Kunta Kinte'nin torunları dünyayı değiştirecek!

ABD'de George Floyd'un polis tarafından gözaltına alınırken öldürülmesi ardından başlayan ırkçılık karşıtı protestolarda 9'uncu günü geride kaldı. Minneapolis'te başlayan ve koronavirüsün yarattığı ekonomik nedenlerle verilen destekle 'siyahi başkaldırı' dalga dalga tüm ülkeye yayıldı.

Güvenliği sağlamak için ABD kentlerinde artık askerler görev yapıyor.

Sosyal medyaya yansıyan görüntüleri izleyince televizyonun siyah beyaz olduğu yıllarda Alex Haley'in kitabından uyarlanan 'Kökler' adlı dizi ve onun kahramanı Kunta Kinte'nin çektiği acılar yeniden gözlerimin önüne geldi.

Afrika'dan büyük çiftliklerde köle olarak kullanılmak üzere 100 milyon insan toplanmış, bunların ancak 15 milyonu Amerika'ya ulaşabilmişti.

Yüzyıllardan beri sırf tenin renginden dolayı köleleştirilen ve sömürülen insanların çektiği acılar bitmedi.

'Artık yeter!' diye bağıran, çelimsiz bir terzi kadın olan Rosa Parks'tan, Martin Luter King'e, Malcom X'ten Muhammet Ali Clay'a kadar uzanan ırkçılığa karşı mücadelede önemli kazanımlar elde etse de 'Beyaz adam'ın kafasının bir yerlerindeki ırkçı düşünce ve davranış biçimini yok edemedi.

Bu ırkçı düşünce sadece ABD için geçerli değil. Son yıllarda ortaya çıkan 'İslam karşıtlığı' da yine aynı beyin kıvrımlarında gizli ırkçılığın dışa vurumundan başka bir şey değil.

Son yaşanan olaylar tıpkı Rosa Parks'ın 'artık yeter' isyanı gibi Floyd'un 'nefes alamıyorum' çığlığına dönüştü.

Kunta Kinte'nin torunları kendileri için bir türlü işlemeyen fırsatlar ülkesinde, tıpkı 1968 yılındaki gibi dünyayı değiştirecek özgürlük meşalesini yakıyor.

Sonu nereye evrilecek kimse tahmin edemiyor. Çünkü ABD tarihi bu tür insan hakları ayıplarıyla dolu. Bu ülkenin bir özelliği de önce demir yumrukla ezip, sonra arkasından sinema filmi yapıp özür dileyecek kadar garipliklerle dolu olması...

ÇAVUŞOĞLU'NDAN 'MÜŞRİK' BENZETMESİ

ABD'de yaşanan son gelişmeleri TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile konuştuk.

ABD ve Avrupa dahil Batı medeniyeti olarak kavramsallaştırma yapıldığında insanı tamamen dışlayan bir anlayışın görüldüğünü vurgulayan Çavuşoğlu'na göre, bu anlayış, kendi dışında her şeyi sermaye olarak gören ve bakan bir zihniyet. Kendi konforu için de her türlü kötülüğü de mubah olarak görüyor.

Temelinde riyakârlık ve çifte standart olan ABD ve Avrupa, kontrol altına alıp hizaya getirmek istedikleri hangi ülke varsa kullandıkları araçlardan biri insan hakları, demokrasi ve özgürlük. Gittiklerinde bunu gerekçe olarak gösteriyorlar. Halbuki gittikleri her yerde kaosun hakim olduğu görünüyor.

Demokrasi ve insan hakları gibi söylemleri kendi putunu yiyen müşrik gibi. Onu o kadar kutsallaştırıyor ki kendisi söz konusu olduğunda bütün kutsallığını bir tarafa koyarak adeta onu yok sayıyor. Diğer ülkelere ayar vermeye çalışırken dönüp kendi ayakuçlarına bakmaları lazım.

Irkçılığın büyük bir hastalık olduğunu da ifade eden Çavuşoğlu, 'O kadar kötü bir zihniyet ki koronavirüs aşısını Afrika'daki insanlarda deneyelim diyen bakan bile çıkıyor' dedi.

ABD'de yaşanan olaylarda Batı'nın gerçek yüzünün ortaya çıktığını da ifade eden Çavuşoğlu'na göre, olayların bu kadar büyümesinde ABD'nin koronavirüs sürecini çok kötü yönetmesinin de etkisi var. Bu süreçte insanlar, güçlü devletlerin kağıttan kaplan olduğunu gördü.

Devlete güven azaldı. Hayal kırıklığı yaşandı. Bir de buna acziyet eklenince toplumsal olaylar tetiklendi. Bunu önümüzdeki günlerde diğer ülkelerde de göreceğiz.

'BİZİM POLİSİMİZLE KIYASLANAMAZ'

ABD'deki olaylarda polisin yaklaşım biçimine de dikkati çeken Hakan Çavuşoğlu, Türk polisinin daha kuşatıcı, hoşgörülü ve insan haklarına daha saygılı olduğunu vurguladı.

TBMM'de mahalle bekçileriyle ilgili yasa tasarısı görüşülürken CHP'nin yaptığı 'Polis milleti tedirgin ediyor' açıklamasını eleştiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

'Daha bu hafta gencecik bir polis memuru olan Emrah Özcan, kavgayı ayırmak isterken şehit oldu. Gencecik eşinin feryatları kulaklarımızda. 5 yaşındaki oğluna bakarken yüreğim cız etti.

Bir başka örnek daha vereyim. Akli dengesi yerinde olmayan bir vatandaş kürekle polise saldırıyor. Yere düşen polis, onun durumunu bildiği için ölüm tehlikesi olmasına rağmen elini silahına götürmüyor. CHP'nin bu itham ve tüm polisi de töhmet altında bırakacak yaklaşımı ortaya koyması iyi niyetle bağdaştırılamaz'

CHP ve çevresindekilerin toplumun sinir uçlarıyla oynamaya başladığını da savunan Çavuşoğlu, 'Koranavirüs sürecinde ortada bir başarı var. Gurur duymak yerine bunu gölgeleyecek başka birtakım amaçlar var. Böyle bir şey kabul edilemez. Milletimiz bunları görüp değerlendiriyor' dedi.