Hava Durumu

Sınırda insanlık dramı ve batının ikiyüzlülüğü

Yazının Giriş Tarihi: 01.03.2020 08:45
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.03.2020 08:45

Anadolu Ajansı muhabiri olduğum yıllarda bizzat tanık olduğum iki olayı anlatarak başlayayım.
Yıl 1991. Yer Uludere'nin Andaç köyü. Türkiye ile Irak'ı ayıran derenin kıyısına helikopterle iniyoruz. Helikopterde dönemin Jandarma Asayiş Komutanı Korgeneral merhum Hulusi Sayın var.

Sınıra doğru geldiğimizde karşı tarafta derenin kıyısında bekleyen binlerce insan. Bir gün önce Saddam'ın saldırısı sonucu 500 bin Iraklının sınıra dayandığı haberini almıştık.
Kendi gözlerimizle insanlık dramını görüyorduk.
Irak rejiminin topçu ateşi devam ediyor. Top atışlarının sığınmacılara isabet etmesi an meselesi. Hulusi Paşa, Ankara ile irtibat kurmaya çalışıyor ama bir türlü bağlantı sağlanamıyor ya da görüştüğü yetkililer sınırın açılması ile ilgili talimat veremiyor.
Karşıdaki kadın ve çocukları gören Hulusi Paşa sonunda dayanamayarak sırtında telsiz bulunan astsubaya gitmesini söyleyerek, belki de orada yüzlercesi ölecek sığınmacılar için komutanlarına talimatı veriyor: Bırakın geçsinler...
İkinci olay yine aynı günler bu kez Uludere'nin Işıkveren köyündeyiz. Sınır taşının bulunduğu dağın yamacı insan seli ile kaplı. Mehmetçik, kamyon ve helikopterle yiyecek ve ihtiyaç maddelerini taşıyor. Ancak yetmesi mümkün değil. Kamyonlarla gelen ekmeğe ulaşmak isteyen sığınmacılar neredeyse birbirlerini eziyor.
Birlikte gittiğimiz Cizre muhabiri dayanamayıp üzerindeki montu kazağı sığınmacılara veriyor.
Yanımıza yaklaşan orta yaşlı bir sığınmacı Türkçe konuşarak bize derdini anlatıyor. İstanbul Hukuk Fakültesi mezunu Iraklı, Duhok'ta hakimlik yaparken, Saddam'ın saldırısı sonucu ailesi ile birlikte sınıra doğru gelmiş. Elindeki küçük radyosuyla dünyayı takip eden hakim, Kuzey Irak'ta bulunan ABD ve Avrupa ülkesi askeri birliklerinin Hıristiyanları helikopterlerle tahliye ettiklerini haberde duymuş.
Buna isyan ederek; Bizim suçumuz Müslüman olmak mı? Getirsinler papaz ve İncil'i biz de Hıristiyan olalım. Bizi de kurtarsınlar....
Ve bugüne dönelim. Türkiye, Suriye'den gelen 3 milyon 700 bin Suriyeliye hiçbir ayrım gözetmeden kapılarını açtı. İdlib'ten kaçmak isteyen bir buçuk milyon insan da yolda.
Batının duyarsızlığına dayanamayan Türkiye, sığınmacıların Avrupa'ya geçişi serbest bıraktı. Yunanistan sınırındaki görüntüleri ekranlardan izliyorsunuz. Gelenler hedef gözetilerek atılan gaz bombalarıyla karşılanıyor.
Bir yanda Türkiye'nin geçmişten gelen insani duyarlılığıyla milyonlara kapılarını açması, diğer yandan insan haklarını her platformda dilinden düşürmeyen batının ikiyüzlülüğü...
Sayısı şimdiden 18 bini aştı. Bakalım rakamlar yüz binlere ulaşınca neler yapacaklar...

'TÜRKİYE'NİN SABRINI SINAMAYA ÇALIŞTILAR'

ASTV'de yayınlanan Yerel Yönetimler programının konuğu olan AK Parti Bursa Milletvekili Muhammet Müfit Aydın ile Suriye'deki hain saldırı ve göçü konuştuk.

Türkiye'nin Suriye ile 911 kilometre sınırı olan bir ülke olduğunu vurgulayan Aydın, 'Sıkıntıyı biz yaşıyoruz. 10 bin veya 5 bin kilometre öteden gelip orada cirit atanlar gibi değiliz. Suriye'den gelen tehdidi görüp önlem almak zorundayız' dedi.
Aydın, Türkiye'de 3 milyon 700 bin Suriyeli bulunduğunu ve son gelişmelerle bir buçuk milyon insanın yolda olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:
' Suriye rejimi, Rusya ve İran'ın desteklediği oluşum burada ne yapmaya çalışıyor? Bu insanları niçin göçe zorluyor? Çocukların öldürülmesi, hastanelerin okulların bombalanmasını nasıl dünya seyrediyor bunu anlamakta zorlanıyoruz'
Suriyeli sığınmacıların yaşadığı insanlık dramını önlemek için Türkiye'den başka hiçbir ülkenin çaba göstermediğini, ABD ve Avrupa'nın sorunu bilmesine rağmen duyarsız davrandığını kaydeden Aydın, şöyle devam etti:
'Avrupa bugüne kadar hiçbir taahhüdünü yerine getirmedi. Türkiye'nin bu kadar insanın ihtiyaçlarını ilelebet karşılamasına imkan yok. Bunun için önceki günden itibaren kapılar açıldı. Artık onlar düşünsün. Bütün Avrupa ülkeleri tutuşmaya başladı. Bunlar sanıyorum Türkiye'nin sabrını sınamaya çalışıyorlardı. Sonucu gördüler.'

ÇAVUŞOĞLU, BURSA'NIN ŞEHİDİNİ YALNIZ BIRAKMADI

İdlib'de Suriye rejiminin düzenlendiği hava saldırısında şehit olan askerler dün 18 ilde düzenlenen törenlerle gözyaşları içinde son yolculuklarına uğurlandı.

İdlib'deki hain saldırıda şehit olan ve ailesi Yıldırım'da oturan Piyade Uzman Çavuş Tolga Can Yılmaz da memleketi olan Zonguldak'ın Çaycuma ilçesinde toprağa verildi.
Yılmaz için Şehit Kerim Keçeci Üretici Köylü Pazarı'nda düzenlenen cenaze törenine, ailesi ve yakınlarıyla Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Emre ve cenaze için Bursa'dan giden TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu katıldı. Şehidin Türk bayrağına sarılı tabutu, askerlerin omuzlarında cenaze nakil aracına konulduğu sırada baba Tacettin ve anne Tülay Yılmaz ile yakınları gözyaşlarına hakim olamadı. Çavuşoğlu, baba Tacettin Yılmaz'a başsağlığı dileklerini iletti.
Şehit Piyade Uzman Çavuş Yılmaz'ın naaşı, Karapınar beldesi Tilkiler Mahallesi'ndeki aile mezarlığına defnedildi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.