Temmuz ayında bu köşede “Bursa’da ulaşım ucuzdu, şimdi en pahalılar arasında” başlığıyla bir yazı kaleme almıştım. Bursa’dan tam 1.300 kilometre ötede, Erzurum’dan gelen bir elektronik postayla.
Gönderen ise ulaşıma sadece yolcu gözüyle değil, mühendis bakışıyla yaklaşan bir isimdi: Ahmet Ünal. Bursa’da kara ve deniz ulaşımı üzerine teknik raporlar hazırlayan Ünal, zam kararlarını eleştirirken kuru sözler değil, verilerle desteklenmiş bir analiz sunmuştu.

O yazıda en çarpıcı noktalardan biri şuydu:
“Bir zamanlar en ucuz ulaşım denilen Bursa, bugün neden en pahalılar arasında anılıyor?”
Bu haklı soruya Ünal, sadece eleştiriyle değil, çözüm önerileriyle de yaklaşmıştı. Sabah 06.00–08.00 arasında yüzde 50 indirim, asgari ücretliye ücretsiz 50 binişlik destek paketi gibi öneriler, sosyal belediyecilik anlayışının da altını çiziyordu.
Aradan geçen süre içinde Ahmet Ünal yeni bir mektupla bu kez Avrupa örneklerini masaya koyuyor.”
SINIRSIZ BİLET VE TURİZM KATKISI
Roma, Paris, Barselona gibi şehirlerde günlük, 2–3 günlük sınırsız bilet uygulamaları var. Roma’da tek biniş 1,5 Euro ama 24 saatlik sınırsız biniş 7 Euro. Dahası, bazı müzelere ücretsiz giriş de sağlıyor.
Ünal diyor ki: “Bursa’da da böyle bir uygulama olsa, hem ulaşım maliyetleri düşer hem de kent turizmine katkı olur.”
Haklı değil mi? Tarihî Hanlar Bölgesi’ni, müzeleri, Cumalıkızık’ı gezmeye gelen bir turist için sınırsız bilet hem cazip hem de Bursa’yı turist için cazip, kentli için de daha kolay gezilebilir hale getirir.”

Londra metrosunda olduğu gibi yoğun saatlerde farklı fiyatlandırma, Bursa için çok kolay değil. Ancak Ünal’ın önerisi dikkat çekici: Ücretsiz biniş hakkına sahip bazı grupların, özellikle okul açılış döneminde, yoğun saatlerde cüzi bir ücret ödemesi sağlanabilir. Bu sayede hem adalet duygusu zedelenmez hem de yoğunluk bir nebze olsun azalır.
METRO HATTI VE BÖLGELENDİRME
Eski Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker’in de altını çizdiği bir konuya değiniyor Ünal: Metro hattının çok uzun olması.
“Acemler’de ikiye bölünse, doğu–batı eksenli ayrı çalışsa yoğunluk azalır” diyor.
Avrupa’daki Zone 1, Zone 2 benzeri bölgelendirme sistemini Bursa’ya uyarlıyor:
Emek–Acemler (Bölge 1) Üniversite–Acemler (Bölge 2) Kestel–Acemler (Bölge 3)
Böylece, bölge içi yolculukların 20 TL civarında kalması, vatandaş açısından büyük kolaylık sağlayabilir.

Bir diğer dikkat çekici öneri: E-scooter ücretlendirmesi.
Avrupa’da açılış ücretiyle dakika başı ücret arasında makul bir oran var. Bizde ise açılış da, dakika da 5 TL civarında. Böyle olunca 4 dakikalık bir yolculuk 25 TL’ye çıkıyor.
Ünal’ın önerisi basit: Açılış 5 TL, dakika başı 50 kuruş olsun. Böylece 7–8 TL’ye 5 dakikalık yolculuk yapılabilir.
Kısa mesafede vatandaş metroya binmek yerine scooter’ı tercih eder, bu da toplu taşıma üzerindeki yükü azaltır.
Ahmet Ünal’ın mektupları sadece bir eleştiri değil; Bursa için uygulanabilir öneriler içeriyor. Çünkü bir şehirde ulaşım sadece duraktan durağa yolculuk değildir; yaşam kalitesini, turizmi, ekonomiyi ve sosyal adaleti doğrudan etkiler.
BEZZAZ MİHRABININ SESSİZ ÇIĞLIĞI
Bursa’da siyasetin içinde aktif görev aldıktan sonra köşesine çekilmeyen, aksine kentin sorunlarını yakından takip eden isimlerden biri Cemil Aydın.
2009–2014 ve 2014–2019 yılları arasında MHP’den Osmangazi Belediye Meclisi’nde görev yapan Aydın, bugünlerde adeta “kent müfettişi” gibi çalışıyor.
Bir gün ulaşımla ilgili sıkıntıyı gündeme getiriyor, ertesi gün tarihi bir yapının unutuluşunu…
Son olarak bize ulaştırdığı not, Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan ve bugün Reyhan Mahallesi’nde zamana direnen Yeni Bezzaz Camii ile ilgili.

Aydın’ın ifadesiyle:
“1453 yılında yapılan Yeni Bezzaz Camii’nin mihrabı yıllardır onarım bekliyor. Cami cemaatinin ve hayırseverlerin kendi imkânlarıyla bile onarımına izin verilmiyor. Çünkü tarihi eser. Ama Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün gerekli çalışmayı yapması için de bir türlü adım atılmıyor.”

Ortada çelişkili bir durum var. Vatandaş elini taşın altına koymak istiyor ama izin yok. Devletin ilgili kurumundan beklenti var, ama gecikme sürüyor.
Oysa mihrabın dökülen parçaları, sadece bir caminin değil, Bursa’nın hafızasının da silinmesi anlamına geliyor.

Reyhan Mahallesi’ndeki bu cami, Bursa’nın klasik Osmanlı döneminden günümüze kalan kıymetli izlerinden biri. Kare planlı, kubbeli yapısıyla tipik bir erken dönem mescidi. 1805’te tamir gören, 1855 depreminde ağır hasar alıp kubbesi yıkılan, 1963’te aslına uygun şekilde yeniden yapılan bir eser.
Yüzyıllardır farklı kuşakların elinden geçmiş, her defasında yeniden ayağa kaldırılmış. Şimdi ise mihrabıyla yeniden yardım bekliyor.
Bursa’da tarihi eserler sadece turistik değer değil, aynı zamanda kimlik ve aidiyetin sembolü. Bir mihrabın çöküşünü seyretmek, geçmişin elimizden kaymasına göz yummak demek.

Cemil Aydın’ın çağrısı bu yüzden önemli:
“Vakıflar Bölge Müdürlüğü, acilen harekete geçmeli. Yeni Bezzaz Camii mihrabı hak ettiği değere kavuşmalı.”
Bursa’da hanlar, hamamlar, camiler, türbeler… Hepsi birer kültürel miras. Ama bu miras kendiliğinden yaşamıyor. Asıl yıkım ilgisizlikten geliyor.
Bugün bir mihrabın dökülmesine sessiz kalırsak, yarın başka bir eserin kapısına kilit vurmak zorunda kalırız.