Hava Durumu

Deprem gerçeği; 2030'a kadar riskli alanlar hazır olacak mı?

Yazının Giriş Tarihi: 19.08.2021 07:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.08.2021 07:53

Aktif deprem faylarıyla ilgili haritayı gördünüz mü bilmiyorum. Anadolu toprakları boydan kırmızı renkte.

Sadece Kuzey ve Doğu Anadolu fayları değil, Ege'deki çöküntü fayları ve daha yüzlerce küçük kollar.

Anadolu için deprem bir kader ama kedere dönüşmemesi içine önlem alınması gerekiyor.

Buradaki en önemli unsur, çabuk unutmamız ve her şey normale dönmüş gibi davranmamız. Gerçi bu insanın doğasında var.

Önemli olan unuturken ondan ders çıkarmasını ve bir daha aynı acıların yaşanmaması için önlem alınması gerektiğini bilmememiz.

Küçük kıyamet yani 17 Ağustos Marmara Depremi'nin 22'inci yılında, deprem yine gündem haline geldi. Konuştuk tartıştık. Bir gün sonra yine normal yaşantımıza döndük. Van, Elazığ ve İzmir depremleri sonrası da aynı şeyleri yaşamıştık.

***

İzmir Depremi depreminin ardından TBMM Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi için Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi amacıyla kurulan Araştırma Komisyonu geçtiğimiz ay hazırladığı raporu Meclis Başkanı Mustafa Şentop'a teslim etti.

ASTV'de yayınlanan Gözlem Kulesi programında araştırma komisyonunda yer alan AK Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç ile deprem gerçeğini ve hazırlanan raporu konuştuk.

Komisyon çalışmalarında, Türkiye'de deprem konusunda resmi özel tüm kuruluşlarla görüşmeler yaptıklarını, akademisyenlerden görüş alındığını ve yurt dışı örneklerinin incelendiğini vurgulayan Ahmet Kılıç, en önemli noktanın 1999 yılı öncesi yapılmış yapı stokunun dönüştürülmesi olduğuna dikkat çekti.

Bu binaların belirlenmesi amacıyla önceliğin tüm binaların envanterinin çıkarılması olduğunu ifade eden Kılıç, şöyle devam etti:

'Bilimsel veriler gerçeğinde önümüzdeki 2030 yılına kadar Marmara için büyük bir deprem riski var. Hazırlıklarımızı buna göre yapmalıyız. Çünkü bu bölgede Türkiye'nin yetişmiş insan gücü ve sanayisi var'

Ahmet Kılıç, yapı stokunun incelenmesi ve sürekli güncellenebilmesi amacıyla yapı karnesi uygulamasını önerdiklerini ifade ederek, 'Araçlarımızı nasıl ki 2 yılda bir fenni muayeneye sokuyorsak, yaşamımızı sürdürdüğümüz binaların da muayene sistemi ile takibini istiyoruz. Bu uygulama ile hem yapı stokunun durumu hem de yıllar içinde binalardaki değişikliğin takibinin yapılabilecek' dedi.

ABD, Kanada ve Japonya'daki kentsel dönüşüm modellerini incelediklerini ve tüm dünyada bu işin çok yavaş ilerlediğine dikkat çeken Ahmet Kılıç'a göre, kentsel dönüşüm süreçlerinin takip ve teşvik edilmesi gerekiyor. Ayrıca en önemli konu kamu eliyle finansmanın sağlanması. Emlak vergisi ve DASK'tan alınacak paylarla fon oluşturulabilir. Ancak çok hızlı hareket edilmesi gerekiyor. 2030 yılına kadar özellikle riskli alanlardaki çalışmaların tamamlanması lazım.

Burada vatandaşlara da görev düştüğünü ve dönüşümlerde hak sahiplerinin de elini taşın altına koyması gerektiğini vurgulayan Ahmet Kılıç, belediyelerin de kentsel dönüşümlerin önünü açacak rezerv alanları oluşturması gerektiğini ifade etti.

Deprem sonrası müdahale konusunda Türkiye'nin dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğunun altını çizen Kılıç, 'AFAD riskli alanlardaki kentlerde tüm binalarda yaşayanların envanterini çıkarmış durumda. Her hangi bir kentimizde deprem olduğunda hangi binada kaç kişiyi yaşıyor, telefonlarına kadar bilgi sahibi. Ekipler müdahaleye gidince bu bilgiler büyük yarar sağlıyor' dedi.

MÜTEAHHİTLER DÖNÜŞÜMDE ROL ALMAK İSTİYOR

Deprem araştırma komisyonunun da üzerinde durduğu konu kentsel dönüşüm. Türkiye inşaat sektörü konusunda en deneyimli ülkelerden biri ama sistem bir türlü kurulamadığı için kentsel dönüşümde müteahhitler ana aktör haline gelemiyor.

İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş Adamları Derneği (İMSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Andıç da 17 Ağustos'un yıldönümü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede bu konuya dikkat çekti.

'Tüm doğal afetlere hazır bir Türkiye için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız" diyen Andıç, devletin kentsel dönüşüme gerek maddi gerekse insan kaynağı ayırması gerektiğine dikkat çekti.

Kentsel dönüşümün bir milli güvenlik sorunu olduğunun altını çizen Andıç, şöyle devam etti:

'Depreme hazır bir Türkiye ve Bursa için kentsel dönüşüm konusunda, her şeyi devletten bekleme lüksümüzün olmadığının da bilinciyle, devletimizin öncülüğünde daha aktif rol almak istiyoruz. Bunun içinde özel sektör olarak bizlerin de artık parsel ya da ada bazında değil de çok daha büyük alanlarda yaşayan halkımızı güvenli konutlara kavuşturabilmemiz için TOKİ'ye sağlanan olanaklarının aynı büyüklüklerde iş yapacak olan özel sektöre de yapı denetim kontrolleri çerçevesinde sağlanmasını bekliyoruz'

MARMARA'DAKİ KİRLİLİĞİN ANA KAYNAĞI İSTANBUL

Marmara Denizi, bahar aylarında kirlenmenin ulaştığı boyutu, müsilaj çığlığı ile gözler önüne serdi. Geç de olsa Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 22 maddelik eylem planı ile çalışmalara başladı.

TBMM de kurulan Müsilaj sorununu araştırma komisyonu da Marmara'daki kirliliği tüm yönleriyle mercek altına alındı.

Komisyon dün İstanbul'da Marmara Denizi'ne kıyısı bulunan illerin temsilcilerinin katılımıyla istişare toplantısı yaptı. Bu toplantıya komisyonda yer alan AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık da katıldı.

Komisyon Başkanı Mustafa Demir toplantının açışında yaptığı konuşmada önemli bilgiler verdi. Bu güne kadar Çevre ve Şehircilik, Tarım ve Orman Bakanlığı ile toplantılar yaptıklarını belirten Demir, Marmara Denizi'ndeki müsilaja neden olan 3 etken olduğunu söyledi. Bunlardan birinin Marmara'nın ısınması, su hareketliliğinin az olması ve denize bırakılan kirlilik olduğunu vurgulayan Demir, şöyle devam etti:

'Bu üçüne baktığımızda bizim araştırma komisyonu olarak üzerinde hassasiyetle durmamız gereken konu şüphesiz kirliliğin önlenmesiyle ilgili yapılacak çalışmalar. Marmara'ya atılan evsel veya kentsel atıkların yüzde 53'ü birinci derece mekanik arıtmadan sonra denize deşarj ediliyor. İstanbul'un Marmara Denizi'ne bıraktığı kirlilik yükü yüzde 76. O yüzden İstanbul'un yapacağı projelerin son önemli.'

Toplantıda konuşan İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu ise İstanbul'un 16 büyük tesise ihtiyacı olduğunu söyledi.

Aslında, İstanbul'daki toplantı, malumun ilanı niteliğinde. Marmara'yı evsel ve sanayi atıklarıyla bu hale getirdik. Umarız, bu eylem planı ve bu toplantılar sayesinde alınacak önlemlerle Marmara'nın yeniden nefes almasını sağlarız.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.