Hava Durumu

Gemlik körfezinde yengeç ve deniz yıldızının gözyaşları

Yazının Giriş Tarihi: 25.02.2025 08:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.02.2025 08:16

Dünyanın belki de en bilinen hikayesidir; deniz yıldızının öyküsü…

Kısaca anlatayım;

Bir adam deniz kıyısında yürüyüş yaparken, suya telaşla bir şeyler atan bir adama rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını denize attığını fark eder.

Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsunuz?’ diye sorar. Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden adam, ‘yaşamaları için’ yanıtını verir.

Adam bu defa ‘iyi ama burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Bunları atman neyi değiştirecek ki’ der.

Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atan kişi, ‘bak onun için çok şey değişti” karşılığını verir.

Aslında bu öykünün ana fikri; ‘hiçbirimiz herkesin hayatını değiştiremeyiz ama en azından bir kişinin, yalnızca bir kişinin, biz var olduğumuz için daha iyi halde yaşamasını sağlayabiliriz’ şeklinde özetlenebilir.

Bunun mecazi anlamı bir tarafa artık denizyıldızlarının yaşam ortamı olan deniz bitti…

Müsilajın Marmara Denizi’nde yaptığı tahribatı aylardan beri yazıyorum. Hafta sonu Gemlik Belediyesi, Bursa Kent Konseyi, Gemlik Kent Konseyi ile Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) tarafından farkındalık oluşturmak için düzenlenen organizasyonda gözlerimle gördüm.

Etkinlikler Gemlik Harmankaya’daki dalışla başladı. 50 yıl önce kayıkla geldiğimiz bu bölgede mercan kayaları vardı. Üzerindeki midyeleri çıkarır deniz kıyısında teneke üzerinde pişirerek yerdik.

Sadece küçük teknelerin yanaşabildiği koyun yamaçlarında günümüzde önce villalarla başlayan yapılaşma bugün çok katlı binalara dönüşmüş durumda.

Peki denizin altı ne durumda?

Kar yağışı altında gerçekleşen dalış sonrası balık adamlar anlattıkça tüylerimiz diken diken oldu. Sekiz metreden sonra başlayan müsilaj denizin altını örümcek ağı gibi sarmış, ne balık ne midye ne de mercan kayaları var. Denizin altı ölüyor. Müsilaj baharla birlikte yine yüzeyi kaplayacak.

Bir dalgıcın neler gördüğünü sormamız üzerine gördüğü manzaranın yanı sıra müsilaja bulanmış bir yengecin tavrı ise üzüntümüzü katladı. Dalgıç, yengeç bize küsmüş gibi davrandı. Önce baktı sonra sırtını dönüp gitti. Sanki siz bu hale getirdiniz’ der gibiydi.

Sonra Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren daha sığ bir bölgede dalgıç kıyafetlerini giyerek deniz tabanını inceledi. Onun da söyledikleri farklı değildi; ‘Gördüğüm deniz yıldızı ve yengecin sitemlerini duydum. Neden denizi bu hale getirdiniz diye soruyorlardı. Bize düşen sorumluluk onlara yeniden temiz yaşam ortamı sunmak olmalı’

Başkan Deviren devam etti:

"Bugünden itibaren mutlaka acil önlemler alınması gerekiyor. Siyaset üstü tavır sergilememiz gerektiği açık bir şekilde görülüyor. Bilim insanlarına bırakalım biz bu işleri. Onların belirlediği şekilde yürüyelim. Yerel yönetimlerin ve yöneticilerin bu yönde bir tavır sergilemelerini bekliyoruz. Biz öyle yapacağız. Bilime ve bilim insanlarına güveneceğiz’

KARSAK DERESİ TIPKI NİLÜFER GİBİ ATIK KANALINA DÖNÜŞMÜŞ

Marmara Denizi’ndeki müsilajın en önemli nedenlerinden biri de 200’e yakın irili ufaklı dere ve çayların taşıdığı kirlilik yükü. Uludağ’ın eteklerinde pırıl pırıl akan Nilüfer deresi, Bursa çevresini dolaştıktan sonra Marmara Denizi ile buluştuğu noktada atık su kanalına dönüşüyor.

Bandırma Onyedieylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Nilüfer çayına bilimsel mercek tutup incelemiş ve sonuçları kamuoyuna açıklamıştı.

Gemlik Körfezi’ne dökülen Karsak Çayı da tıpkı Nilüfer gibi…

Dalış sonrası Prof. Dr. Mustafa Sarı, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, etkinliğin mimarların Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş ve DOĞADER Başkanı Murat Demir ile birlikte Karsak deresine kısa bir gezi düzenledik. Sahilden yeni mezarlığa kadar gidebildik. Kıyısında bulunan irili ufaklı sanayi tesislerinin atıkları dereye boşaltılıyor. Tabii Orhangazi’nin evsel ve kimyasal atık yükünü de unutmamak lazım.

Bir haftadan beri devam eden yağış dolayısıyla dere durgunluğunu kaybetse de kirlilik gözle görülür şekilde devam ediyor. Bir nokta büyük bir borudan büyük bir ihtimalle arıtmadan çıkan su bırakılırken, hemen yanında dere yatağına gizlenmiş bir borudan kirli sular dereye bırakılıyordu.

Karsak deresi de tıpkı Nilüfer gibi çıktığı nokta pırıl pırıl akıyor. Gemlik’ten çok sayıda vatandaş Karsak köyüne giderek köy meydanındaki çeşmeden damacanaları dolduruyor. Çok değil 16 kilometrede dere atık kanalına dönüşüyor.

SUÇLAMAYI BIRAKALIM, ORTAK ÇÖZÜM BULALIM

Etkinliğin son bölümü ise Gemlik Cemil Meriç Kültür Merkezi’nde düzenlenen paneldi. Moderatörlüğünü yaptığım panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın yanı sıra Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Yonar ve Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Saadet Hacısalihoğlu konuşmacı olarak katıldı.

Karsak deresine mercek tutan ve bu konudaki DSİ’nin hazırladığı raporlara ulaşan Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Saadet Hacısalihoğlu ise, İznik Gölü ve Karsak Deresi etrafında bulunan tekstil, demir-çelik, gıda sanayi ve otomotiv yan sanayii tesislerinin oluşturduğu atık suların Karsak Deresi aracılığıyla Gemlik Körfezi'ne boşaltıldığını söyledi.

Karsak Deresi'nde oksijen seviyesinin 0,5 miligram litre olarak ölçüldüğünü açıklayan Hacısalihoğlu, bu seviyede canlıların yaşayamayacağını dile getirdi. Geçtiğimiz günlerde Karsak Deresi'nin beyaz renkte aktığını vurgulayan Hacısalihoğlu, bunun sanayi kaynaklı atıklar yüzünden olduğunu belirtti. Hacısalihoğlu, çözüm önerisi olarak sanayi kuruluşlarına ileri düzeyde arıtma zorunluluğu getirilip çok sıkı denetimlere tabi tutulması gerektiğini sözlerine ekledi.

Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Yonar da bölgede bulunan organize sanayi bölgelerine dikkat çekti. Yonar, "Bursa'da çevre sorunlarını ele alırken aslında tek bir dünyamız olduğunu ve onu da bizlerin kirlettiğini unutmamalıyız. Marmara Bölgesi'ndeki OSB sayısı Türkiye'deki OSB'lerin yüzde 22'sini oluşturuyor. Bu durum hem Nilüfer Çayı, hem Karsak Deresi hem de Marmara Denizi'nde gerekli arıtmalar ve proaktif önlemler alınmadığı sürece büyük tehdit oluşturuyor’ dedi.

Müsilaj konusunda 2021’den beri uyarılarını ve alınması gerekli önlemleri anlatan Prof. Dr. Mustafa Sarı ise sunumunda, müsilajın nedenleri ve Marmara denizindeki kirlilik yükünü anlattı. ‘Marmara Denizi doğuştan astımlı bir çocuk gibi. Atık hiçbir yere gitmez. 50 yıldır başkanlar, valiler, hükümetler değişti, Marmara'nın altına gönderdiğimiz atık miktarı çok değişmedi. Sonuç; müsilaj’ diyen Prof. Dr. Sarı, şöyle devam etti:

‘Artık birbirimizi suçlamayı bırakalım. Marmara’yı topyekun mücadele ile kurtarabiliriz. Belediyeler ileri arıtma tesisi yapmalı. Sanayi kuruluşları bir damla atığı bile arıtmadan bırakmamalı. Atık yükünü yüzde 60 düşürebilirsek Marmara Denizi 6 yıl içinde normale döner’

Prof. Dr. Sarı’nın da ifade ettiği gibi Marmara için sözün bittiği yerdeyiz. Ya temizleyeceğiz ya da Marmara da Nilüfer veya Karsak deresi gibi atık kanalına dönüşecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.