Hava Durumu

'Nerede bir can ölse oralı olur yüreğim...'

Yazının Giriş Tarihi: 26.01.2020 09:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.01.2020 09:04

Önce Manisa ardından yürekleri yakan Elazığ depremi...
Bin 500 kilometre uzaktan televizyon ekranlarına girecek şekilde izlediğimiz acı tablolar peşpeşe geliyor. Enkaz altındaki Azize'nin çığlığı, kurtarmak istediği çocuklarına bedenini siper eden babanın yürek yakan fotoğrafı. Daha onlarca gerçek öykü... Hepsi acı ve yürek dağlayan türden...
Bir de Anadolu'nun acılar karşısında nasıl tek yürek olduğunu gösteren seferberlik. Anadolu acıyı ortak eylemiş, Doğusu batısı kuzeyi güneyi fark etmiyor.


Ordu'dan Elazığ'a giden yardımların içine iliştirilen bir mektup;
"Canınız yanarsa canımız yanar. Kardeşliğimiz ile içiniz ısınsın diye, battaniyenin içersine bu mektubu koydum."
'Beşikler vermişim Nuh'a' dizesiyle başlayan 'Anadolu' şiirini yazan Diyarbakırlı şair Ahmet Arif'in 'Nerede bir can ölse/Oralı olur yüreğim/olmalı zaten./Olmazsa insan olmaz yüreğim' sözleri o mektupta hayat bulmuş sanki.
Anadolu, işte bu hasletlerin coğrafyası... Bu dayanışma ruhu en zor günlerimizde bile bize aydınlığa çıkaracak yolu gösterecek.

ANADOLU'NUN ORTAK KADERİ

İbn-i Haldun'un 600 yıl önce kaleme aldığı 'Coğrafya kaderdir' sözü Anadolu'da deprem konusunu kapsamıyor sanırım.
Çünkü farklı iklim, coğrafya ve sosyolojik özelliklere sahip Anadolu'nun doğusu da batısı da aynı tehditle karşı karşıya...

Birinin adı Kuzey Anadolu, diğerininki Doğu Anadolu, bir diğeri Ege havzası. Hepsi kurulmuş saat gibi. Zamanı gelince kırılıyor.
Deprem yüzünden Erzincan'dan Yalova'ya gelen bir ailenin 1999 depreminde enkaz altında kaldığını görmüştüm. Benzeri bir durumla ben de karşılaşmıştım. 1975 yılındaki depremi Lice'de yaşadıktan sonra 1999 yılında depreme İstanbul'da yakalanmıştım.
Bu faylar olduğu sürece depremi yaşayacağız. Doğuda da olsak batıda fark etmiyor. Buradaki önemli nokta tamamen bir doğal bir olay olan depremin, insanın yaptıkları nedeniyle afete dönüşmesinin önüne geçmek.
Ekranlardaki görüntüleri izlemişsinizdir. Köylerde kerpiç, şehir merkezlerinde ise betonarme yapılar un ufak olmuş. İkisi arasındaki mühendislik farkı neredeyse 200 yıllık. Aradan geçen 2 asra rağmen depreme dayanıklı yapıyı üretememişiz.

BİLİM ADAMI VE SOYTARI ARASINDAKİ FARK

Biri depremin meydana geldiği Elazığ'da doğmuş, Türkiye'nin en iyi üniversitesi olan İTÜ'de profesörlüğe kadar yükselmiş Prof. Dr. Naci Görür. Diğeri kendi ülkesinde bu tür sahtekarlık nedeniyle ceza almış bir şarlatan.

Adı Dyson Lin.
Prof. Dr. Naci Görür, depremin meydana geldiği Doğu Anadolu Fay hattına dikkat çekerek Elazığ ve köyleriyle ilgili rapor hazırlamış ancak TÜBİTAK ve DPT'de kabul görmemiş. Daha birkaç gün önce bir haber kanalına çıkıp, aynı fay hattına dikkat çekmiş. Kimse umursamamış.

Kendisini olmayan bir deprem enstitüsünde gösteren soytarı ise sosyal medyayı tarumar ederek felaket tellallığı yapıyor. Yurdum insanı ise bilim adamından çok bu soytarının sözlerine itibar göstererek prim veriyor. Depremleri bildi diye paylaşımlar yapıyor...

ŞU, 24 OCAK'TA BİR ŞEY VAR

İster inanın ister takıntı deyin ama şu 24 Ocak'ta bir şey var. Gazeteci Uğur Mumcu'nun 1993'te, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın 2001'de şehit edilmesi üzerine dikkatimi çekmişti. Öncesi de Türkiye'nin kaderini değiştiren ve 12 Eylül darbesinin yolunu açan 24 Ocak 1980 kararları var.

Elazığ depremi de 24 Ocak'ta meydana gelince kısa bir araştırma yaptım. İngilizler de 24 Ocak'ı pek sevmezlermiş. Bizim tarihimizde ise 24 Ocak 1959'da İstanbul Küçükyalı'da Neşe sinemasının çökmesi sonucu 37 kişi ölmüş. Mumcu ve Okkan dışında da Şair Ahmet Hamdi Tanpınar 1962'nin tiyatro sanatçısı Mümtaz Sevinç 2006'nın Dışişleri eski Bakanı İsmail Cem ise 2007'nin 24 Ocak'ında yaşamını yitirmiş.
Aralık ayı netameli derler ama bana göre asıl netameli olan 24 Ocak.

BURSALI KARLA MARDİN'DE BULUŞURSA...

Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Ali Mollasalih, hafta sonu Büyükşehir Belediyespor maçı için Mardin'e gitti. Artuklu Belediye Başkanı Abdülkadir Tutaşı'yı makamında ziyaret eden Mollasalih, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın selamlarını iletti.
Maç öncesi ve sonrası Mardin'i gezen ve arada depremi de kaldığı otelde yaşayan Mollasalih'in 'yılın ilk karıyla buluşmak Mardin'de nasibimizmiş' paylaşımı dikkat çekti. Başkan; Bursa denilence akla Uludağ, Uludağ denilince de kar gelir. Bu yıl zirvede kar kalınlığı neredeyse bir metreye ulaştı. Karla buluşmak için bin 500 kilometre yol katetmeye gerek yoktu. 30 kilometre ötemizde kar var. Biraz üşenmişsin sanırım...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.