Hava Durumu

Gölyazı, Nessebar’ı gölgede bırakabilir mi?

Yazının Giriş Tarihi: 05.07.2025 08:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.07.2025 08:07

Bir zamanlar Nessebar’da…

Yıl 2013… Dönemin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ile birlikte Bulgaristan’ın Burgaz kenti yakınlarında, Karadeniz’e nazır küçük bir yarımadaya vardık. Adı: Nessebar.

Yarımada dediysek, sahici bir mücevher.

UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesine 1983’te giren, taş döşeli sokaklarında asırlık ahşap evlerin gölgesinde yürürken tarihin sesini duyabileceğiniz, araç trafiğine kapalı, ama turist akınına sonuna kadar açık bir yer.

Kafesi var, restoranı var, oteli var. Her şey var ama her şey tarihle birlikte var.

Ve bugünün Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, önceki günkü turizm toplantısında bu adı andı.

Bir gazetecinin sorusu üzerine…

Tam da “turizmde ezber bozuyoruz” dediği cümlenin yanına adeta bir not iliştirdi Bozbey:

“Gölyazı’yı neden Nessebar gibi yapmayalım?”

Ben de bu cümleye şöyle bir not düşeyim:

Yıl 2020, tarih 4 Ekim. Aynı başlıkla “Neden Gölyazı, Nessebar gibi olmasın?” diye yazmıştım.

Demek ki bazı hayallerin mayası zamanla tutuyor.

Ama zaman yetmez, irade ister. Kararlılık ister. Turizm için yalnızca güzellik değil, gerekli dokunuşlar şart.

Turizm sadece manzara değildir

Gölyazı, güzelliğiyle Nessebar’ı kıskandırır mı?

Kuşkusuz!

Ama Nessebar, güzelliği yönetmeyi bilir.

Bu yönetime bizde "turizm stratejisi" diyoruz.

Gölyazı’da milyonluk altyapı yatırımı yapılmış olabilir. Ancak asıl mesele, turistin gelip bir gece kalması değil, anı biriktirerek ayrılması.

Nessebar’da taş sokaklardan geçerken “buraya tekrar gelmeliyim” hissi kalbe düşer.

Gölyazı’da ise “ne güzelmiş” deyip geçip gitmek kolaydır.

İşte mesele burada başlıyor.

Bozbey’in dediği gibi; turist Bursa’ya gelip çay içip dönüyorsa, bundan kent bir şey kazanmaz.

Turist burada uyuyacak, dolaşacak, yiyecek, harcayacak ve giderken ardında hatıra ve döviz bırakacak.

Bu da ancak kentsel estetik, güvenli atmosfer, tarih ve doğanın uyumu, ulaşım kolaylığı ve iyi bir hikâye ile mümkün olur.

Hanlar bölgesi neden karanlık?

Kentin merkezine dönelim…

Basın toplantısında Bozbey’in altını çizdiği bir başka başlık: Hanlar Bölgesi.

Akşam sekizden sonra Hanlar bölgesine gidin, insan göremezsiniz. Neden? Çünkü orada yeme içme yok, hayat yok.”

Doğru bir tespit.

Birçok Avrupa kentinde tarih yalnızca kitaplarda değil, sofradadır da.

Turist otelden çıkar, eski şehrin meydanında yemek yerken asırlık duvarlara yaslanmış bir çınarın gölgesinde geçmişle bugünü birlikte solur.

Bizdeyse, tarih ya müzeye kapalı ya da gece hayatına uzak.

Cumhuriyet Caddesi, Nalbantoğlu, İpek Han, Koza Han, Bali Bey Hanı…

Hepsi ayrı bir zenginlik ama bir bütünlük yok.

“Oldtown” dediğimiz o yaşayan, nefes alan tarihi kent merkezleri bizde henüz kağıt üstünde bir kavram.

Bozbey’in hedefi, Hanlar Bölgesi’ni ayağa kaldırmak.

Orada yeme-içme kültürünü canlandırmak.

Bali Bey Hanı’nı bu yüzden önemsiyor ve Vakıflar’ın 90 gün içinde buranın boşaltılmasıyla ilgili çağrısına sitem ediyor.

Tabii mekanın yanı turizm kültürünün inşası da önemli.

Ve tam burada Bozbey’in dikkat çeken bir önerisi var:

Gelin, Anıtlar Kurulu üyelerini Nessebar’a götürelim. Bir görsünler, bir solusunlar orayı. Nasıl yapıldığını, hangi detayların nasıl çözüldüğünü yerinde incelesinler.

Bulgarlar yaptıysa biz neden yapmayalım?

Gerekirse yönetmelikler değişir, yasalar düzeltilir. Bakanlık da bu işe öncülük eder. Neticede kazanç Bursa’nın olur. Gölyazı da, Hanlar da kazanır.”

BU KENT İÇİN ARTIK BAHANEYE YER YOK

Bursa’nın tarihini konuşurken, geçmişi sadece anlatmakla yetinemeyiz.

Onu gösterecek, yaşatacak ve geleceğe taşıyacak bir akıl, bir irade şart.

Bugün Nessebar gibi örnekler önümüzde duruyor.

Gölyazı orada, Hanlar burada, bakıma ve vizyona muhtaç.

Yasalar engel mi? Yönetmelikler mi zor?

Bozbey’in dediği gibi: “Bakanlık gerekirse değiştirir.”

Yeter ki isteyelim, yeter ki inanalım.

Bu şehir, UNESCO listesine sadece potansiyeliyle değil, zamanında gösterdiği kararlılıkla girdi. Bu da Bursa’nın hazinesini vitrine çıkardı.

Artık bahane değil, hamle zamanı.

Bu kez lafla değil, adımla yürüyelim.

Amerika’yı yeniden keşfetmenin alemi yok. Turizm merkezi olmuş örnekler her yerde var. Yeter ki bunları Bursa’ya uyarlayalım. Ondan sonra turist zaten gelir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.