Hava Durumu

Fiyatların uçuşa geçtiği tarımda temel sorun: Vasatlık

Yazının Giriş Tarihi: 22.03.2022 08:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.03.2022 08:43

Pandemi tam bitti derken, döviz fiyatlarındaki artış ve ardından Ukrayna’daki savaş fiyatları uçuşa geçirdi.

Kötü haberi dün TÜİK verdi. Tarımsal girdi fiyat endeksi, ocakta yıllık bazda yüzde 57,26, aylık bazda yüzde 10,12 artış gösterdi. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir misali, bu durumun ortaya çıkacağı aylar öncesinden belliydi.

Aslında bu rakamlar gıda fiyatlarının neden yüksek olduğunun da yanıtını içeriyor.  Çünkü gübredeki artış yüzde 153, enerji ve yağlarda yüzde 101’i bulmuş durumda. Aynı zamanda tarımsal ürünlerdeki enflasyonun önüne geçilemeyecek yeni zamların yola çıktığı anlamına da geliyor.

Dünün ikinci zam haberi ise Et ve Süt Kurumu’ndan geldi. Kurum,  Ramazan ayı öncesi et fiyatlarına yüzde 48 zam yaptığını duyurdu. Yapılan zamla bir kilogram kıymanın kilosu 56 liradan 83 liraya,   kuşbaşının fiyatı da 62.50 liradan 92 liraya yükseldi. Zaten kasaptan biz bu fiyatlara alıyorduk. Kasap ve marketlerin fiyatlarını dengeleyen kurumun zam kararının nasıl yansıyacağını tahmin etmek güç değil…

Bir de işin öbür yüzü var.

Yaşanan krizler, maalesef bir gerçeği de yüzümüze vurdu. Bolluk döneminde öylesine dışarıdan alıma alışmışız ki, bir zamanların gıda ambarı Türkiye ithalat ülkesi haline gelmiş.

Bunu en sonra Ukrayna savaşı sonrası yaşanan gelişmelerde gördük. Hububat ve ayçiçeği üreticisi iki ülkenin savaşı sadece bu iki kalemde değil birçok ürünün fiyatını da zirvelere taşıdı.

Yüksek üretim maliyetleri, beton yığınlarına dönüşerek küçülen tarım arazileri, kuraklık gibi faktörler nedeniyle Türkiye önce kendi kendine yetebilen ülke kimliğini yitirdi. Ardından ithalatlar başladı. Mercimekten buğdaya, pirinçten peynir ve ete ithalat kapıları açıldı.

2021 yılında tarım, gıda ve içecek alanında 22.9 milyar dolarlık ihracata karşılık 17.2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, 1 yılda Türkiye'nin ithalatı yüzde 22.2'lik artış gösterdi.

Geçen yıl en çok ithal edilen ürünler ise 2,3 milyar dolarla buğday, 1.5 milyar dolar ile soya fasulyesi ve 1.1 milyar dolar ile ham ayçiçeği yağı oldu.

20 yıl öncesine kadar 41 milyon 196 bin hektar olan tarım arazisi büyüklüğü 2021 itibarıyla 38 milyon hektara kadar düştü. Türkiye'nin yüzde 11 ile rekor bir büyümeye imza attığı 2021 yılında tarım sektörü ise yaklaşık yüzde 2,2 daraldı.

En fazla tarımsal ürün ithalatı yaptığımız ülkeler arasında Rusya ilk sırada yer alırken bu ülkeyi Brezilya, Ukrayna, ABD ve Malezya izledi. Bu 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 50,5’ini oluşturdu. İthalatta öne çıkan ürünler buğday, ham ayçiçeği yağı ve arpa, soya fasulyesi, kahve, tütün, arpa ve dane mısır oldu. Oysa kahve dışında tüm bu ürünleri yetiştirebilecek coğrafyaya sahibiz…

DUYGUSAL VE ROMANTİK YAKLAŞIM TARIMI GELİŞTİRMEZ

Tarımsal üretim ile ilgili önemli bir tespit ise Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkan Vekili, aynı zamanda Dış Ticaret Konseyi Başkanı Murat Bayizit’ten geldi. Türkiye Dondurulmuş Gıda Sanayi Derneği Başkanı Bayizit, sebze ve meyve üretimi konusuna dikkat çekerek, Türkiye’nin yılda 60 milyon ton sebze ve meyve üreten bir ülke olduğunu ve bu konuda kendine yettiğini vurguladı.

Sebze konusunda kendi tohumlarımızı ürettikçe aynen savunma sanayinde olduğu gibi yıllardır süregelen dışa bağımlılığın azaldığını ifade eden Bayizit’e göre, tarımdaki temel sorun ‘vasatlık sendromu’. 

Bu sendrom ve tarımın doğasında var olan riskler gereği sermaye grupları tarıma ilgisizliğinden kaynaklanıyor. Bu nedenle tarım, vizyonsuz bürokrasi çizgisinde ve kendi mecrasında aslında gelebileceği en iyi yere geldi. Son 30 yılda inşaat, tekstil, makina, otomotiv, ağır sanayi, uzay havacılık, savunma ve kimya sanayine yapılan sermaye yatırımının yüzde 10’u tarıma yapılsaydı bugün çok farklı konuşuyor olurduk.

‘Tarım sadece çiftçinin omuzlarına yüklenemeyecek, bürokratın da inisiyatifine bırakılamayacak kadar stratejik bir sektördür’ diyen Bayizit, duygusal yaklaşımlar ve romantik çiftçilik anlayışının tarımın gelişmeyi sağlamayacağını ifade etti. Konuya bilginin sermaye ile desteklenmesi açısından yaklaşılması gereken bir mesele olduğunun altını çizen Bayizit, ‘Çiftçinin sorumluluğu tarlada başlar tarlada biter. Bu ekosistemin tamamını yönetmek gerekir ki bu da multidisipliner bir anlayış gerektirir. Çiftçi tarıma mazot ve gübre fiyatı, komisyoncu yüzdelik, üretici ucuz hammadde, tüketici karın tokluğu, siyaset oy deposu penceresinden baktığı için bugün herkes tarımın eksik tarafını konuşuyor’ dedi.

KASTAMONULULAR REKOR KIRACAK

İsmail Tiftik, Bursa’da hemşeri derneklerinin düzenlediği etkinlikler denilince akla gelen ilk isimlerden biri. Dün Sönmez Medya’yı ziyaret ederek Genel Müdür Burak Özgün ile görüşen Tiftik, pandemi nedeniyle verilen aranın ardından bu kez rekor kıracak bir etkinliği haber verdi.

24-28 Mart tarihleri arasında Çarşamba kapalı Pazar yerinde düzenlenecek 9’uncu Kastamonu Günleri’ne Kastamonu Valiliği, Belediye Başkanlığı, Ticaret ve Sanayi Odası,  Esnaf Odaları Birliği, Kastamonu Üniversitesi ile 15 ilçe belediyesi stant açacak.  

Kastamonu Valisi Avni Çakır imzasının da bulunduğu davetiyeyi veren Tiftik, etkinlikte Bursa’nın 14 ilçe belediyesinin de yer alacağını söyledi. ‘ İki şehir tek yürek’ sloganıyla düzenlenen etkinliğin Bursa ve Kastamonu arasındaki kardeşlik köprüsünü güçlendireceğini ifade eden Tiftik, rekor sayıda katılımın olacağı etkinliğe tüm Bursalıları davet etti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.