2024, ekonomik açıdan hem bireyler hem de işletmeler için sınav niteliğinde bir yıl oldu. Küresel krizlerin ve ülke içindeki ekonomik sıkılaştırma politikalarının etkisini her alanda hissettiğimiz bir dönemi geride bırakıyoruz.
Yılın son günlerinde Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı ve asgari ücrete yapılan artış, iş dünyasınca olumlu karşılandı. Ancak, asgari ücret artışının hükümetin belirlediği yeniden değerleme oranının altında belirlenmesi çalışanlar cephesinden olumlu yankı bulmadı.
AS TV’de yayınlanan Gözlem Kulesi programına konuk olan MÜSİAD Bursa Şubesi Başkanı Alpaslan Şenocak 2024 yılını değerlendirerek, 2025 yılı beklentilerini anlattı. Programda ayrıca Bursa’nın gelecek vizyonunu da konuştuk.
Şenocak’ın programda vurguladığı en önemli noktalardan biri, Türk insanı her koşulda krizlere karşı dayanıklılığını ve adaptasyon yeteneğini kanıtladı. Bu süreç, Türk toplumunun krizlere karşı ne denli dirençli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Şenocak’a göre, Bursa’da üretim 2024’teki zorlu şartlara göre artarak devam etti. Aslında Bursa gibi şehirlerin başarıları, sadece yerel değil, ulusal kalkınma için de bir model sunuyor. Ancak bu modelin sürdürülebilirliği için planlı büyüme ve yenilikçi bir vizyon şart,”
Bursa’nın 2024’te elde ettiği 17 milyar dolarlık ihracat başarısı ve 8 milyar dolarlık dış ticaret fazlası, şehrin ekonomiye olan katkısının somut göstergelerinden. Bu rakamların ardında, Şenocak’ın vurguladığı gibi, katma değerli üretime geçiş vizyonunun etkisi büyük. “Bursa gibi 10 şehir daha aynı başarıyı gösterse, Türkiye’nin cari açık sorunu tamamen çözülebilir. Ancak bu hedeflere ulaşmak, güçlü bir iş birliği ve kararlılıkla mümkündür,”
2024 yılı boyunca iş dünyası, asgari ücret, enflasyon ve faiz kararları gibi önemli gündem maddeleriyle meşgul oldu. Alpaslan Şenocak, iş dünyasının bu süreçteki tavrını değerlendirirken, “Sürdürülebilir büyüme için işveren ve çalışan arasındaki dengeyi korumak hayati önem taşıyor. İşverenler, çalışanlarına sağladıkları haklarla bir bütün oluşturduklarını unutmamalı,” ifadelerini kullanıyor.
Şenocak ayrıca, ticari ahlakın önemine dikkat çekerek, asgari ücret artışından önce fiyatlarını artıran işletmelere eleştirilerde bulunuyor.
“2025 yılını ticari ahlak yılı ilan edelim,” çağrısı yapan Şenocak’a göre, bu öneri, enflasyonla mücadelede toplumsal dayanışmanın güçlenmesi için önemli bir adım olacak.
Ticari ahlakta bozulmanın yalnızca kısa vadeli kazançlara odaklanan bir anlayıştan kaynaklandığını belirten Şenocak, “Bu zihniyet, toplumsal güveni zedeliyor. İş dünyası olarak kendimize çeki düzen vermezsek, yapılan ekonomik düzenlemelerin etkisi sınırlı kalır,” ifadeleriyle konunun önemini vurguluyor.
Ticari ahlakın temeli, toplumsal ve bireysel değerlerde yatıyor. Şenocak, bu konuda eğitimin önemine dikkat çekerek, “Aileden başlayan ve okulda devam eden bir eğitim süreciyle ticari ahlak anlayışını kökleştirmeliyiz. İş dünyası olarak biz de bu dönüşümün bir parçası olmalıyız,” diyor.
FAİZ İNDİRİMİ 2025’TE OLUMLU GELİŞMELERİN İŞARET FİŞEĞİ
Faiz oranlarındaki düşüş, 2025’in yatırım ve istihdam açısından daha canlı bir yıl olacağına işaret ediyor. Şenocak’a göre, bu süreçte ötelenen yatırımların ve alımların harekete geçmesi, ekonomik durgunluğu aşmanın anahtarı olacak. Özellikle inşaat sektörü gibi lokomotif sektörlerin bu hareketlenmeye öncülük etmesi bekleniyor.
“Faiz indirimi, piyasanın çarklarını hızlandıracak psikolojik bir eşik oluşturdu,” diyen Şenocak, bu indirimin inşaat sektöründe ve diğer sektörlerde önemli bir hareketlenme yaratacağını belirtiyor. “İnşaat sektörü, kendisiyle birlikte dev bir sanayi zincirini harekete geçirir. Yeni bir ev demek, mobilyadan beyaz eşyaya kadar pek çok alanda ekonomik canlanma demektir,” diye ekliyor.
Programda Şenocak’a Suriye’deki değişimle birlikte sığınmacıların ülkelerine dönüşünü de sorduk. Yapılan saha analizlerine göre, sığınmacıların yüzde 60’ının ülkelerine dönmek istediklerini ortaya çıkardı.
Peki, bu dönüş iş dünyasını nasıl etkileyecek?
Şenocak’a göre, üretimin bir bölümünü olumsuz etkileyecek. Mobilya ve inşaat sektörü bunların başında gelen üretim alanları. Şenocak, ‘İnşaatta taşeronlarımızın neredeyse yüzde 60’ı Suriyeli ‘ dedi.
Ancak bunların Türkiye ile bağının kesileceğini düşünmediğini de ifade eden Şenocak, şöyle devam etti:
‘Aileden birileri işine, evine yeniden sahip olmak için dönecektir ama bir kısmı burada kalacaktır. Çünkü Türkiye’deki bu ortama alışkın olanların kalacağına inanıyorum. Şunu örnek vereyim üniversite eğitimi için Bursa’ya yurdun dört bir yanından gelip okul bittikten sonra kalıyorsa aynı şekilde Suriyeli kardeşlerimizin belki bir kısmı gidecektir. Ama işveren üreten iş sahibi olan vazgeçilmez olanlar da mutlaka kalacaktır. İnegöl’de mobilya sektörünün yüzde 60’nın Suriye’den gelenler olduğu söyleniyor’
KOBİ OSB BURSA’NIN GELECEK VİZYONU İÇİN ÖNEMLİ…
Bursa, Türkiye’nin ekonomik tarihindeki öncü rolünü her fırsatta göstermiş bir şehir. Ancak Alpaslan Şenocak, şehrin mevcut sorunlarına dikkat çekerek, “Plansız sanayileşme, Bursa’nın önündeki en büyük engellerden biri. Öneresi ise BTSO’nun yıllardan beri hazırlıklarını yaptığı KOBİ OSB, şehirdeki düzensiz sanayi bölgelerini modernize ederek çözüm sunabilir. Bu, sadece sanayi üretimimizi değil, şehir yaşamını da olumlu etkiler,” diyor.
Şenocak, Bursa’nın vizyonunun çevresel duyarlılık ve toplumsal refahla şekillenmesi gerektiğini belirtiyor. “KOBİ OSB gibi projeler, şehir için önemli birer adım. Ancak bu tür projelerde çevresel etkilerin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bursa, sadece sanayiyle değil, doğal ve kültürel zenginlikleriyle de öne çıkan bir şehir olmalı,” ifadelerini kullanıyor.
Şenocak’ın Bursa için de bir çağrısı var; o da Bursa paydasında ortak çalışma yapılması. Siyaset bir yana bırakılarak bu ortak çalışma yapılırsa Bursa hem üretimde hem de yaşam kalitesinde birinci lige yükselir. Çünkü Bursa her alanda büyük potansiyele sahip bir kent.