim merkezi, Bursa’nın turizmde bir çekim merkezi olmasını sağlayabilir.
BURSA’DA NEREDE FOTOĞRAF ÇEKTİRİRSİNİZ?
Açık konuşmak gerekirse Fransa’ya giden mutlaka Eyfel Kulesi’nde veya Dubai’ye giden alışveriş merkezi içindeki kayak merkezinde fotoğraf çektirir.
Size sorayım Bursa’ya gelen turist nerede fotoğraf çektirirse altına yazı koymadan Bursa olduğu anlaşılır. Maalesef olmadığı için geçtiğimiz yıllarda Büyükşehir Belediyesi şehrin çeşitli yerlerine Bursa yazıları koymaya başladı.
Bunu aşmak için Bursa’da da turistin ilgisini çeken projeler hayata geçirilebilir. Turist, gezip göreceği farklı bir deneyim alanı arıyor. Bursa’nın benzersiz özelliklerini kullanarak böyle bir projeye imza atmak, kentin global turizm arenasında kendine yer bulmasını sağlayabilir.
Bugünün turist profili yalnızca görsel olarak değil, deneyimle dolu bir seyahat arayışında. Bursa’nın mevcut değerlerinin yanında, kendine özgü bir cazibe merkezi yaratması elzem. Bursa’da gerçekleştirilecek tematik etkinlikler, tarih ve doğanın birleştiği konsept alanlar, hatta Şanlıurfa’da olduğu gibi kapsamlı bir arkeoloji müzesi bu ihtiyaca cevap verebilir.
Sonuç olarak, Bursa’nın turizmde ilk 10 şehirden biri olması, başarı olarak görülebilir. Fakat asıl hedef, potansiyelini daha yüksek düzeyde kullanarak global turizm pazarında bir cazibe merkezi haline gelmektir. Turizmin sadece sayı değil, Bursa’nın ekonomisine, esnafına ve kent kültürüne katma değer sağlayacak şekilde büyümesi gerektiği de unutulmamalıdır.
Bu anlamda TÜRSAB’ın ve Hasan Eker’in çizdiği yol haritası, Bursa’nın turizmde hak ettiği yere ulaşması için bize çok şey söylüyor.
SKAL KULÜP, DÜNYAYI İZMİR’DE AĞIRLADI
SKAL Kulüp, dünya turizm profesyonellerinin küresel turizmi ve arkadaşlığı yaymaya çalıştığı uluslararası en yaygın ve en eski turizm sivil toplum örgütlerinden biri. Skal Kulüp sayesinde turizmin üst düzey yöneticileri olan üyeleri, yerel, ulusal ve uluslararası platformlarda buluşuyor ve turizmin gündeminde bulunan belli başlı konuları ele alarak vizyon belirliyor.
Türkiye’deki 17 şubeden biri olan Bursa Skal Kulüp, 83’üncü Dünya Kongresi’ni geçtiğimiz ay İzmir’de gerçekleştirdi. 90’ıncı yaşını da kutlayan kulübün dünya kongreleri 1993’te İstanbul, 2007’de de Antalya’da yapılmıştı. 40 ülkeden 200’ü yabancı Türkiye’den 180 konuğun katıldığı etkinlik düzenlenen İstanbul ve Kapadokya’ya düzenlenen turlarla ülke tanıtımına da katkıda bulundu.
Meltem Işık Mısırlıoğlu, İzmir’deki kongreyi önceki gece Almira Otel’de düzenlenen toplantıda üyelerine anlattı. Özel geceye AS TV Program Müdürü Sevda Kurul ile birlikte konuk olduk.
Bursa’nın turizm duayenlerinden Işıkuğurtuğ, Ali İhsan Yeşilova, Vehbi Varlık ve tabii ki Almira Otel sahibi Ersin Yazıcı’nın da aralarında bulunduğu üyeler sunum sonrası Başkan Mısırlıoğlu’nun konuşmasında dikkat çektiği turizm işletmeleri ve özellikle otellerde son günlerde yapılan denetimler konusunu ele aldı.
Sıkıntının kaynağı şu; doluluk oranının yüzde 54’lere düştüğü otellerin son aylarda kapısını çalışma ve vergi müfettişleri daha sık çalmaya başladı.
Yazılarımı takip edenler bilir; yeni vergiler veya düzenlemelerde kamu kurumlarının gözü hep kümesteki kazlarda olduğunu yazarım. Bugünlerde de hükümet bütçe gelirleri arttırmak için yeni kaynak peşinde. Cep telefonu, ev ve aracınız varsa vergi mükellefi olmadan dahi kümesteki kazlar sınıfında yer alırsınız.
Bir de işletmeniz varsa ve vergi mükellefiyseniz prangalı kaz statüsündesinizdir. Ödemelerini yapmanız da yetmez. Her denetimde bir de çok yüklü rakamlarda ceza yeme ihtimaliz her zaman yüksektir. Bugünlerde de hükümet bütçe gelirleri arttırmak için yeni kaynak peşinde
Bunun nedenlerden biri de her sektörün işin doğasına uygun çalışma şartları mevcuttur. Ancak çalışma yasası tüm işçileri kapsadığı için otel işletmelerindeki bazı pozisyonlar bunu karşılayamaz. Örneğin gece müdürü olarak istihdam edilseniz bile personelin sürekli gece çalıştırılması yasaya aykırıdır veya hafta sonu izni kullandırılması şarttır.
Son denetimlerde de turizm işletmelerinin ceza yemelerinin en önemli nedeni yasal mevzuatlardaki bu düzenlemelerin çalışma ortamının gerçekleriyle uyuşmaması. Ceza yiyen işletmeler önce kendilerini temsil eden sivil toplum örgütlerinin onlar da bakanlığın kapısını çalmışlar. Turizm sektöründen gelen bakan da sorunları dinleyip hak vermiş ve yeni düzenlemeler yapılması kararı alınmış. Ay sonuna kadar da yayınlanması bekleniyor.
Ancak olan yenilen cezalardan geri dönüş söz konusu değil.