Hava Durumu

Milli hasletimiz milli felaketimiz oluyor

Yazının Giriş Tarihi: 09.08.2018 08:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.08.2018 08:14

Piknik, Türk filmlerinin olmazsa olmaz sahnelerinden biridir. Kıyafetleri bile neredeyse standart hale gelmiştir. Çizgili pijama, üzerinde beyaz atlet, elde çoğu zaman kartondan yapılan bir yelpaze ile baba mangal başında ulvi görevini yaparken, çocuklar lastik topla oynar, anneler ise yere serilen kilim üzerinde evden getirdiği sarmaları tabaklara yerleştirmekle meşguldür.
Bu sahneler genellikle ailelerin mutluluk anlarını ifade etmek için kullanılır. Seçilen yerler ise genelde ormanlık alan ve şırıl şırıl akan bir dere kenarıdır.
Piknik, tipik Türk ailesinin bir nevi folklorik hareketi ve milli hasleti haline gelmiştir. Bu alışkanlığımız ülke sınırlarını aşarak, Almanya'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı önüne kadar taşınmıştır.
Ancak, bu milli hasletimiz, bilinçsiz davranışlar nedeniyle maalesef milli felaketimiz haline geliyor. Birçok orman yangınının nedeni araştırıldığında yangının nedeni olarak ya mangal ateşinin tam olarak söndürülmemesi, ya da pikniğe gidenlerin orman içine attıkları sigara izmaritleri olduğu ortaya çıkıyor.
En son örnek de hemen yanı başımızda yaşandı. Uludağ'ın eteklerindeki Teferrüç- Sarıalan hattının doğusundaki bölgede akşam saatlerinde çıkan yangın, helikopterlerin havadan ve arazözlerin de karadan yaptığı müdahale ile büyümeden söndürüldü. Ama her zaman aynı sonuç ortaya çıkmıyor ve binlerce dönüm hatta hektar alan küle dönüyor.
Yapılan soruşturma sonucu birçoğu gibi bu yangının çıkış nedeni de maalesef doğa yürüyüşüne çıkan ve yaktıkları piknik ateşini söndürmeyenler.
Aslında Milli Park olan Uludağ'ın belirlenen alanlar dışında neredeyse tamamında piknik yakmak hele ateş yakmak yasak. Ancak dinleyen kim?
Bu konuda en radikal öneri, Bursa Büyükşehir eski Belediye Başkanı Erdem Saker'den geldi. Uludağ'da mangal yakıp, et pişirmenin yasaklanması için kampanya düzenlenmesini isteyen Saker, 'Ben Bursa Valisi olsam Uludağ'ın giriş noktalarında patlayıcı arar gibi mangal denetimi yapar ve el koyar, devriye yapan jandarmaya mangal üzerine kum dökme yetkisi tanırım' diyor.
Devlet elbette ki tedbir alacak ama bu konuda bize de biraz görev düşmüyor mu? 40 dereceyi aşan çöl sıcaklarından kurtulmak için Uludağ'ın serinliğinden yararlanmak herkesin hakkı ama bir yangınla yok olacak 33'ü sadece bu bölgede görülen endemik bitki, gelecek kuşaklara aktarmak için bize emanet edilen miras.
Mangalı yakarken bunu da düşünün lütfen...

KESTANE ŞEKERİNİ KİMSE BURSA'DAN ALAMAZ

Bunun değişik versiyonlarını Türkiye'ye karşı komşu ülkeler yapmıştı. Hacıvat Karagöz'den baklavaya kadar birçok ürünün kendilerine ait olduğunu Avrupa Birliği'ne tescil ettirmişlerdi. Türklerin binlerce yıllık temel yiyeceği olan ve birçok dile Türkçedeki adıyla giren yoğurt bile Yunanlılar tarafından sahiplenilmişti.
Aynı rekabet şimdi ülke sınırları içinde yaşanıyor. AB müktesebatı ile ilgili yasalar yaygınlaştıkça coğrafi işaret, patent gibi ürün ve markaları korumaya yönelik çalışmalar hızlandı.
Ödemiş de kestane şekerinin patentini almış.
Kestane şekeri, Bursa ile özdeşleştiği için haber, ulusal basının sürmanşetlerine taşındı. Bursa'dan da yanıt gecikmedi. BTSO Gıda Komitesi Başkan Yardımcısı Mümin Akgün, kestane şekerine patent alınması için başvuru yapıldığını belirterek, 'BTSO'da Gıda Komite 27. Grup olarak coğrafi işaret için yönetim kurulu kararı alındı başvurusu yapıldı' dedi.
Belli ki Bursa, bu konuda geç kalmış. Ancak, Türkiye'de kestane şekerinin hangi ile ait olduğu algısı net. Bunu ne kadar patent ve tescil belgesi alsanız da değiştirmeniz zor.
Test etmenin basit bir yolunu söyleyeyim: Her hangi bir kentteki yakınınızı arayarak oraya gideceğinizi bir şey isteyip istemediğini sorun. Alacağınız yanıt kesinlikle kestane şekeri olacaktır.

TURİST YAĞMURUNDAN BURSA DA NASİBİNİ ALIYOR

Birçok ekonomik gösterge olumsuz yönde seyrederken, turizmdeki rakamlar yüz güldürmeye devam ediyor. Geçen yıla göre Türkiye'ye inen uçak sayısı yüzde 14, turist sayısı da yüzde 30'un üzerinde artış göstermiş.
Peki, bu artıştan Bursa nasibini alıyor mu?
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Erdem'e sorduk. Bursa'daki artış da Türkiye ile paralel gidiyor. Arap turistlerin yanı sıra İranlılar da artık Bursa'ya geliyor. Otellerdeki doluluk oranı ise tıpkı Antalya ve Ege kıyıları gibi yüzde 95 düzeyine ulaşmış.
Hasan Erdem, turist artışında Türk lirasındaki düşüşün etkili olduğunu belirterek, 'Adam bin dolar cebine koyup geliyor. 500 doları bozdurup tatil yapıyor. Cebinde kalan 500 doları ise durduğu yerde değer kazanınca kalmaya devam ediyor. Yenileri de ucuz bulunca gelmeye devam ediyor. Dünyada böyle ülke nereden bulacaklar' dedi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.