Bursaspor’un ‘süper’ yürüyüşü: Sahada zafer, şehirde birlik

Yarım asrı aşan mazisiyle sadece futbol değil, bir kentin ruhunu taşıyan Bursaspor, kendi hikâyesini yeniden yazıyor.

Evet, Süper Lig’in beşinci büyüğüydü. Şampiyonlar Ligi müziği Atatürk Stadyumu'nda yankılanmıştı. Sadece Bursa'nın değil, Anadolu’nun futbol gururuydu. Ama hayatta olduğu gibi futbolda da hataların bir faturası olur. Ve bu takım bir gün öyle bir düştü ki, inananları bile suskunluğa gömüldü.

Şimdi ise Enes Çelik gibi yürek koyanların önderliğinde, bu toprakların en kadim çınarlarından biri yeniden yeşeriyor. Geçen sezonki şampiyonlukla birlikte Bursaspor yeniden ayağa kalktı ama bu kalkış, sadece bir zafer değil; onurlu bir yürüyüştür.

Ve o yürüyüş dün Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) çatısı altında, bir kez daha şehrin sahip çıkan vicdanlarıyla yoluna devam ediyor.

İş dünyasının desteği büyük ama yeterli mi?

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın ağzından çıkan her cümle, Bursaspor’a gönül vermiş herkes için umut vericiydi. “Sadece Süper Lig’e çıkmak değil, ikinci şampiyonluk hedefimiz” dedi Burkay. Umutlu bir vizyon, kararlı bir duruş.

Ancak...

Ekonominin kalbinin attığı bir şehirde 60 milyon TL'lik destek, yetersiz demeyelim ama küçük diyelim. Bugün futbol artık salt yeşil sahalarda değil, ekonominin yeşil sahasında da oynanıyor. Oyuncu maaşları, transfer bedelleri, kulüp giderleri... 60 milyon TL’yi kulağa hoş gelen bir rakam olarak duyabilirsiniz ama futbol ekonomisinde bu, sadece bir sezonluk futbolcu maaşlarının üçte biri.

Geçen yıl aynı BTSO öncülüğünde başlayan "Yanındayım" kampanyası 450 milyon TL’ye ulaşmıştı. Demek ki Bursa isterse yapar.

Ve bugün o günlerden biri.

Burkay’ın sözleri bunu açıkça ortaya koyuyor: “Forma alımı, deplasman sponsorluğu, metro istasyonu isim hakları... Bu sezon da omuz veriyoruz.” Evet, destek var. Ama Başkan Enes Çelik’in de dediği gibi, bu sadece BTSO ve birkaç markayla yürütülecek bir mücadele değil. Şehrin tüm dinamiklerinin taşın altına el değil, omuz koyması gerek.

ENES ÇELİK: “BİRLİĞİMİZİ BOZDURMAYIZ”

Bir yılı aşkın süredir görevde olan Enes Çelik, Bursaspor’un kaderine yön veren isim. Sözleri sadece yöneticilere değil, bu kentin her köşesinde yaşayanlara da ayna tutuyor:

“Bir yıl içinde hep birlikte sağladığımız bu birlik ve beraberliği oluşturmak ne kadar emek ve zaman aldıysa, bozmak da tam tersine çok kolaydır. Son günlerde bizleri saha dışına çekmek isteyenlere sesleniyorum: Yürüyüşümüzü durduramayacaksınız.”

Bursaspor bugün sadece topun çizgiyi geçip geçmemesiyle uğraşmıyor. Şehirde ‘fitne’ olarak tanımlanan, birliği parçalamak isteyen odaklara karşı da direniyor. Bu direnişin merkezinde ise taraftarlar var.

Geçen yıl 41 bin seyirci ortalaması ile oynayan takım, bugün 33.500 kombineye ulaşmak üzere. Süper Lig takımlarının bile ulaşmakta zorlandığı bir destek bu. Bu, sadece “taraftarlık” değil; bu, Bursa’nın vicdanının sesi.

Ve bu vicdanın sesine en üst düzeyde devlet temsilcileri de kulak vermiş durumda.

Vali Erol Ayyıldız: “Baş tacı edilmesi gereken bir değer”

Toplantıda yaptığı konuşmada Bursaspor’un Bursa’nın en önemli değerlerinden biri olduğunu vurgulayan Bursa Valisi Erol Ayyıldız, şu sözlerle tüm şehre açık bir çağrıda bulundu:

“Bursaspor geçen sezon şehrimize bir şampiyonluk yaşattı. Ancak hâlâ hak ettiğimiz yerde değiliz. Bursaspor, Süper Lig şampiyonluğu yaşamış bir kulüp. Bu kulübü tüm gayretleri ortaya koyup hak ettiği yere getirmek gerekiyor. Bursaspor, bu şehrin baş tacı edilmesi gereken değeridir.”

Vali Ayyıldız’ın bu vurgusu, yalnızca bir temenni değil; aynı zamanda şehrin bütün dinamiklerine yönelik bir sorumluluk çağrısıydı. Çünkü Bursaspor’a sahip çıkmak, Bursa’ya sahip çıkmaktır.

SPONSOR ARAYIŞINDA İNCE SİTEM

Yine de tablo tam olarak tamamlanmış değil. Bursaspor forması bugün hâlâ bazı boş alanlar taşıyor. Göğüs sponsorluğu, kol sponsorluğu…

Başkan Enes Çelik bu konuda sitemini saklamıyor. Haklı da.

Bugün Bursalı firmalar kendi şehrinin takımına sahip çıkmazsa, kim çıkacak?

İbrahim Burkay’ın "Biz düşünme değil eylem safhasındayız" sözleri net. Ama sorulması gereken soru şu: Bugün bu kentin en önemli markası olan Bursaspor’un formasında hâlâ neden boşluk var?

Bursaspor’un geleceği için bugün yapılanlar yarının onur madalyası olacak. Ve o madalya bugün eksik.

Bursaspor Vakfı canlanıyor: kalıcı gelir için tarihi adım

Tarihte birçok kez görürüz; büyük kulüplerin en büyük dayanağı sadece tribünler değildir. Kalıcı gelir kaynaklarıdır.

Bursaspor, rahmetli İbrahim Yazıcı döneminde kurulan ama yıllarca tozlu raflarda unutulan "Bursaspor Vakfı"nı yeniden canlandırıyor. Başkan Enes Çelik’in deyimiyle, bu sadece gelir değil, aynı zamanda gelecek sigortası.

Vakfın hedefi açık: Özlüce'de başlatılacak “Tema 16” projesiyle elde edilecek gelirler bu vakfa aktarılacak. Ama daha da önemlisi, bu gayrimenkuller satılamayacak, ipotek konamayacak, kredi teminatı olamayacak. Yani geçmişte yapılan hatalar bu kez tekrarlanmayacak.

Bu vakıf, Bursaspor A takımı zorlansa bile Vakıfköy’ü, genç yetenekleri ayakta tutacak. Bursaspor altyapısı, geleceğin yıldızlarını yetiştirmeye devam edecek.

Kalıcı çözüm budur işte.

Ve bu vakıf, sadece Bursaspor’un değil, Bursa’nın ortak mirasıdır.

Son söz: Bu yürüyüş hepimizin

Bursaspor artık sadece bir futbol kulübü değil, bir dayanışma manifestosudur. Ve bu yürüyüşte kim taş üstüne taş koyuyorsa, şehrin geleceğine yatırım yapıyordur.

Bu yüzden bugün sorumluluk alma sırası Bursa’nın iş dünyasında, yerel yöneticilerde ve her şeyden önce vicdan sahibi hemşerilerindedir.

Çünkü bu takım, sadece sahada değil, şehirle birlikte var olur.

Ve unutmayın: Bu forma, sadece ter değil, vefa da taşır.