Ekonominin nabzı sadece merkez bankası koridorlarında, TÜİK’in ekranlarında ya da maliye bakanının cümlelerinde atmaz.
O nabız, pazarda filesini yarım dolduramayan emeklide, elektriğe zam gelecek mi diye korkan ev kadınının bakışında, sabah işe aç giden öğrencinin cebindeki kartta hissedilir.
Ve o nabız bugün yine yüksek atıyor.
TÜİK’in bugün açıkladığı veriler, mayıs ayı itibarıyla yıllık enflasyonun yüzde 35,41’e gerilediğini söylüyor.
Aylık artış yüzde 1,53.
Ancak gelin görün ki ne raf öyle söylüyor ne pazar filesi.
Ne de emeklinin maaşı.
Bağımsız araştırma grubu ENAG’a göre yıllık enflasyon yüzde 71’i aşmış durumda.

İTO’nun İstanbul için yaptığı ölçümler ise perakende fiyatların yıllık bazda yüzde 46,57 arttığını ortaya koyuyor.
Hangisine inanmalı?
Aslında cevap çok basit:
Vatandaş nerede nefes alamıyorsa, gerçek enflasyon oradadır.
TÜİK’in bugün duyurduğu rakamlarla birlikte, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin yılın ilk 5 ayı için hak ettikleri zam oranı yüzde 15,1 olarak belirlendi.
Memur ve memur emeklilerinde bu oran yüzde 14,01.
Bu rakamların üstüne hükümet refah payı eklemezse, Temmuz'da yapılacak artış yalnızca bu oranla sınırlı kalacak.
Oysa yılın başında verilen zam, daha ilk çeyrekte buharlaştı.
Sadece elektriğe, suya, gıdaya gelen zamları saysanız, emeklinin maaşındaki artış 1 Temmuz’u göremeden tükendi.
TÜİK’e göre gıda fiyatları düşmüş.
Ama bir kilo domatesin 30 lirayı bulması bu gerçeklerle maalesef uyuşmuyor.
Enflasyon haberlerini okurken aklıma hep merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in TRT ekranlarında söylediği o söz gelir:

“Enflasyon sadece pahalılık değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar...”
Enflasyon, memurun, emeklinin, işçinin düzenini bozuyor.
Ailesini geçindiremeyen baba, borcunu çeviremeyen esnaf, kirasını ödeyemeyen öğrenci…
Bu, sadece bir ekonomik sıkıntı değil; aynı zamanda bir sosyal yorgunluk.
ASGARİ ÜCRETE GÜNCELLEME ŞART…
Asgari ücret yılbaşında 22 bin 104 lira olarak açıklandı.
Ama artık bu ücretin, özellikle büyükşehirlerde geçim için yetmediğini işveren de kabul ediyor, sendikalar da.

Temmuz ayında ara bir düzenleme kaçınılmaz hale geldi.
Ancak hükümetten gelen sinyaller kararsız, hatta olumsuz bile denilebilir.
Bazı bakanlar "asgari ücret yılda bir kez belirlenecek" derken, piyasanın gerçekleri başka bir şey söylüyor.
Unutulmamalı ki, asgari ücret sadece bir maaş değil; aynı zamanda milyonlarca fiyat etiketinin belirleyicisidir.
Emekliyi, memuru, özel sektörü, KOBİ’yi etkileyen bir çarpan etkisidir.
Bugün ekonominin büyüdüğü, ihracatın arttığı, bütçenin toparlandığı söyleniyor.
Ama bu rakamlar, halkın cebine girmediği sürece hiçbir anlam ifade etmiyor.
Bir ülke, alım gücü olmadan büyüyemez.
Tenceresi boş bir toplum, grafiklerle değil, gerçekle hesap yapar.
Yıllar önce Batılı ekonomistler, enflasyona “tek kollu canavar” demişti.
Demirel de o canavarı tarif etmişti.
O canavar, bugün hâlâ burada.
Sadece kılık değiştirdi.
Veri tablosuna sığdırıldı.
Ama sofraya oturduğunda, halkın ekmeğini küçültmeye devam ediyor.
Bu yüzden temmuz ayı yalnızca bir maaş artış takvimi değil; aynı zamanda bir vicdan muhasebesidir.
Geçim derdiyle boğuşan milyonlarca insan, bu kez sadece zam değil, umut bekliyor.
ŞİMŞEK UMUTLU
Enflasyona ilişkin bir değerlendirme de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi.
Bakan Şimşek, enflasyonda düşüşün kararlı şekilde sürdüğünü vurguladı ve “Enflasyon Kasım 2021'den sonraki en düşük seviyeye indi” dedi.

Şimşek’in açıklamalarında öne çıkan satırlar şöyle:
“Son 12 ayda 40 puan gerileyen yıllık enflasyon, yüzde 35,4 ile 2021 yılı Kasım ayından sonraki en düşük seviyesine indi.
Mal enflasyonu son üç buçuk yılın en düşüğü olan yüzde 28,7 gerçekleşti.
Hizmet enflasyonu da geçen yıla göre 45 puan azalarak yüzde 51,2’ye geriledi. Bu oran, 2022 yılı Haziran ayından sonra görülen en düşük seviyedir.
Kararlılıkla uyguladığımız politikalarımız sonucu devam eden dezenflasyonla birlikte öngörülebilirlik, finansman imkânları ve yatırım ortamı iyileşecek.”
Şimşek, umutlu.
Rakamlar da teknik olarak düşüşü işaret ediyor.
Ama mutfakta hâlâ yangın var.
Ve halkın umutları, buzdolabının ışığında ölçülüyor.