Âşık Çelebi'ye göre, Bursa yeryüzünün kalbidir. Yine rivayet edilir ki güzelliği sebebiyle Mimar Sinan Bursa'ya dokunmaya kıyamamış ve şehirde hiçbir eser yapmamıştır.
Asıl önemli tespit ise Keçecizade Fuat Paşa’ya aittir. Paşa Bursa’daki 1855 depremini duyunca, ‘Eyvah Osmanlı’nın dibacesi zayi oldu’ demiştir.
Artık sadece hukuki metinlerde yer alan dibace sözcülüğü başlangıç, önsöz anlamına gelir.
Bursa’nın dibace olduğunu bugün sadece tarih kitaplarında değil Padişah ve şehzadelerin kabirlerinin bulunduğu Muradiye Külliyesi’ni de dolaşırken görebilirsiniz.
Dün hemen külliyenin yanındaki Muradiye Kur’an ve El Yazmaları Müzesi’nde düzenlenen törende bunun somut bir örneğini daha yaşadık.
Türk tarihi ve kültürü için büyük önem taşıyan ve hepimizin hikayelerini dinleyerek büyüdüğümüz Dede Korkut hikayelerinin yer aldığı kitabın dördüncü nüshası geçen yıl Bursa’da bulunmuştu. Bursa Büyükşehir Belediyesi bilim insanlarıyla yürütülen ortak çalışma sonucu Bursa Yazması’nın tıpkı basımını gerçekleştirdi ve tanıtımı yapıldı.
Tıpkı basımın gerçekleşmesinin ayrıntıları oldukça ilginç onunla başlayıp, artık literatüre giren Bursa nüshasının öyküsünü anlatayım.
Kapalı Çarşıda antikacılık yapan İbrahim Koca’ya, Fadıllı Köyü’nden, 7-8 yıl önce gelen bazı yazmalar arasında Dede Korkut Hikâyeleri de bulunur. İbrahim Koca, elindeki Kur’an-ı Kerim yazmaları ve icazetnameleri 2018 yılında, sergilenmek üzere Muradiye Kur’an ve El Yazmaları Müzesi’ne bağışlar. Bu eserler arasında yer alan Dede Korkut Yazması, geçen yıl müzeyi gezerken gören koleksiyoner Mehmet Yayla, Prof. Dr. Ersen Ersoy’u bu eserden haberdar eder ve Dede Korkut Destanı’nın yeni bir nüshasının Muradiye Kur’an ve El Yazmaları Müzesi’nde yer aldığı kamuoyuna duyurulur.
Büyükşehir Belediyesi tarafından yazmanın dijitale aktarım işi, eski kâğıt restoratörü nezaretinde yapılır. Eser üzerindeki çalışmalar, yazmanın 1610-1640 yılları arasında tarihlendiğini işaret ederken, kâğıdın üzerinde yer alan filigranlar da eserin batı kâğıdına sahip olduğu belirlenir.
DÜNYA’DAKİ DÖRDÜNCÜ NÜSHA…
Kültür hazinesi Dede Korkut Hikayeleri, Türk hikaye geleneğinde bugüne kadar ortaya konulmuş en kıymetli ve güzel eserlerin başında geliyor.
Sözlü anlatım geleneğiyle asırlar boyunca nesilden nesile aktarılan hikayeler, 15’inci yüzyılda yazıya geçirildi. Eserin diğer bir yönü ise Türk edebiyatında destan geleneğinden halk hikayesi geleneğine geçiş eseri.
Halkın ortak malı olan ve halkın bizzat kendi özelliklerini yansıttığı 12 hikayeden oluşan Dede Korkut hikayelerinin yazarı belli değildir. Hikayeler Dede Korkut, Korkut Ata veya Korkut Dede adı verilen biri tarafından anlatılır. Bu nedenle hikayeler genel olarak “Dede Korkut” adıyla anılır.
Yazılı nüshalarından biri Vatikan’da, diğeri Dresden’de, üçüncüsü ise Ankara, Türk Tarih Kurumu kütüphanesinde bulunuyor.
Dede Korkut Hikayeleri Bursa Yazması’nın girişine derleme makalesi yazan ve tıpkıbasımda danışmanlık yapan Dede Korkut Uzmanı, Akademisyen Prof.Dr. Osman Fikri Sertkaya Birinci Dede Korkut Yazması’nın, 2. Beyazıt’ın Bursa’da kabri bulunan oğlu şehzade Alemşah’a sunulduğunu belirterek, ‘Ancak Alemşah'ın kütüphanesindeki yazma, Kudüs'e gitti. Kudüs'te satın alınıp, Vatikan'a ulaştı. Ancak 1952 yılında İtalyanca olarak yayınlandı. Yapılan incelemede Bursa Yazmasının 1610 ile 1640 yılları arasına tesadüf ettiği tespit edildi. Türklerin kullandığı iki çift kağıt var. Doğudan gelen kağıtlar, batıdan gelen kağıtlar. Doğu kağıtlarında fligran yok, batı kağıtlarında var. Bu yazma batı kağıtlarına yazılan yazmadır. Dolayısıyla 1635 yılını gösteriyor. O halde Alemşah’a 1510’da sunulduğunu düşündüğümüz ilk yazımdan 125 yıl sonra nüsha,Bursa Belediyesi’nin şanına layık olan bir güzel yayınla Bursa yazmasını Türk ilim alemine kazandırmış oluyoruz’ dedi.
Dede Korkut Hikayeleri Bursa Yazmasının Latin harflerine çevrilmesi üzerine çalışan Prof. Dr. Ferruh Ağca da tıpkıbasımın ardından bu yazma üzerine yapılacak çalışmalarla Dede Korkut ile ilgili araştırmaların çok daha ileriye taşınacağını kaydetti.
AKTAŞ: BURSA HALA NİCE HAZİNELERE GEBE BİR ŞEHİR
Eserin tanıtım toplantısında konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Oğuz Türklerinin destanî hayatını anlatan Dede Korkut Hikâyeleri’nin bugüne kadar sadece Dresden, Vatikan, Türk Tarih Kurumu ve Günbed nüshalarının bilindiğini kaydeden Başkan Aktaş, “Ancak bu bilgi 2022 yılında değişti. Kadim tarihe ve köklü kültüre sahip Bursa’mız, hâlâ nice hazinelere gebe bir şehir. Her eserin kaderi var: Asırlardır elden ele, köyden köye dolaşan yazma, nihayetinde bizim müzemize intikal etti. Eserin tıpkıbasımını hazırladık ve bugün de ilim âlemine armağan ediyoruz’ diye konuştu.
Kitabın tanıtım toplantısına katılan Bursa Milletvekili Mustafa Yavuz ve Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz da böylesi önemli bir eserin ilim alemine kazandırılmasında emeği olan herkese teşekkür etti.
UZMANLAR GEMLİK’TE DEPREMİ MASAYA YATIRACAK
Gemlik Belediyesi, İstanbul Planlama Ajansı, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 11- 13 Temmuz’da Marmara Depremine Gemlik’ten Bakış Ve Afet Zararlarını Azaltma Çalıştayı’nda buluşacak. Cemil Meriç Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek bölümleri halka açık olacak. 12 Temmuz’da gerçekleşecek ise konunun uzmanlarını ağırlayacak.
Çalıştayın ilk günü, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan ile Gemlik Kaymakamı Hasan Göç’ün açılış konuşmalarıyla başlayacak.
Program, Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Hüseyin Tarık Şengül, Akut Eski Başkanı Nasuh Mahruki, Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Bursa Mag – Der Başkanı Yusuf Yumru’nun sunumlarıyla devam edecek.
İkinci gün moderatörlüğünü Gemlik Belediye Başkan Yardımcısı Zeynep Akış Serintürk ve İstanbul Planlama Ajansı’ndan Prof. Dr Tarık Şengül tarafından yapılacak olan ve konusunda uzman isimlerin danışmanlığında oluşturulacak masalarda mühendis ve mimarlar; zemin etütleri, statik projeler, zemin iyileştirmeler, planlama, denetleme, mevcut yapılar ve sanayi yapıları gibi konularda Gemlik’i ele alıp afetlerden en az zararlı nasıl çıkılabileceğinin yol haritasını oluşturacaklar.