Yazılarımda eskilerin güzel bir sözüne yer veririm. Çünkü binlerce yıllık deneyimin sonucunda bu tanım.
Hakikaten, zaman bizi unuttursa da o hatırlatmayı asla ihmal etmiyor: Depreme hazır mıyız?
“Hafıza‑i beşer nisyan ile maluldür” —İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır. Bu söz, sadece edebî bir süs değil; binlerce yıllık kolektif deneyimimizin özü. Unutmak insan fıtratının vergisi olsa da bazen tehlikeli bir avantajdır. Çünkü ister istemez ‘işimize geliyor.’ Hele ki deprem gibi kaçınılmaz bir gerçek söz konusuysa...
Marmara Denizi'nde 23 Nisan 2025’teki 6,2’lik deprem ve ardından gelen artçılar, bilimsel tartışmaların ardından yine unutuldu gibi görünmüştü. Ama bugün Gemlik merkezde ardı ardına gelen iki deprem—AFAD verilerine göre biri 3,9, diğeri 4,2 büyüklüğünde—hiç de unutkanlığımızdan hoşnut olmayan bir hatırlatma oldu.

Bu sarsıntılar, yalnızca geçmiş travmaları değil; Bursa’yı kuşatan canlı fay hatlarını yeniden gündeme taşıdı.
Bugün Gemlik’te korku ve endişenin yeniden yüzeye çıkması boşuna değildi. Çünkü depreme neden olan fay, Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) güney kolu—Geyve’den başlayarak Gemlik’, Mudanya’dan geçip Ege’ye uzanan hat—Bursa için gerçek bir tehdidi temsil ediyor. Bu hat, sadece geçmişte deprem üretmekle kalmadı; bin yıl önce İznik’te bir kilisenin sular altında kalmasına bile neden oldu.
Hayatın doğal akışı sırasında, bilim insanları bu güney kolu izliyor. Bu fay, 1999 öncesinde detaylıca incelenmiş, Japon uzmanlar bile İznik çevresine sismograflar yerleştirmişti. Ancak deprem beklenmedik şekilde kuzey kolda gerçekleşince güney kol unutturulmuştu. Şimdi korkum, “kuzey kol beklenirken güneyden vurmak” senaryosunun gerçekleşmesi.
Ülkemizde aktif fayların toplam uzunluğu, ana aks üzerinde 15 bin kilometreyi, diğerleriyle birlikte 4 bin 500 kilometreyi aşıyor. AFAD ve MTA da dahil yaklaşık 132 canlı fay üzerinde kapsamlı çalışmalar yürütülüyor.
Bu veriler gösteriyor ki; yalnızca Marmara’daki cephe değil, Bursa’nın kendi sınırları içindeki faylar da büyük tehdit unsurudur. Özellikle Gemlik–İznik–Mudanya hattı ve İnegöl’den başlayarak Bursa’yı boydan boya geçen fay sistemi, üçüncü bir tehlike çemberi oluşturuyor.

Bursa Büyükşehir Belediye’nin en son yaptığı araştırma verilerine göre, Bursa ve çevresi 9 aktif fay hattıyla kuşatılmış. Yani deprem dokuz kollu ahtapot gibi çevremizi sarmış.
Türkiye, coğrafi konumu sebebiyle Afrika, Arap ve Avrasya levhaları arasındaki itiş baskısını yaşamaya devam ediyor. Anadolu bloğu çatırdayarak güneye doğru kayıyor. Bu doğal süreç, deprem üretimini durduramaz—olası bir depremi önceden tahmin etme bilimsel olarak neredeyse imkânsız.
“KADER KEDERE DÖNÜŞMEDEN” NE YAPMALIYIZ?
İbni Haldun’un yüzyıllar önce söylediği gibi ‘Coğrafya kaderdir’ Depremde bu coğrafyanın kaderi. Ancak önemli olan kedere dönüşmemesi.
Bunun için de sağlam bir hazırlık ve farkındalık gerekiyor. En somut yol, binaları depreme güvenli hale getirmek. Çünkü bu ülke, nüfusunun yüzde71’ini, topraklarının yüzde 66’sını etkileyecek bir deprem riski altında.
Unutsak da bu gerçek, sarsıntıların acımasız hatırlatmalarıyla kafamıza çakılacak.
Toplumsal hafızanın güçlü tutulması hayati. Çünkü bugün olduğu gibi sabaha depremle uyanma ihtimalimiz gerçek bir senaryo. Bursa için bu, sadece bir varsayım değil; Marmara’dan, Gemlik’ten, İnegöl’den soluklanan canlı bir süreç.
“Riskli kentte yaşıyoruz ve önlem almakta gecikiyoruz.” İstanbul’un ikinci dereceyle yetinmesi de düşündürücü. Oysa deprem, sürekli tetikte ve kapımızda bekliyor...
Sonuç: Unutmak insanın doğasında olabilir ama unutmak, üzerimizde biriken deprem yükünü hafifletmiyor. O yüzden bir kez daha sormak gerek:
Depreme hazır mıyız? Toplumsal hafızayı canlı tutacak hamleler yapmaya; binalarımızı, planlarımızı, eğitim sistemimizi depreme göre yeniden düzenlemeye ne zaman başlayacağız?
PEKİ UZMANLAR NE DİYOR? ARTIK EYLEM ZAMANI…
Gemlik’teki peş peşe iki depremin ardından uzmanlardan da yorum geldi. Prof. Dr. Naci Görür, depremlerle ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şunları yazdı:
"Şahinyurdu-Gemlik/Bursa’da 4,0 deprem oldu. KAF'ın Güney kolu üzerinde. Marmara’da, KAF’ın kuzey kolunda deprem bekliyoruz ama burası da önemli.
Enerjiyi geç biriktiriyor ama tehlikeli. Yöneticiler dikkatli olmalı ve burayı deprem dirençli hale getirmelidir. Halk talep etmeli."

İkinci deprem sonrası yeni paylaşım yapan Görür, deprem yerine dirençli şehir mesajını tekrarladı:
"Bu yörenin deprem dirençli hale getirilmesi söylemi bu vesile ile yöneticilerimize bir kez daha iletilmeli."
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem de fay hatlarından çok kentlerin depreme hazır hale getirilmesinin altını çiziyor. Erdem’e göre, bu sarsıntılar artık depremin ben geliyorum demesinin sinyalleri. Ama maalesef önlem almakta zorlanıyoruz.

‘Bursa’nın en büyük sorunu yapı stokunun durumudur’ diyen Erdem şöyle devam ediyor:
‘Net bir envanterimiz henüz yok. Gemlik, Mudanya ve diğer ilçeler riskli bölgeler. Göçme riski taşıyan binaları tespit etmeden, vatandaş inisiyatifine bırakmadan binaların dönüşümüne dair kararlar alınmalı ve uygulanmalı. Deprem bir doğa olayı; biz şehirlerimizi ve binalarımızı depreme dirençli hale getirmeliyiz. Bu depremler yıkıcı değil, ama durumu ne kadar vahim olduğunu tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Artık eylem zamanı’