Türkiye’nin iş, siyaset ve spor dünyasında önemli izler bırakan ve Bursaspor’un ikinci Anadolu devrimini yaşamasında büyük katkısı bulunan İbrahim Yazıcı dün ölümünün 12’inci yılında anıldı.
Yazıcı’nın kabrinin bulunduğu ‘efsane başkanın’ anmasına ağabeyi Hayri Yazıcı, kızı Efsun Yazıcı, oğlu Serkan Yazıcı, torunu Lalin Yazıcı ve sanatçı Metin Şentürk katıldı.
Mezarının başına asılan pankartta, ‘Unutulmadın, unutulmayacaksın. Tertemiz şampiyon İbrahim Yazıcı’ yazısı yer aldı.
Bursaspor’un şampiyonluğunu kutlayan Serkan Yazıcı da, ‘ Onu hasretle anıyoruz. Hem Bursa'ya hem bizlere hem Bursaspor'a yaptıklarıyla yaşıyor. 12 sene geçmiş inanılır gibi değil. Yeri doldurulamayacak bir insan’ dedi.
Ölüm yıldönümü dolayısıyla Gazeteci Dr. Murat Kuter, her zamanki üslubuyla oldukça detaylı bir yazı kaleme aldı ve blogunda yayınladıktan sonra sosyal medyada paylaştı.
Yazının girişinde de vurguladığım gibi Yazıcı, Bursaspor başkanlığıyla tarihe damga vursa da siyasette de Bursa’nın etkili isimlerinden biriydi. Dr. Kuter’in yazısından alıntı yapan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlarından Erdem Saker de onun bu yönünü anlatan bir anekdot paylaştı.
Paylaşımına, ‘Benim 1994 seçimlerine girmeme de rahmetli İbrahim Yazıcı vesile oldu’ sözleriyle başlayan Saker, siyasete giriş öyküsünü şöyle anlattı:
‘Yakın dostumdu, bana 1994 seçimlerine ANAP adayı olarak katılmam da ısrar ediyor, ben kabul etmiyordum. O dönemde DSİ olarak İstanbul'da Melen barajını yapıyorduk. Bir gün bana Mesut Yılmaz senden İstanbul İçme suyu projesi hakkında bilgi almak istiyor, diyerek beni İstanbul'a götürdü
Mesut Bey'in yanına girdiğimizde elimi sıkarken, ‘sen neden İbrahim'in başkan adayı olma teklifini kabul etmiyorsun’ dedi. Ben de elini bırakmadan, ‘Ben mühendisim, benim için 2 çarpı 2 hep 4 eder, ama siz siyasetçiler için bazen 5,8 bazen de 3,2 eder’ dedim.
Mesut bey, ‘kabul et sana söz 2 çarpı 2 hep 4 edecek’ dedi ve bu sözünü de tuttu.
Başkanlığımda Mesut bey Başbakan iken, kardeşi Volvo yetkilileriyle Bursa’ya geldi ve Karacabey yolunda Volvo TIR fabrikası kuracaklarını söyledi. Ben izin vermedim, Mesut beyden bana bir telefon bile gelmedi, sözünü tuttu, 2 kere 2 4 etti’
TRAKTÖRÜN DİREKSİYONUNA GEÇTİ; KIRSALA UMUT VERDİ…
Uluslararası alanda berry olarak adlandırılan üzümsü dağ meyvelerine olan ilgi doğal antioksidan özellikleri dolayısıyla her geçen gün artıyor.
Geçtiğimiz günlerde ahududunun Bursa’da yaygınlaşması için büyük çaba gösteren Murat Bayizit bu konuya dikkat çekmişti.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkan Vekili ve Dış Ticaret Konseyi ve Türkiye Dondurulmuş Gıda Sanayi Derneği kurucu başkanı Dr. Murat Bayizit, 4 yıl önce önce Londra’da Uludağ Çileği’nin Latince Tioga adıyla şirket kurmuş bir isim.
Son 10 yıldan beri ahududu üretimini arttırmak için mücadele verdiğini ve bu ürünün Türkiye’de çiftçiler için büyük bir potansiyel taşıdığına dikkat çekerek, ‘Özellikle Bursa’nın Uludağ bölgesinde, 6-7 dekarlık bir araziyle 4-6 kişilik ailelerin geçimini sağlayabilecek kadar yüksek gelir elde edilebilir!’ mesajını verdi.
‘Neden ahududu’ sorusunu sorduktan sonra yanıtı da kendisi veren Bayizit, ‘Çünkü bu küçük meyve, yüksek antioksidan ve C vitamini içeriğiyle hem sağlığı destekliyor hem de son yıllarda pandemi sonrası talep patlaması yaşanıyor. Dünyada en çok aranan meyveler arasında yer alıyor. Türkiye’nin 200 bin ton üretim kapasitesi ve katma değerli pazar potansiyeliyle, ahududu, çiftçiler için büyük bir fırsat sunuyor. Evet, doğru stratejiyle ahududu üretimi sadece tarımda devrim yaratmakla kalmaz, çiftçilerimize daha sürdürülebilir ve kazançlı bir gelecek sağlar! Gel birlikte, Türk tarımını bu değerli ürünle daha da güçlendirelim’ çağrısını yaptı.
Osmangazi Belediyesi’nin önceki gün başlattığı proje de tam bu çağrıya uygundu.
Osmangazi Belediyesi, tarımsal kalkınmanın desteklenmesi ve kentin üretim potansiyelinin arttırılması hedefiyle, Bağlı Mahallesi’nde ahududu yetiştiriciliği için deneme üretimi başlattı.
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, dağ ilçeleri kökenli olduğu için bu bölgedeki kırsal kalkınmanın ne kadar önemli olduğunu bilen başkanlardan biri.
Bağlı mahallesindeki deneme üretimi etkinliğinde kasket takıp, traktör kullanan Aydın, etkinlikte önemli mesajlar da verdi.
ASGARİ ÜCRETİ DEĞİL, TOPRAĞI SEÇİN ÇAĞRISI
Aydın’ın ifadeleri çarpıcı: “Köyden kente göç eden gençler, asgari ücretli iş arıyor. Halbuki köyünde kalıp ahududu üretse çok daha iyi gelir elde eder.” Bu sözler, sadece bir belediye başkanının tarıma verdiği önemi değil, aynı zamanda toplumsal yönelimlere yönelik samimi bir uyarıyı da içeriyor. Yani Aydın, şehrin dar sokaklarından değil, kırsalın serin toprağından umut yeşertiyor.
Üstelik işin içinde sadece üretim yok; geleneksel tarım, organik yöntemler, ilaçsız üretim, doğal gübre gibi başlıklar artık Osmangazi’nin yeni vizyonunun merkezinde. Tarımsal kalkınmayı ithalatı azaltacak, ihracatı artıracak bir stratejiye dönüştürmek isteyen bu anlayış, Bursa’ya da Türkiye’ye de iyi gelecek.
Ahududu fidanlarını toprakla buluşturmak yetmez, onu büyütecek sabır ve vizyon da gerekir. İşte bu noktada devreye Osmangazi Belediyesi bünyesinde kurulan Gazi Tarım A.Ş. Genel Müdürü Arca Atay giriyor. “Türkiye’nin 200 bin ton üretim potansiyeli var ama biz sadece 4 bin ton üretiyoruz” diyen Atay, rakamların diliyle konuşarak işin neden bu kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Uludağ’ın eteklerinde, dünyanın en verimli iklimlerinden birinde böyle bir potansiyelin yerlerde sürünüyor olması, aslında hepimize ders niteliğinde. Bu fidelerin sadece meyve değil, aynı zamanda ekonomik özgürlük taşıyacak.
Ama bu kadar mı? Hayır. Başkan Aydın, soğuk hava deposu kurulmasından, köylünün emeğini tüccara kaptırmadan pazarda hak ettiği değeri bulmasına kadar pek çok konuda adımlar atılacağını söylüyor. Bu, sadece tarımsal bir hamle değil; aynı zamanda bir kırsal adalet arayışı.
Köy köy, mahalle mahalle dağ bölgesine yayılması hedeflenen bu üretim modeli tutarsa, Bursa ahududu üretiminde bir marka haline gelebilir. Hem de ithal değil, ihraç eden bir güç olarak.
Bu ülkede tarım çok konuşuldu, az yapıldı. Bursa gibi potansiyeli yüksek bir şehirde bile tarım çoğu zaman ikinci plana itildi. Oysa şimdi durum değişiyor gibi. Başkan Aydın’ın kararlılığı, Atay’ın teknik altyapısı ve arazisinde deneme ekimi yapılan Kenan Taşpınar gibi üreticilerin emeğiyle bu işin yolu açılıyor.
Belki de bizim en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, büyük laflardan çok, küçük fideler. Çünkü bazen bir ahududu fidanı, bir fabrikadan daha büyük bir değişimin habercisi olabilir.