Türkiye, pandemi öncesi 2019 yılında turizmde tarihi bir rekor kırmış, 52 milyon turistin gelmesiyle 34,5 milyar dolarlık gelir sağlanmıştı.
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, en büyük darbeyi turizme vurunca, sektör iki yıl boyunca kendine gelememişti. 30 milyar dolara ulaşan turizmdeki gelir kaybı, girdilerinin neredeyse tamamı ülke içinden sağlanması nedeniyle Türkiye ekonomisini de ciddi biçimde etkilemişti.
Geçtiğimiz hafta, Kültür ve Turizm Bakanlığı, yılın ocak-temmuz döneminde ülkeye gelen ziyaretçi sayılarına ilişkin verileri paylaştı. Buna göre, yabancı ziyaretçi sayısı, ocak-temmuz döneminde geçen yılın 7 aylık dönemine göre yüzde 128,28 artarak 23 milyon 30 bin 209 oldu. Buna Türkiye'ye gelen 3 milyon 165 bin 538 yurt dışı ikametli vatandaşla birlikte toplam 26 milyon 195 bin 747 ziyaretçi ağırlandı.
Türkiye'ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 137,36 artış ve 2 milyon 992 bin 551 kişiyle Almanya birinci, yüzde 41,36 artış ve 2 milyon 197 bin 331 kişiyle Rusya Federasyonu ikinci, yüzde 2036,01 artış ve 1 milyon 810 bin 248 kişiyle İngiltere üçüncü sırada yer aldı.
Turizmde ortaya çıkan tabloyu Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Genel Merkez yönetiminde Bursa’yı temsil eden Hasan Ekerile konuştuk. O da 2022 yılının ilk 6 aylık turizm verilerini bizimle paylaştı.
Genel turizm rakamlarının moral verici olduğunu belirten Hasan Eker’e göre, gelen turist sayısı fazla daha fazla olabilirdi. Bunda Ukrayna-Rusya savaşının etkisi büyük. Çünkü Ukrayna en çok turist aldığımız üçüncü Pazar durumundaydı. Bu gerçekleşmeyince 2019 yılı rakamlarına henüz ulaşamadık. Ancak daha önümüzde ağustos ve eylül rakamları var.Yıl sonuna kadar 45 milyon turist ve 35 milyar dolar gelir hedefine ulaşılabilir.
Turist sayısının istenilen düzeyde olmamasının diğer bir etkeni ise pandemi sonrası Avrupa’da turizm sektörü ve özellikle havacılık konusunda yaşanan sıkıntılar. Hem pandeminin etkisi hem de personel sıkıntısı nedeniyle tur operatörleri önceden planlama yapamadılar.
Gelirin yıl sonuna kadar 35 milyar dolara ulaşmasıyla ilgili de değerlendirme yapan Eker, ‘Gelir olarak 2019 yılına ulaşsak bile karlılıkta hedefi yakalayamıyoruz. Çünkü enerji ve gıda fiyatları çok yükseldi’ dedi.
Eker, 2022’nin ilk yedi aylık verilerinin aslında 2023 için de umut aşıladığını ifade ederek, önümüzdeki yıl, Ukrayna savaşının seyri ve Avrupa’ya yansımasının Türkiye’nin turizmini de yakından etkileyeceğini sözlerine ekledi.
BURSA’YA GELEN YABANCI TURİST SAYISINDA ARTIŞ
Eker’in paylaştığı ilk 6 aylık turizm verileri ve 2021 ile karşılaştırılmasına bakacak olursak;
Bursa’ya 2021 yılının ilk altı ayında 340 bin yerli, 41 bin 352 yabancı olmak üzere toplam 381 bin 402 turist gelmişti. Bu yılın ilk 6 aylık döneminde bu sayı yüzde 66,38 arttı. 6 aylık dönemde Bursa’ya 496 bin 958’i yerli 137 bin 634’ü yabancı 634 bin 592 turist geldi.
Geceleme sayısı ise toplamda bir milyon 206 bin 75 olarak gerçekleşti. Doluluk oranı yüzde 43,75’te kaldı. Ortalama kalış süresi 1,90 olarak gerçekleşti.
Bursa’nın turizm istatistiklerini de değerlendiren Eker’e göre, Bursa Türkiye genelindeki yüksek artışı yakalayamadı. Otellerin doluluk oranı da düşük kaldı. Suudi Arabistan pazarının açılmasından sonra Bursa için umutlu olduklarını ifade eden Eker, ‘Oteller açısından yüzde 100 doluluğa ulaşamadık. Bunda İstanbul’a gelen Arap turistlerin, Sapanca’ya kayması etkili oldu’ dedi.
BİR MİLLETİN ÇAĞLARI AŞAN ZAFERİ
30 Ağustos zaferi, işgal altında direnişle geçen, kan ve gözyaşı dolu yılların ödülüdür.
Anadolu Ajansı’nda birlikte görev yaptığım gazeteci ağabeyim Barış Kaşıkçı sosyal medya hesabını, tarihi olayların yıl dönümü ve edebiyatımızın usta kalemlerinin eserleri ile yaşam döngülerine ayırarak anlatıyor.
Dün, 30 Ağustos Zafer Bayramı öncesi Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri eserindenbölümler paylaştı. Hem Anadolu’yu hem de düşman işgali altındaki İstanbul’da özlenen zaferin öncesi yaşananların anlatıldığı kitabın son bölümü oldukça duygusal.
Büyük taarruzun başladığı günlerde Ada vapuruyla eve giden Atay, Rumların eğlendiğini görür ve nedenini sorar; Mustafa Kemal’in esir düştüğü haberine seviniyorlarmış… Atay o gece sabaha kadar uyuyamaz. Sabah başta Hilali Ahmer olmak üzere Anadolu’dan haber gelebilecek noktaları ziyaret eder. Mustafa Kemal’in emriyle telsizler sustuğu için zafer haberi ancak 1 Eylül’de İstanbul’a ulaşır. Ama yine de gazetelerde yazılması istenmez. Atay da şu cümlelerle duygularını anlatır:
‘Gûya havadisi gizli tutacaktık, Ankara’nın tembihi böyle idi. Mümkün olsa gazeteyi bir tarafa bırakıp münadi gibi sokaklarda bağırırdık. Susmak ve saklamak mümkün mü idi?
Nihayet Akşam gazetesinin matbaa pencerelerinden, sokakla çıldırmış gibi, saçlarını yolan, göğüslerini döven, yerlere yatarak çırpınan halka tevzi ettiğimiz nüshası ve bütün sayfayı dolduran klişe; Elhamdülillah İzmir’e kavuştuk.
Başkumandan ilk günü beyannamesini şu cümle ile bitirmiştir: Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri.
Ve son günü hâdiselere şu cümle ile nihayet veriyordu. Akdeniz hedefine varıldı.’
İnsanlık tarihinin özeti de budur: Bedel ödemeye hazır, inanmış kitleler zafere ulaşır ama işbirlikçilik fırsatı için bekleyenler tarihten silinir.Finali Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı’nda 8’inci Bap’ta ‘26 Ağustos Gecesi Saatler’ başlığı altındaki dizelerle yapalım…
‘Dağlarda tektek ateşler yanıyordu.Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar kişayak kalpaklı adamnasıl ve ne zaman geleceğini bilmedengüzel, rahat günlere inanıyorduve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,birdenbire beş adım sağında onu gördü.Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.Paşalar : “Üç” dediler.Sarışın bir kurda benziyordu.Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,eğildi, durdu.Bıraksalarince, uzun bacakları üstünde yaylanarakve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarakKocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı ‘