TEKNOSAB'da ilk fabrika TOGG için üretime başladı

Bursa'nın sanayi yolculuğu kadim tarihinden gelen İpek Yolu kültürünün etkisiyle tekstille başladı. Ardından 1970'li yıllarda otomotiv sektörünün kenti üs olarak seçmesiyle Türkiye'de sanayinin kalbinin attığı kent haline geldi.
İlk organize sanayi bölgesi Bursa'da kuruldu ve Türkiye'ye örnek oldu. Günümüzde OSB sayısı 18'e yükseldi.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın 93 kişilik heyetle Diyarbakır'a yaptığı gezi sırasında, Hasanpaşa Hanı'nda Oda Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ile Bursa ve kısa adı TEKNOSAB olan Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi'ni konuştuk.

Bursa'ya bu kadar sanayi yükü gerekli miydi?

Sorumuza Burkay itiraz ederek yanıt verdi:

'Bursa'nın toplam yüzölçümü yaklaşık 11 bin kilometrekare. Kentin toplam yüzölçümü içerisinde sanayiye ayrılan pay ise sadece binde 8 seviyesinde. Sanayi alanları, Bursa'nın toplam yüzölçümü içerisindeki sınırlı payına rağmen kent ekonomisine yüzde 46 seviyesinde katma değer sağlıyor. Sanayi alanlarının toplam yüzölçümlerine oranı Almanya'da yüzde 4.44, İtalya'da yüzde 2.15, OECD ülkelerinde ise ortalama yüzde 2.5'
Konu OSB'lerden açılınca, konu Burkay'ın vizyonuyla hayata geçen TEKNOSAB'a geldi. Gerçekten bir zamanlar ilk OSB olan ve Bursalıların Pilot Sanayi diye adlandırdığı Bursa OSB gibi kentin geleceğine damga vuracak proje hızla ilerliyor. Aslında bu proje, Bursa'nın önümüzdeki yıllarda orta ve ileri teknolojiye geçişinin adresi olacak.

Burkay, aslında flaş haber olacak bir gelişmeyi burada açıkladı:

'TEKNOSAB'da fabrikasını kuran Beyçelik, Türkiye'nin yerli ve milli otomobilini üretecek TOGG için şaşe ve çelik parça üretimine başladı'. Bugünlerde haftada birkaç kez TOGG ile ilgili gelişmeleri okuyoruz. 2022 yılında ilk otomobilin banttan indirileceği fabrika hızla yükselirken, Bursa'nın bu teknolojiyi destekleyen firmaları da ön plana çıkıyor. Önümüzdeki günlerde Bursa firmalarının TOGG katkılarını daha fazla göreceğiz.

Burkay, 10 milyon metrekare alan üzerine kurulan TEKNOSAB'ın ileri teknolojilerle üretim yapacak çok sayıda fabrikaya ev sahipliği yapacağını da sözlerine ekledi.

VALİ KARALOĞLU: DENİZE ÇIKMANIZ LAZIM

TEKNOSAB ile ilgili sohbet, BTSO heyetini Diyarbakır'a davet eden Vali Münir Karaloğlu ile görüşmemizde de devam etti.

TEKNOSAB'ın kuruluş aşamasında Vali Karaloğlu, Burkay'a proje konusunda büyük destek vermişti. Görüşmede de bunu 'Sizin vizyonunuz sayesinde birçok zorluğu kolaylıkla aştık' diyerek teşekkür eden Burkay, ilk fabrikanın TOGG için üretime başladığını Vali Karaloğlu'na da anlattı.

Beyçelik'in fabrika açılışına mutlaka gelmek istediğini söyleyen Karaloğlu, TEKNOSAB'la ilgili önerisini de şu sözlerle ifade etti:

'TEKNOSAB'ı denize çıkarmanız lazım. Fabrikalar kurulduğunda Gemlik Limanı yükü karşılayamayacak. O yüzden bu konuda ısrarlı olun. Gerçi devletin kendisi de o ihtiyacı görecek'

İbrahim Burkay da, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile her görüşmede liman konusunun masada olduğunu ve taleplerini sürekli ilettiklerini söyledi.

Bugünlerde TEKNOSAB'ın otoyol bağlantı kavşağı üzerinde çalıştıklarını anlatan Burkay, 'Kamulaştırma konusunu bize bıraktılar. Deri OSB, Kotiyak ve TEKNOSAB olarak birlikte üstleneceğiz' dedi.

Ulaşım konusu açılınca Yenişehir Havalimanı'nda lojistik merkez kurduklarını da hatırlatan Burkay, 'Artık gümrükleme Yenişehir'de yapılıyor. Kargolar başka havaalanından yapılsa bile bir daha işlem görmüyor' dedi.
Kargoları artık lojistik şirket aracılığıyla direkt fabrikaların kapısından almaya başladıklarını da vurgulayan Burkay, 'Aslında Bursa'nın potansiyeli uçak kaldırmaya yeter. Talepler başladı. Her geçen gün daha da gelişeceğine inanıyorum' dedi.

KARLOFÇA'DAN BAŞKA BİR GÜNEŞ DOĞUYOR

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası koordinatörlüğünde 'Genç Ticaret Elçileri' Erasmus+ projesinin 4'üncü uluslararası toplantısı, Sırbistan'ın Novi Sad kentinde yapıldı.

Toplantıya katılan BTSO Meclis Başkan Yardımcısı ve Dış Ticaret Konseyi Başkanı Murat Bayizit, izlenimlerini sosyal medya hesabından aktardı. Diyarbakır gezisinde olduğum için biraz geç kaldım ama önemli olduğu için yazmak istedim.

Bayizit'in anlattığı bölge aslında tarihimiz açısından önemli noktalardan biri. Viyana kuşatmasından sonra 16 yıl süren kanlı savaşların bitiminde kutsal ittifak devletleri ile 26 Ocak 1699 tarihinde imzalanan ve ilk büyük toprak kaybına uğradığımız Karlofça anlaşmasının adını aldığı yer burası.

Günümüzde Sırbistan'ın başkent Belgrad'dan sonra ikinci büyük şehri olan Novisad, Vojvodina bölgesinin sınırları içerisinde yer alıyor ve başta tarım olmak üzere otomotiv ve yazılım endüstrisinin yeni gözbebeği bir yatırım şehri.
Bayizit'in notlarıyla devam edeyim:

Sırbistan, yüzölçümü olarak 8 tane Bursa büyüklüğünde bir ülke. Nüfusu yaklaşık 7 milyon. Yüzde 9,5 işsizlik oranına sahipler. Sırbistan ekonomisi yaklaşık yüzde 40 tarım ve sanayiye dayalı bir ekonomi. Novisad'da bu oran yüzde 50 seviyelerinde. Ürettikleri malların yüzde 70'ini AB ülkelerine satıyorlar.

Son 10 yılda sadece Vojvodina bölgesine 9 milyar Euro büyüklüğünde direkt yabancı yatırım gelmiş. Sadece bu yıl Japon elektrikli motor firması Vojvodina bölgesine 1 milyar dolarlık yatırım yapacak.
Bölgenin önemli bazı avantajları mevcut. Nitelikli insan gücü, AB pazarına yakınlık, güçlü üniversite altyapısı, makul vergi oranları, nispeten uygun üretim maliyetleri, yabancı yatırımcıya sağlanan kolaylıklar bu avantajlardan sadece birkaçı.

Pan Avrupa karayolu bağlantısı, 1250 kilometre çapındaki alanda yer alan büyük otomotiv OEM markaları, çok güçlü teknik üniversite eğitimi, son yıllarda gelen ciddi yabancı yatırımcı bölgeyi sadece tarım değil otomotiv ve yazılım merkezi yapmakta. Novisad üniversitesinde 14 fakülte ve sadece teknik fakültelerde öğrenim gören 15 bin öğrenci mevcut. Bunun yanı sıra özellikle mesleki eğitim konusunda eski Yugoslavya'dan gelen altyapı ve mantalite oldukça disiplinli ve sürdürülebilir bir insan kaynağı sunmakta.

Son söz olarak belirtmeliyim ki Osmanlı'nın kaybettiği yer Karlofça'dan başka bir güneş doğuyor. Herhangi bir mukayeseye düşmeden etrafımızda ve özellikle Balkan coğrafyasında neler olup bitiyor iyi gözlemlemek lazım. Tito'nun yıkılan Yugoslavya'sı başka bir formatla ve daha kompakt bir yapı ile sahne alıyor.'