Yıllar önceydi…
Başbakan Tansu Çiller’in Orta Asya açılımı döneminde, bir grup gazeteciyle birlikte Taşkent ve Semerkant’a gitmiştik. Her köşe başında, her sokak aralığında tanıdık izlere rastlamıştım. Kimi zaman bir çarşıdaki telaşta, kimi zaman bir cami kubbesinde, kimi zaman da küçük bir çocuğun gözlerinde…
İçimde tuhaf bir his: Sanki ben bu sokaklardan geçmişim, bu topraklara bir yerlerden aitmişim gibi.
Meğer öyleymiş…
Anadolu’ya yürüyen büyük göçün ayak izleri hâlâ Özbekistan topraklarında yankı buluyor.
Sonra Bursa;
Başta Emir Sultan olmak üzere Anadolu erenlerinin batı yolculuğunun ilk adresi yine o topraklar. Semerkant’ı dolaşırken Yeşil Camii ve Yeşil Türbe’yi hatırlamış, çiniler ne kadar da benziyor yorumunu yapmıştık.
Bugün, o hissin adı “Fergana.”
Ve bu topraklardaki kardeşlik köprüsünün Bursa ayağında yeni bir dönem başlıyor.
18 Haziran’da, Özbekistan’ın doğusunda, ipek yollarının kalbinde yer alan Fergana bölgesinden bir grup gazeteci, Bursa’yı ziyaret edecek.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Taşkent Basın Müşavirliği ve İletişim Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü koordinasyonundaki ziyaretin ilk durağı Bursa Hakimiyet olacak.
Yani bu kez kalemler konuşacak, kelimeler kucaklaşacak.
Zira bu buluşma yalnızca bir “ziyaret” değil.
Bu, geçmişten bugüne uzanan dostluğun, kültürel kardeşliğin ve ortak bir medeniyetin yeniden dile gelişidir.

Fergana ile Bursa arasındaki mesafe haritada binlerce kilometre olabilir. Ama gönülden gönüle kurulan yol o kadar kısa ki…
Bir sözcükle aşılır, bir bakışta hissedilir.
Ortak izlerimiz var.
Bir tarafta çiniciliğin beşiği İznik, öbür tarafta çömlekçiliğiyle meşhur Rishton…
Bir tarafta Cumalıkızık’ın taş sokaklarında hâlâ yankılanan Osmanlı ruhu, diğer tarafta Margilan’da ipekten dokunan gelenek…
Ahşaba can veren Kokand ustalarıyla, Bursa’nın çivi kullanmadan bir camii inşa eden eski marangozları arasında zamanın sınırlarını aşan bir ahenk var.
Ve ilginçtir, harita üzerinde yolculuğa çıkan biri fark eder ki, yer isimlerimiz bile benzeşiyor.
Bursa’da Kestel, Özbekistan’da Katta Kestel, Kuzey Taşkent Vilayeti'nde yer alan Keles Kazası…
Bizde Osman Gazi, onlarda Emir Temur’un iz düşümü…
Sanki aynı sözlükten çıkmış kelimeler gibi; anlamları ortak, sesleri tanıdık.
Fergana, yalnızca bir bölge değil.
Bir bilgelik havzası, bir kültür beşiği, bir gönül coğrafyası.
Bu topraklar İslam dünyasına Ahmed El-Fergani gibi büyük bilim insanlarını armağan etti.
O’nun yıldızları okuyan, zamanı hesaplayan, kainatın sırlarını araştıran ilmi, yüzyıllar sonra dahi bizim ışığımız olmaya devam ediyor.
Ne mutlu ki bugün Fergani’nin torunlarıyla Osman Gazi ve Emir Sultan’ın torunları aynı sofrada buluşuyor.
Bursa ile Fergana arasındaki iş birlikleri her geçen yıl daha da çeşitleniyor.
Eğitimden sanayiye, tarımdan turizme…
Fergana’daki Türk yatırımları, Bursa’daki Özbek öğrenciler, iki şehrin karşılıklı ticaret hacmindeki artışlar ve dostluk projeleri, kardeşliğin ekonomik dilini de konuşabildiğini gösteriyor.
Ancak beni en çok umutlandıran, bu kardeşliğin basın aracılığıyla da güçlenmesidir.
Çünkü gazeteciler, bir milletin hafızasını yazan kalemlerdir.
Bizler haber yaparken aslında zamanın tanıklığını üstleniriz.
Ve bugün Fergana Hakikati gazetesi ile Bursa Hakimiyet’in aynı masa etrafında buluşacak olması, sadece iki gazetenin değil; iki halkın ruhunun, iki şehrin kaderinin ve iki kültürün samimiyetinin yeniden kayda geçmesidir.
Bursa, göçle yoğrulmuş bir şehir.
Rumeli’den gelenlerin, Kafkaslardan sürülenlerin, Balkanlar’dan kopup gelenlerin harmanlandığı bir şehir.

Fergana ise göç veren değil, kültür yayan bir merkez…
Ama ikisi de aynı medeniyet ağacının dalları.
Kökümüz aynı yerde: Türkistan’da.
Ve o kök, hâlâ su buldukça yeşermeye devam ediyor.
Bu yüzden diyoruz ki:
Bu sadece bir ziyaret değil; bir vefa yolculuğu.
Bu sadece bir röportaj değil; bir kardeşlik manifestosu.
Bu sadece bir haber değil; geçmişin omzuna yaslanarak geleceğe açılmış bir pencere.
Hoş geldiniz Fergana’nın kıymetli kalemleri…
Siz bize uzak değilsiniz. Belki sınırlarımız ayrı ama hikâyemiz ortak.
Kalemimiz aynı kökten, sesimiz aynı topraktan.
Ve inanın, sizi burada yalnızca meslektaşlarınız değil, kardeşleriniz bekliyor.