Değişimin liderleri sahnede; Sözden eyleme geçme zamanı

Her panelde birkaç ilham verici cümle duyar, deftere not ederiz. Kimileri alkış toplar, kimileri ertesi gün unutulur. Ama bazı oturumlar vardır ki içerdiği fikirlerle, yansıttığı enerjiyle o salonun sınırlarını aşar.

Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB) ile Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği'nin (BUİKAD) birlikte düzenlediği "Sosyal ve Sürdürülebilir Geleceğe: Değişimin Liderleri" paneli işte tam da böyle bir buluşmaydı.

Gelin, bir kez daha kulak verelim.

Çünkü konuşanlar sadece “kadın” değildi. Konuşanlar, “gelecek”ti, “iklim”di, “eşitlik”ti, “inançtı”. Ve en önemlisi, harekete geçme çağrısıydı.

BUİKAD Yeşil Gelecek ve Sürdürülebilirlik Komisyonu Başkanı Makbule Çetin’in konuşması’nda sadece “buzulların eridiği” gerçeği yoktu, aynı zamanda “iklim inkârcılığı” denilen modern cehaletin altını da kalın kalemle çizilmişti. Meclisten geri çekilen iklim kanununa da zarif bir gönderme vardı, açıkça bilimin sesi yükseltiliyordu.

Bugünlerde “iklim krizi” denince hâlâ aklına sadece sıcak yaz günleri gelenler için altını çizmekte fayda var: Bu bir gelecek meselesi. Hem doğanın hem insanlığın.

Panelin en etkileyici bölümlerinden biri kuşkusuz “Bu İş Eşitlik İşi” projesiydi. BUİKAD Kurumsal Sosyal Sorumluluk Komisyonu’nun öncülüğünde yürütülen bu proje; vinç operatörlüğünden kalite kontrolörlüğüne, sanayinin erkek tekelinden çıkartılıp kadınların gücüyle dönüştürüldüğü bir başarı öyküsüne dönüşmüş durumda.

Ev hanımlığından üretim hattına… Hikâyelerden biri vinçin başına geçen bir kadınınkiydi. Düşünün, sadece direksiyon değil kader de o anda bir kadının elinde dönmeye başlıyor.

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cahit Sönmez’in aile şirketlerine dair yaptığı tespitler de salonun ilgiyle dinlediği anlardan biriydi. Aile şirketi demek, her konuda ailenin fikriyle karar alınması değil, kurallı, uzlaşmacı ve sürdürülebilir bir yönetim demekti. “Aile içi demokrasi” dediğimiz şeyin mikrodan makroya bir dönüşüm tetikleyicisi olduğunu görmek de önemliydi.

Coşkunöz Eğitim Vakfı Genel Müdürü Bige Tınmazsoy Susuzlu’nun “Bildik işi yapalım” çağrısı da kurumsal sosyal sorumluluk projelerine dair akılda kalması gereken netlikteydi. Etiket projeler, fotoğrafla sınırlı kalan faaliyetler devri bitmeli. Derinlikli, sürekli, gerçek sosyal etkiyi hedefleyen işler artık bir lüks değil, zorunluluk.

Panelin sonunda paylaşılan tüm veriler ve hikâyeler gösterdi ki Bursa’da sadece fabrikalar değil fikirler de çalışıyor. Sürdürülebilirlik artık sadece çevreyle değil; eşitlikle, ekonomiyle, yönetişimle iç içe geçmiş bir anlayışa işaret ediyor. Bu panel de bize bunu gösterdi.

Kadının olduğu yerde üretim, dönüşüm, dayanışma ve değişim daha güçlü yaşanıyor. Bugün NOSAB’da bu güce şahit olduk.

Değişimin liderleri sadece bir gün bir panele çıkıp konuşanlar değil. Onlar aynı zamanda, konuşmasını eyleme dönüştüren, sistemi dönüştürmeye cesaret edenler.

Bursa’nın bu lider seslere her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Ve görüyoruz ki o sesler yükseliyor.

ÇOK ERKEN YİTİRDİĞİMİZ DELİBAŞ’TAN KIZI DEFNE’YE UNUTULMAZ ARMAĞAN

Fuat Delibaş’ı Bursa Uludağ Üniversitesi’ni daha yeni bitirdiği günlerde tanımıştım. Donanımlı ve gazetecilik konusunda da bir o kadar heyecanlıydı. Ancak bizim mesleğin son yıllarda yaşadığı en büyük handikap olan ekonomik nedenlerden ötürü, o da önce belediyeye ardından da İstanbul’da farklı alanlarda çalışmaya başladı. Ancak her görüştüğümüzde kalbinin gazetecilik için attığını dile getirirdi.

Fuat Delibaş, geçtiğimiz yıl çok genç yaşında aramızdan ani bir şekilde ayrıldı. Ancak bu kadar yoğun çalışma temposuna rağmen çocuk kitabı yazmayı da başaran Delibaş’ın kaleme aldığı “İngiltere Günlüğü: Demir’in Maceraları”, Majör Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu.

Yayın koordinatörlüğünü yine gazeteci ve iletişimci dostumuz Sibel Bağcı Uzun’un üstlendiği kitabın satışından elde edilecek tüm gelir, Delibaş’ın kızı Defne’nin eğitim bursu olarak değerlendirilecek.

Fuat Delibaş, bu özel kitabı en büyük ilham kaynağı olan kızı Defne için yazdı. Onun hayal dünyasında iz bırakmak, sevgisini her zaman hissettirmek ve bir hatıra bırakmak istedi. Yeni bir ülkede hayat kurmaya çalışan küçük Demir’in gözünden anlatılan hikâye, cesaret, dostluk ve umut temalarıyla çocuklara sıcacık bir yolculuk sunuyor.

Kitabın arka kapağında yer alan “Baba olmanın en güzel yanı, sevgiyi sonsuz kılabilmektir…” cümlesini kitabın yayına hazırlık sürecinde kaleme aldıklarını belirten Sibel Bağcı Uzun, duygularını şu sözlerle dile getirdi:

“Fuat Delibaş, bu kitabı Defne ile birlikte tüm çocuklara bir umut, bir sevgi mirası olarak bıraktı. Bu kitap yalnızca bir çocuğun macerası değil, aynı zamanda bir babanın sevgisini, özlemini ve bağlılığını anlatan çok özel bir hatıra. Fuat Delibaş, kitabın yayına hazırlandığı süreçte yaşanan ani bir kayıpla aramızdan ayrıldı. Bize hem bu kitabı hem de kızı Defne’yi bir emanet gibi bıraktı. Onun hatırasını yaşatmak ve Defne’nin bu vesileyle yolunu aydınlatmak artık tüm dostlarının sorumluluğu oldu.”

KİTABI OLAN GAZETECİLER KERVANINA ORUÇ DA KATILDI

Cansel Oruç gazeteciliğe ekonomi muhabiri olarak başladı. Birlikte Bursa Haber Gazetesi’nde çalıştık. Gazeteciliğin yanı sıra halkla ilişkiler konusunda da uzmanlaştı. Bursa Halkla İlişkiler Derneği’nde uzun yıllar yöneticilik ve başkan olarak görev yaptı.

Edindiği deneyim ve bilgiyi sivil toplum kuruluşları ve öğrencilere anlattı. Halen Demirören Haber Ajansı’nda görev yapan Cansel Oruç, uzunca bir süredir deneyimlerini anlattığı kitabı yayınladı ve bünyesinde, AS TV, Bursa Hakimiyet Gazetesi, Radyo S ve bursahakimiyet.com.tr’nin bulunduğu ACG Medya’yı bizim için imzaladı.

Oruç, ‘Başarmaktan Korkma’ adını verdiği ve A7 Kitap’tan yayınlanan kitabını şöyle anlattı:

“Kitabım insanların hayatlarında negatif olarak gördükleri başarısızlık önyargılarını yıkmayı amaçlıyor. Başarıya farklı pencereden baktım. Kendini tanımanın başarıdaki önemini ve hedeflerin hayatları nasıl değiştirebileceğini anlattım. Eğer başarı hedefleniyor ve iletişimde ustalaşmak istiyorsanız bu alandaki gücünüzü keşfedin ve hayatınızın hiçbir anında başarmaktan korkmayın’