Hava Durumu

Gıdada yaman çelişki: 28 bin işletmeyi 80 kişi denetliyor

Yazının Giriş Tarihi: 01.10.2021 08:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.10.2021 08:01

Koronavirüs pandemisi, gıdanın ve gıdaya ulaşımın en az milli güvenlik kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.

Bunun yanı sıra güvenli gıdanın, son tüketiciye yani sofraya ulaşması da en az üretimi kadar stratejik olduğu konusu, tartışılmaz bir gerçek. Gıda mühendisleri ise bu işin en önemli aktörlerinden biri.

ASTV'de yayınlanan Gözlem Kulesi programında, Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serkan Durmuş ile hem güvenli gıdaya ulaşma hem de son aylarda en çok tartışılan konulardan biri olan fiyat artışlarını konuştuk. Bursa'ya da önemli bir parantez açtık.

Türkiye, geçtiğimiz yıllarda taklit ve tağşiş ürünlerin satışının önüne geçilmesi amacıyla güzel bir uygulama başlattı ve halen de devam ediyor. Daha önce Tarım Bakanlığı'ndan yapılan taklit ve tağşiş ürünlerin firma adlarıyla birlikte kamuoyuna ifşa edilmeleri yeni düzenlemeyle il müdürlüklerine devredildi.

Ancak bu uygulamaya rağmen hala raflarda ve pazarlarda insan sağlığına zararlı içerik barındıran ürünlerin satıldığını görmeye devam ediyoruz.

Serkan Durmuş'a göre, bunun en önemli nedeni artan gıda maliyetleri. Özellikle kayıtdışı ve merdivenaltı üreticiler, maliyetleri düşürmek amacıyla buna yöneliyor. Bu da gıda güvenliği riski doğuruyor.

Burada dikkat çekilmesi gereken en önemli konu ise bu tür ürünlerinin etkisinin zehirlenme gibi anında görülmemesi. Yıllar içinde doz doz birim birim insan vücuduna giren bu zararlı ürünlerin etkisi uzun yıllar sonra da ortaya çıkabiliyor.

Taklit ve tağşiş ürünlerin satışının önlenmesinde bakanlık kadar, tüketicinin de sorumluluğunun bulunduğunu vurgulayan Durmuş, denetim konusuna dikkat çekti. Gıdanın ilk çıkış noktasından sofraya ulaşıncaya kadar tüm denetleme, izin gibi yetkilerinin bakanlığa ait olduğunu ifade eden Durmuş, kendi sorduğu 'Denetim mekanizmasında yeteri kadar başarılı mıyız?' sorusuna yanıtı da kendisi verdi ve şunları söyledi:

'Türkiye''de üretim ve satış noktası da dahil toplam 600 bin gıda işletmesi mevcut Bunlar 8 bin 300 kişiden oluşan ekipler tarafından değerlendiriliyor. Oransal değerlere bakıldığında 3,5-4 yılda bir firmaya sıra geliyor. Bursa'da ise üretim yeri dahil 28 bin gıda işletmesini denetleyenlerin sayısı sadece 80 personel'

Serkan Durmuş'un altını çizdiği önemli bir nokta ise denetim modeli. 10 yıl önce uygulanan saha denetim tarzı, ürün denetime doğru kaydı. Proje bazında denetim yapılıyor. Raflardan ürün alınarak inceleniyor. Örneğin kamuoyunda bir zehirlenme vakası ortaya çıktığında o ürüne ağırlık veriliyor. Denetim sayısı nispi olarak artsa da altyapı denetimleri azaldı.

İşin bir başka yönü de bu tür üretim yapanlara verilen cezaların caydırıcı olması. Avrupa'da sağlığı tehdit edecek bir üretim yaptığınızda ömür boyu gıda üretmekten men ediliyorsunuz. Türkiye'de ise A firması yakalandığında, hemen B firmasını kuran kişi üretime devam ediyor.

Serkan Durmuş ve gıda mühendisleri odasının bu konudaki önerisi ise firmanın yanı sıra şahsa da ceza verilmesi. Ömür boyu yasak getirilmesi.

Bir de kapsamı daraltılan özel sektörde teknik personel görevlendirilmesi konusunun yeniden ele alınması. Çünkü evimize ekmek aldığımız fırın veya peynir aldığımız mandıra bu tür işletmeler sınıfına giriyor. Vatandaşın yüzde 70'inin evine gıdasını götürdüğü işletmelerin denetim veya teknik personel çalıştırmak gibi zorunluluğu yok.

GEÇEN YIL BALIK YEDİYSENİZ BU YIL DA YİYEBİLİRSİNİZ

Bizim gibi son tüketicilerin kafasını kurcalayan bazı gıda ürünleri var. Örneğin müsilaj nedeniyle Marmara'da avlanan balığı tüketmemizin sakıncası var mı? gibi sorulara en iyi yanıtı verecek olanlar da gıda mühendisleri.

Serkan Durmuş'a bu soruyu yönelttiğimizde bilim insanlarının yaptığı açıklamaları dayanak yaparak yanıt verdi:

'Geçen yıl balık yedilerse bu yılda yiyebilirler. Çünkü müsilaj yeni bir sorun değil. Marmara'nın kirlenmesi sonucu 20 yılın problemi. Ancak, Tarım Bakanlığı bu konuda balıklar üzerinde inceleme yaptırıp sonuçları şeffaf bir biçimde kamuoyuna aktarırsa bu soru işaretleri sora erer'

Peki, zaman zaman ihracattan geri dönen özellikle tarımsal ürünlerdeki zirai ilaç kalıntılarını nasıl yok edebiliriz? Sirkeli suda yıkamak çözüm mü?

Sirkeli su sadece toprakla temas sonucu bakterileri öldürür. Zirai ilaca hiçbir etkisi olmaz. İlaç kalıntısının yok edilmesinin en önemli yolu bilinçli tarımdan geçiyor. Özellikle Rusya'ya ihracattan dönen ürünlerle ilgili yanlış anlaşılma var. Türkiye, Avrupa Birliği standartlarına göre üretim yapıyor. Rusya, bunun altında değerler istediği için geri dönüşler yaşanıyor. Dönen ürün insan sağlığına uygun değil düşüncesi yanlış'

Tavuktaki hızlı üretimin yarattığı soru işaretlerini de Durmuş'tan sorduk. O da yanıtladı:

'Beyaz et, Türkiye'de en fazla denetlenen ve bilgi sisteminin en net oturduğu sektör. Türkiye Avrupa'da önde gelen ülkelerden biri. Avrupa bizle rekabet edemeyeceği için izin vermiyor. Güvenli bir şekilde tavuk tüketilebilir. Ciddi bir denetim mekanizması var'

Bursa'da gıda güvenliği nasıl?

Durmuş'a göre, Bursa gıda üretimi konusunda en şanslı illerden biri Gıda sektörünün başkenti konumunda. Gıda güvenliği kültürü, teknolojisi ve altyapısı da buna yakışır bir kent'

GIDADA İSRAFIN ÖNLENMESİ ŞART...

Programı yaptığımız tarih, 'Küresel Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü'ydü. Serkan Durmuş, bu konuya da dikkat çekerek, uyarılarda bulundu.

Durmuş'unz verdiği bilgiye göre, 2050 yılında dünya nüfusunun 9,6 milyar, Türkiye'nin ise 95 milyona ulaşması öngörülüyor.

Dünyada üretilen gıdaların çeşitli nedenlerle yaklaşık üçte biri israf ediliyor. Bu kaybın yüzde 40'ı ise gelişmekte olan ülkelerden tarladan sofraya giderken gerçekleşiyor. Gelişmiş ülkelerde ise doğru tüketim olmadığı için israf ediliyor. Türkiye'de bir kişi ayda 93 kilogram gıdayı israf ediyor.

Aslında gıda kaynakları doğru şekilde kullanılırsa hiç kimse aç kalmaz. Sorun adaletli dağılımda. Şu anda dünya nüfusunun dokuzda biri açlık sınırında yaşarken, Türkiye'de ile iki kişiden biri obezite sınırında.

İki yıllık pandemi etkisiyle dünyada bir kırılma eğrisi yaşandı. Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle fiyatlar yükseldi. Bu şekilde devam ederse insanlık önümüzdeki yıllarda büyük sorunlarla karşılaşacak.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.