Salyayı temizlemek pansuman tedbir; çözüm kirliliğin önlenmesinde...

Önce Gemlik, ardından Mudanya belediyesi Marmara'da kirlilik sonucu ortaya çıkan müsilaj ya da bilinen adıyla salyayı deniz yüzeyinden toplamaya başladı.

Aslında bu yapılan, bir zamanlar Başbakan merhum Necmettin Erbakan'ın dediği gibi pansuman tedbir. Belki bir süre için tabakayı alıp temizler gibi görünmesini sağlarsınız ama kirlilik devam ettiği sürece Marmara'daki canlı yaşam her gün biraz daha yok olacak.

Konunun iyi tarafı, başta yöneticiler olmak üzere salyanın Marmara'daki kirlilikten kaynaklandığının herkes farkında olması. Bilim insanları anlatıyor, yerel yöneticiler hak veriyor.

Peki ya çözüm?

En son Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görüşerek, kirliliğin önlenmesi ile ilgili harekete geçilmesini talep etmiş, bakanlık da olumlu yanıt vermiş.

Bir yandan TÜBİTAK, diğer yandan bilim insanları çözüm bulmak için kolları sıvamış durumda. Ancak bu öyle kolay çözülecek bir iş değil. Yılların kirliliğinin doğurduğu sonuç.

Dünyanın başka yerlerinde de görülen müsilaja ortak çalışma sonucu çözüm bulunmuş. Adriyatik Denizi'ndeki müsilaj, bir zamanlar öylesine kötü bir hal almış ki balıkçılar ağ atamaz hale gelmişler. Atanlar da salya dolu olarak çekemeyince kesmek zorunda kalmışlar.

Sonunda ne olmuş peki?

Adriyatik Denizi'ne kıyısı bulunan 6 ülke bir araya gelerek, eylem planı hazırlayıp, kirliliği önleyerek çözüm bulmuşlar.

Marmara, bizim iç denizimiz. Önlemek daha kolay. Çözüm; kıyısı bulunan kentlerin artık yeter deyip, kirliliği durdurmak için ortak proje geliştirmelerinden geçiyor.

Dün TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu, Marmara Denizi'ndeki kirlilikle ilgili ortak açıklama yaptı. Çevre Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Sevim Yürüten'in okuduğu açıklamanın başlığı bile durumun ne kadar acil olduğunun göstergesi; 'Marmara, müsilaj ile ölüyorum, sesimi duyan var mı diyor'

'Sesimi duyan var mı' sözü, yine Marmara ile ilgili bir felakette, 1999 yılındaki büyük depremde enkaz altındakilerin kurtarılması için kullanılmış ve slogan haline gelmişti.

Açıklamada, yaşanan durumun Marmara'daki kirliliği anlatan acı bir çığlık olduğuna dikkat çekilerek, denizdeki eko sistemin bozulduğu ifade edildi.

Ardından da çözüm önerileri sıralandı. Bunlar, bilim insanlarının son bir aydır dikkat çekip sürekli tekrarlanan önlemler.

Çağrı da, denizlerin kara kökenli bu kirleticilere karşı korunmasına yönelik 2018 yılında düzenlenen Ulusal Eylem Planı kapsamında somut adımlar atılması.

Gerisi arkasından gelir. Geçtiğimiz günlerde bir bilim insanı çok güzel bir tespit yapmıştı: Türkiye'de çevre konusundaki yasalar yeterli. Ancak uygulamaya gelince hiçbir yapılmıyor.

Sözün özü; Marmara'yı daha kirletirsek, doğa çok daha büyük faturaları karşımıza çıkarır...

TÜRKOĞLU: BİZ SORDUKÇA BURSA RAHATLAR

Bursa'daki yerel siyaset, CHP'de İsmet Karaca, İYİ Parti'de Selçuk Türkoğlu'nun il başkanlıklarına seçilmesi sonucu oldukça hareketlendi. Ardından yeni kurulan Gelecek ve DEVA partilerinin de muhalefete katılmaları yerel siyaseti renkli hale getirdi.

İYİ Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu'nu sendika başkanlığı günlerinden tanıyoruz. Türkiye'nin en ilginç eylemleri onun sayesinde Bursa'da yapılıyordu. Birbirinden ilginç mizansenlerle gerçekleştirilen eylemler, Türkiye çapında ses getiriyordu.

Aynı performansı İYİ Parti İl Başkanlığı döneminde de gösteren Türkoğlu, gündem yaratan ve günlerce konuşulan açıklama ve toplantılar yapıyor.

Kongre sonrası pandemi nedeniyle ara verdiği ziyaretlere Sönmez Medya ile başlayan Türkoğlu, Basın Yayın ve Medya Politikalarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı İbrahim Erdoğan, Merkez Disiplin Kurulu Başkanvekili Avukat Şeyda Şahin, Teşkilat Başkanı Erkan Zorba, Eğitim Politikalarından sorumlu İl Başkan Yardımcısı Erdal Ay, Kadın Politikalarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Hüsniye Pıtırlı ve Osmangazi İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Aytaç Cihan ile birlikte gerçekleştirdiği ziyarette Genel Müdür Burak Özgün ile görüştü.

Türkoğlu, kurulduğu günlerde 'çadır partisi, barajı aşamaz, iki günde dağılır' yorumları yapılan İYİ Parti'nin kısa sürede siyasetin alternatifi odağı haline geldiğini belirterek, yapılan anketlerde de oy oranının yüzde 15-16 bandına yükseldiğini söyledi.

Bursa'da etkin muhalefet yaparak sorunları gündeme taşıdıklarını belirten Türkoğlu, 'Biz sordukça Bursa rahatlar... Biz sormazsak kim soracak... Bin 775 esnaf kepenk kapatmış. Kimseden ses çıkmıyor.' dedi.

Türkoğlu, görüşmeden sonra ASTV'de Sevda Kurul'un hazırlayıp sunduğu Satırbaşı programına da konuk olarak, gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

EMİN ADANUR'DAN ŞEFFAF YÖNETİM SÖZÜ

Ekibi ile birlikte Bursaspor yönetimine talip olan Emin Adanur, dün, Yönetim Kurulu Üyeleri Batu Demirtaş ve Yalcın Cambaz ile birlikte Sönmez Medya'yı ziyaret etti.

5 Haziran'da yapılacak kongre ile ilgili değerlendirme yapan Adanur, 'Bursaspor'u doğru yere hep beraber getireceğiz' dedi.

Bursaspor'un önündeki en büyük handikap, borçlar. Adanur'a hem borcun miktarını hem de böylesine büyük bir yükün altına neden girdiğini sorduk. O da yanıtladı:

'800 milyon lira civarında borç olduğu söyleniyor. Erkan Kamat'a sorduğumda bu rakamı verdi. Ancak mali tablo açıklanmadan kimse tam borcu bilemez.

Bursaspor'u yönetmek aslında hiç zor değil. Futbolcu, reklam, sponsorluklar gibi güzel bir gelir var. Ancak sistem kötü. Yönetilememek sorunu var. Doğru bir yönetim olursa borç yarı yarıya düşer'

Yönetim olarak bir yıllık sürede 120 milyon lira gibi bir kaynak oluşturmaları halinde Bursaspor'un bu parayla Süper Lig'e çıkabileceğini ifade eden Adanur, Süper Lig'deki gelirlerle kulübün çok rahat yönetilebileceğini söyledi.

Adanur, göreve gelmesi halinde şeffaf bir yönetim sergileyeceklerini de ifade ederek, şöyle devam etti:

'Zamanında insanlar o kadar çok yardım etmişler ki gerçekten nereye gittiği belli değil. Kapı satıyoruz demişler holdinglerden para almışlar hiç birinin ismi kapılarda yazmıyor. Destek olanlara bir plaket dahi verilmemiş. Adam reklam vermiş. Kulüp geri dönüşü reaksiyon olarak göstermeyince insanlar da kesmişler. Paranın yanlış yerlere gittiğini görmüşler. O yüzden şeffaf bir finansal yönetim anlayışımız olacak'