Türk sanayisinin ana omurgasını oluşturan otomotiv, demir-çelik, elektronik ürünler ve beyaz eşya sektörleri...
Bu sektörlerde üretim bandının başında olan, alın teriyle bu ülkenin ekonomisini ayakta tutan on binlerce metal işçisi…

Ve bu işçilerin geleceğini doğrudan ilgilendiren, Türkiye’nin özel sektördeki en büyük toplu sözleşmesi: MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi.
Bugün Ankara’da Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Uysal Altundağ, merakla beklenen toplu iş sözleşmesi taslağını açıkladı.
O açıklama, yalnızca metal işçisinin değil, tüm sendikal hareketin gözünün kulağının çevrildiği bir andı.

ÇETİN MÜZAKERELERİN BAŞLANGICI
Geçmiş yıllara baktığımızda, MESS sözleşmesinin kolay bir masa olmadığını hep gördük.
Bursa’da 60 bine yakın Türk Metal üyesi var. Bu şehirde her toplu sözleşme, sadece fabrikaların kapılarında değil, evlerin sofralarında da konuşulur. Çünkü metal işçisinin maaşı, zam oranı, sosyal hakları, ailesinin yaşam standardı demektir.

Altundağ da bu gerçeğin altını çiziyor: “Önemli olan istemek değildir, önemli olan alabileceğimizin en iyisini alabilmektir.” Yani masada hayal değil, gerçekçi ama kararlı bir talep listesiyle oturduklarını özellikle vurguluyor.
Burada dikkat çeken nokta şu: Altundağ, taslak hazırlanırken yalnızca sendika yöneticilerinin değil, bizzat işçinin sesinin duyulduğunu söylüyor. “Dünyada eşi benzeri olmayan bir sendikal demokrasi örneği” diye tanımladığı hazırlık sürecinde 140 bini aşkın üye görüş bildirmiş. Anketler yapılmış, temsilciler kurulları tek tek toplanmış, bağımsız araştırma şirketlerinin katkısıyla talepler pekiştirilmiş.

Altundağ’ın bu vurgusu aslında işçiye verilen mesajdır: “Bu taslak sizin taslağınızdır, sizin talebinizdir, sizin mücadelenizdir.”
Çünkü biliyor ki, müzakereler zora girdiğinde işçinin arkasındaki birlik ve dayanışma en büyük koz olacaktır.

Öte yandan Altundağ’ın konuşmasında öne çıkan bir başka ayrıntı, sürecin şeffaf yürütüleceğine dair söz vermesi. “Her türlü görüşmeyi, her gelişmeyi işyerlerinizde temsilcilerimiz aracılığıyla ya da sosyal medyadan anlık olarak öğreneceksiniz” derken, işçiyi masanın dışında değil, tam merkezinde konumlandırıyor.
Bir başka deyişle, metal işçisinin gözü kulağı yalnızca bu teklifte değil, aynı zamanda her adımda kendi sendikasında olacak.
ZAM TEKLİFİNİN AYRINTILARI
Gelelim asıl merak edilen noktaya: zam talebi.

Altundağ’ın açıkladığı rakamlar şöyle:
İlk 6 ay için önce %20’lik bir yüzdelik zam, Ardından saat ücretlerine 35 lira seyyanen zam, Böylece toplamda ortalama %35,2’lik bir artış.
Sosyal yardımlar da bu dönemde masada en çok tartışılacak başlıklardan biri olacak. Taslakta;
Ramazan Bayramı, eğitim, yakacak yardımları için %65 zam, Kurban Bayramı yardımı için %80 artış öngörülüyor.

Bu artışlarla birlikte ilk 6 aylık toplam zam oranı %38,97’ye ulaşıyor.

Sonraki dönemler içinse enflasyona endeksli bir düzenleme talep ediliyor:
İkinci 6 ayda enflasyon oranı, Üçüncü 6 ayda enflasyon +3 puan, Dördüncü 6 ayda ise yine enflasyon.
Yani sözleşmenin bütününe bakıldığında hem işçinin alım gücünü koruyacak hem de refah payı sağlayacak bir çerçeve çizilmeye çalışılmış.
YENİ HAK TALEPLERİ
Taslakta yalnızca ücret artışı yok. İşçilerin sosyal yaşamını doğrudan etkileyen yeni talepler de var:
Tamamlayıcı sağlık sigortasının işçi eşlerini de kapsaması, Bayram ve arefe günlerinde çalışanlara %200 zamlı ücret, Gece çalışma tazminatının %20’ye çıkarılması, Birinci derece yakınları hastanede yatan işçilere bir gün ücretli refakat izni.
Bu maddeler, masadaki mücadelenin sadece cüzdana değil, hayata da dokunan bir boyutu olacağını gösteriyor.

Bursa, Türkiye metal işçisinin kalbinin attığı şehir.
Otomotiv devlerinin, beyaz eşya markalarının, elektronik üreticilerinin yan yana dizildiği bu kentte metal işçisinin sesi her zaman güçlü çıkar.
Bu yüzden sözleşme sürecindeki her gelişme, hem işçilerin hem de işverenlerin dikkatle izlediği bir dönemeç.
Altundağ’ın “her dönem olduğu gibi bu dönemde de en iyi sözleşmeyi biz imzalayacağız” sözleri de işte bu özgüvenin ifadesi.
Çünkü biliyoruz ki masa başında işçinin hakkı kolay kolay verilmez. O hak, örgütlü gücün, birlikteliğin ve sabrın sonunda kazanılır.
Son söz
MESS Grup Sözleşmesi, yalnızca metal işçisinin değil, Türkiye’deki bütün toplu sözleşmelerin seyrini belirler ve önümüzde çetin bir pazarlık süreci var.
Bu süreçte metal işçisinin gözü kulağı, sendikasının masada göstereceği dirayette olacak.
Çünkü işçi için zam, sosyal hak, izin sadece rakam değil; çocuğunun eğitimi, evinin ekmeği, hayatın ta kendisi demek.
Bu kez de mücadele uzun sürecek gibi görünüyor.
Ama bir gerçek değişmiyor: Metal işçisi masaya değil, kendi gücüne güveniyor.