Hava Durumu

Fergana’dan Bursa’ya; gönülden kaleme uzanan kardeşlik

Yazının Giriş Tarihi: 19.06.2025 08:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.06.2025 10:54

Atalarımızın güneşi izlediği Orta Asya’dan başladığı büyük göç, Anadolu’dan Balkanlara hatta Viyana kapılarına kadar dayandı. Adriyatik’ten Çin seddine kadar uzanan coğrafyadaki kardeşlik bağlarında zaman zaman dünyadaki siyasi konjonktüre göre dalgalanmalar yaşandı.

Ancak artık İsmail Gaspıralı’nın bir asır önce, Türkçenin farklı lehçelerini konuşan halkları birleştirme gayreti için söylediği, “Dilde, fikirde, işte birlik” zamanı.

Bununla ilgili Türk Devletleri Teşkilatı, ülkeler düzeyinde çalışmalar yaparken basının üzerine de büyük görevler düşüyor.

Geçtiğimiz günlerde Bursa Hakimiyet Gazetesi olarak çok özel bir misafirleri ağırladık.

Özbekistan’ın ipek yolundaki kıymetli durağı, kültür ve sanatın mayalandığı Fergana’dan gelen gazetecilerle aynı masada buluştuk.

Ama bu masa, yalnızca bir buluşma noktası değildi.

Bu masa; ortak hafızanın yeniden yazıldığı, iki halkın kelimelerle selamlaştığı, kalemlerin gönül diliyle kardeşlik aktardığı bir mecra haline geldi.

Yıllar önce Taşkent sokaklarında, Semerkant çarşılarında hissettiğim o tanıdık duyguyu yeniden yaşadım.

O gün anlamıştım ki, biz aynı kökün farklı dallarıyız.

Bursa’da çiniye şekil veren ustayla, Fergana’nın Rishton şehrinde çamura ruh katan zanaatkâr aslında aynı türküyü söylüyor.

Birimizin türbesi Yeşil, ötekinin medresesi çiniyle nakışlı.

Bizde Emir Sultan, onlarda El-Fergani…

Ve bugün, O’nun torunlarıyla aynı çatı altında sohbet etmek bir tesadüf değil; kaderin ince işçiliği.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Taşkent ve Bursa temsilciliklerinin koordinasyonuyla gerçekleşen bu buluşmada, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürü Ali Fuad Gölbaşı, gönüllerimizi ve tarihi hafızamızı besleyen Özbekistan’dan Anadolu’ya uzanan değerlerimizi anlattı.

İlk ziyaretin Bursa Hakimiyet’e yapılması elbette simgeseldi.

Çünkü bu şehir, göçle yoğrulmuş bir şehir.

Kafkasya’dan gelenin de yüreği burada, Rumeli’den kopan da kendi sesini burada buldu.

Ve şimdi, Özbekistan’dan esen bir rüzgar, Bursa’nın sokaklarında kardeşliğin türküsünü yeniden çalıyor.

Bursa Hakimiyet’in 51 yıllık tecrübesiyle, Fergana Hakikati’nin yerel bilgelik geleneği arasında kurulan bu köprü, yalnızca habercilik değil, gönül diliyle yapılan bir yazı işçiliğidir.

Genel Müdürümüz Safa Yaşar Çelik’in dediği gibi: “Bu şehirde hafızayı biz tutuyoruz.”

Ve bu hafıza artık yalnızca Bursa’nın değil, aynı zamanda Fergana’nın da izlerini taşıyor.

Özbekistan Gazeteciler Birliği Fergana Bölge Müdürü Obidov Muhammadjon Dolimovich’in dile getirdiği gibi, bu işbirliği yalnızca bugüne değil, yarına da emanet.

Ortak yazar paylaşımları, karşılıklı haber kullanımları, hatta belki ileride düzenlenecek ortak kültür dosyaları…

Bu kalem kardeşliği, sayfaların ötesinde bir aidiyet inşa ediyor.

Elbette bu sadece gazetecilik değil.

Bu, medeniyetin yeniden birbirine aynalık yapması.

Bu, Türk dünyasının kendi iç sesini bulması.

Ve bu buluşma; Emir Temur’un torunlarıyla Osman Gazi’nin torunlarını aynı cümlede, aynı satırda, aynı duyguda buluşturmanın yoludur.

Şimdi o masada çekilen fotoğrafa bakıyorum.

Karede yalnızca insanlar yok.

Orada tarih var, kültür var, samimiyet var.

Orada; geçmişin omzuna yaslanmış bir gelecek duruyor.

Biliyorum ki bu fotoğraf, ileride birilerinin arşivine değil, ortak bir hafızaya yerleşecek.

Ve diyorum ki:

Hoş geldiniz Fergana’nın kıymetli kalemleri…

Bu şehir sizi tanıyor, bu halk sizi özlemiş.

Siz bize uzak değilsiniz.

Belki haritada bir sınır, bir mesafe var ama kelimelerin diliyle kurulan kardeşlik, hiçbir sınırı tanımaz.

Kaleminiz daim olsun.

Gönül köprünüz sağlam olsun.

Ve bu yazı, iki milletin ortak bir geleceğe birlikte yürüdüğünün notu olsun.

****

KARANLIĞA İNAT, YEŞİL BİR UMUT

Geleneksel hale gelen Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği’nin (BUSİAD) “Yaza Merhaba” buluşması bu yıl daha çok “Karanlığa rağmen merhaba” havasındaydı.

Patronlar Kulübü’nün Başkanı Buğra Küçükkayalar, tam da bu zıtlığın içinden konuştu:

İsrail’in İran’a saldırması sonucu başlayan savaşa gönderme yaparak, “Gökte füzeler uçarken konsantre olmak zor biliyorum ama başka çaremiz yok,” dedi.

Bu cümle, aslında bugünün ruh halini tarif ediyor.

Gazze’de sivillerin üzerine yağan bombalar, Ukrayna’da sürüp giden yıkım, İran-İsrail hattında yükselen duman… Bütün bu görüntüler bir Netflix dizisinin dekoru değil; dünya bu. Ve biz bu dünyada iş yapmaya, üretmeye, umut kurmaya çalışıyoruz.

Küçükkayalar’ın konuşması bir ekonomi manifestosu kadar, bir ruh çağrısıydı da aynı zamanda.

“Ne yapabiliriz?” sorusu etrafında dönerken, devrimsel değil evrimsel çözümlere odaklanmak gerektiğini hatırlattı. Yani büyük laflardan ziyade, küçük ama sürdürülebilir adımlara…

BUSİAD, yeşil dönüşüm diyor.

Dijitalleşme diyor.

Toplumsal sorumluluk diyor.

Ve diyor ki: “Değişim yukarıdan değil, içeriden başlar. Önce kendini dönüştür ki sonra çevreni dönüştürebilesin.”

Sözü çok uzatmadan, somut işler anlatıyor Küçükkayalar.

Sabancı Üniversitesi ile dijital üretim projesi.

Nilüfer Belediyesi ile Metanoya Kuluçka Merkezi.

Gürsu’daki Verimlilik Hackathon’u.

Nilüfer Çayı’nın temizliği için çevre farkındalığı…

Bakım Okulu, liderlik akademisi, genç BUSİAD’ın aktifleşmesi…

Görüyoruz ki, BUSİAD, yalnızca iş dünyası için değil; şehir için de bir laboratuvar.

Bu laboratuvarın temel bileşeni ise umut. “Değiştirebileceklerimiz için güç, değiştiremeyeceklerimiz için sabır, ayırt edebilmek için akıl” diyen bir bakış bu.

Stoacı bir duruş.

Ama eylemsiz değil.

Asıl önemli olan da bu zaten:

Gökten füze yağarken konuşabilmek.

O konuşmadan sonra bir plan çıkarabilmek.

O planı, kentin damarlarına yayabilmek…

BUSİAD belki 320 üyeli bir dernek ama temsil ettiği değer ve sermaye 255 bin çalışana, 11 milyar dolarlık ihracata uzanıyor. Anadolu’nun ilk SİAD’ı olarak sorumluluğu büyük, geçmişi derin, vizyonu berrak.

Şimdi görev şu:

Sanayide olduğu gibi, dönüşümde de öncü olmak.

Sadece vergi ödeyen bir topluluk değil; çözüm üreten, umut aşılayan bir yapı olarak sahnede kalmak.

Bursa’nın geleceğini salt metrekare üzerinden değil, yaşanabilirlik ve sürdürülebilirlik üzerinden kurgulamak.

Evet, dünya karanlıkta.

Ama karanlıkta en çok yıldızlar görünür.

Ve bu yaz, BUSİAD bahçesinde parlayan her şeye rağmen umudu yitirmemek mottosuydu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.