Sarışın göçmen bağnazlığı; Batı bunu hep yapıyor

Her savaşta insanlık bir kez daha ölür… Bunu da en iyi askerler bilir. Mustafa Kemal Atatürk, o yüzden ‘Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir, öyleyse esas barıştır’ değerlendirmesini yapar.

10 günden beri Rusya işgali sonrası Ukrayna’da yaşanan insanlık dramı bunun en iyi göstergelerinden biri.  Onbinlerce Ukraynalı savaştan kaçmak için ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor. Avrupa ülkeleri de kapılarını sonuna kadar açıyor. Asla o insanların yaşadıkları acıyı ve zorlukları küçümsemek için söylemiyorum ama bu göç bile Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü bir kez daha ortaya koyuyor.

Yunanistan sınırından geçmek isteyenlere ateş açılırken, yüzlerce göçmen Akdeniz ve Ege’nin sularında yaşamını yitirirken Ukrayna’dan gelenlere her türlü imkan seferber ediliyor.

30 yıl önce bunun benzeri ikiyüzlülüğüne Türkiye-Irak sınırında şahit olmuş, Suriyelilerin Avrupa’da uğradığı zulmü görünce yazmıştım.

 Irak’la sınırımızın bulunduğu yamaçtaki insan seline Mehmetçik, kamyon ve helikopterle yiyecek taşırken, Avrupa ülkeleri ve ABD, Hıristiyan Iraklılar için helikopterlerle özel kurtarma operasyonları yapıyordu. 

Dohuk’ta hakimlik yapan İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu bir sığınmacı yanımıza yaklaşıp,  yanında bulunan küçük radyosunu göstererek,  Kuzey Irak’ta bulunan ABD ve Avrupa ülkesi askeri birliklerinin Hıristiyanları helikopterlerle tahliye ettikleri haberde duyduğunu anlattı ve ardından içimizi parçalayan yorumunu ekledi: 

‘Bizim suçumuz Müslüman olmak mı? Getirsinler papaz ve incili biz de Hıristiyan olalım. Bizi de kurtarsınlar’

Türkiye, Suriye’den gelen dört milyonu aşkın Suriyeliye hiçbir ayrım gözetmeden kapılarını açtı. İdlib’te de kamplarda yaşayan bir milyon insana bakmayı sürdürüyor.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, göçlerle ilgili yaptığı değerlendirmede, bu konuya dikkat çekerek,  Batı'nın göçmenler konusundaki ikiyüzlü tavrını eleştirdi.

ÇAVUŞOĞLU: CENEVRE SÖZLEŞMESİ ÇİĞNENİYOR

‘Avrupa’nın sarışın göçmen bağnazlığı utanç vericidir’ diyen Çavuşoğlu, Avrupa’nın Ukrayna’daki bombalardan kaçan insanlara kucak açmasının yerinde bir yaklaşım olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: 

‘İnsan haklarının dini, dili, ırkı, rengi olmaz. Savaşın, insani dramın bir an önce son bulması temennimiz. Ancak insan haklarına olumlu yaklaşım yeryüzünün belirli coğrafyaları ile kısıtlanamaz. Suriyeli mültecileri ölüme terk eden Batı'nın gerçek yüzünü bir kez daha görme imkanı yakaladık. Bu konuda takındıkları tavır 'Bizim göçmenimiz.' ya da 'Bizden değil.' şeklinde oluyor. Bu yaklaşımı kesinlikle reddediyoruz’

 ‘Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov'un 'Bunlar alıştığımız mülteciler değil, Avrupalı insanlar, zeki insanlar.' gibi ifadeleri ayrımcılığın boyutunu koyduğuna işaret eden Çavuşoğlu, şunları söyledi:

‘Avrupa'nın sarışın göçmen bağnazlığı utanç vericidir ve asla kabul edilemez. Batı'nın bu çarpık yaklaşımla Müslüman coğrafyaya ayrımcılık sergilediği apaçık ortaya çıkıyor. İnsanlar insan oldukları için temel haklarına kavuşur ve bunun gereği yapılır. Suriyeli veya Ortadoğulu diye Akdeniz'de, Ege'de denize atılmaz, kıyafetleri alınıp Yunanistan sınırında donarak ölmeye bırakılmaz’

 Cenevre Sözleşmesi’nin de çiğnendiğini dile getiren Çavuşoğlu ‘Mültecilere 'Hıristiyan, sarı saçlı, mavi gözlü' diye ayırarak ayrımcılık yapılıyor. Yapılması gereken Ukrayna'da savaş mağdurlarıyla Suriyeli veya başka coğrafyalardaki mağdurlara aynı standartta bakabilmektir. Böyle yapılmadığı sürece ırkçılık ırkçılığı körükler, Avrupa çatışmadan ve savaşlardan kurtulamaz’ dedi. 

Çavuşoğlu’nun doğru ve yerinde tespitlerine eklenecek söz: İnsana sadece insan olarak bakıp değerlendirmekten başka çıkış yok…

VİCDAN DOLANDIRICILIĞININ SINIRI YOK...

Mülteciler Derneği’nin verilerine göre, Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı şubat ayı itibarıyla 3 milyon 746 bin 674 kişi.  Bunların 2 milyon 652 bin 608’ini kadınlar ve 0-18 yaş arası çocuklarla oluşturuyor.

Suriyelilerin en çok yaşadığı kentlerin ilk sırasında İstanbul yer alırken, sınırdan uzak olmasına rağmen Bursa da 184 bin 56 sığınmacı ile yedinci sırada bulunuyor.

Zaman zaman tepkisel bazı davranışlara rağmen toplumun genelinde Suriyelilere karşı merhametli bir yaklaşım söz konusu. Maalesef bunu kötüye kullananlar da var. Hem de sığınmacı olmayanlar tarafından…

Bunun adı vicdan dolandırıcılığı…

Geçtiğimiz günlerde, ASTV Program Müdürü ve Program yapımcısı Sevda Kurul da bu dolandırıcıların tuzağına düşenlerden biri…

Nasıl mı?

Kurul, program saatini tamamladıktan sonra eve gitmek için arabasıyla yola çıkar.  Gazetemizin karşısındaki Yeniceabat Mahallesi’ne dönen kavşakta, küçük bir ateş ve önünde oturan bir çift görür. Kadının kucağında ise bebek vardır.  Bebeği tam fark etmediği için döner kavşaktan geri gelerek bir kez daha bakar ve çiftle konuşur. Ancak, erkek, Arapça bir şeyler söyleyerek Suriyeli olduğunu anlatır.  Gördüğü manzara karşısında yüreği sızlayan Kurul, çifte bir miktar para verdikten sonra ayrılır. Ancak, olay kafasına takıldığı için Suriyelilerle ilgili konularda program yaptığı AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan’a iletilmesi ve bu çifte yardım yapılması için basın danışmanı İsmail Hakkı Yoğurtçu’yu arar. Konu il başkanına iletilince araştırma başlar. Bölgeye polis ekibi gider.

Gerçek, kimlik araştırması yapılınca ortaya çıkar. Gürkan da 23.30’da Kurul’u arayarak bilgiyi verir. Meğerse çift Türk vatandaşı ve o bölgeye yakın bir yerde oturuyormuş. Bir gün kavşakta oturup dilencilik yapınca çok sayıda insan Suriyeli olduklarını zannederek yardım yapmış, hatta bebek bezi ve mama getirenler de olmuş. Kazançlı bir yöntem olunca da çift aynı şeyi haftada birkaç gün tekrarlamaya başlamış.

Kıssadan hisse; her dileneni sığınmacı sanmayın, tuzağa düşersiniz.