Tükenmeyen umut; Ulusal egemenlik…

Türkiye, sıkıntılı dönemleri yaşanken Ulu Önder Atatürk’ün Samsun’a çıkışı ve meclisin açıldığı günleri düşünür ve bugünlerle kıyaslarım.

Savaş yorgunu bir ülke, imzalatılan anlaşmalarla ordusu dağıtılmış, birçok bölgesi işgal edilmeye başlanmış.

O günlerde yaşananları yıllar sonra CHP’nin Dördüncü Büyük Kurultayını açarken en iyi Atatürk anlatır;  Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı bir savaş, yıllarca süren bir savaş…

Uçurumun kenarındaki ülkeyi kurtarmak için bir grup arkadaşıyla birlikte yola çıkan Mustafa Kemal’in umudu, her türlü zorluğa göğüs germesini bilen Türk halkıdır.

Bunu, savaştığı birçok cephede ve en son Çanakkale’de kahramanlık destanı yazarken birlikte ölüme yürüdüğü askerlerde görmüştür.

Kurtuluşun ateşini de onlara güvenerek yakar ve yeni umudu 23 Nisan 1920’de açılan meclisle egemenliği hakkına teslim eder. Milli egemenlikle kanatlanan bu umut ülkeyi kurtarmakla kalmaz, yeni bir ülke inşa eder. Bir asır geçmesine rağmen atılan temel o kadar sağlam bir iradeye dayanır ki hiçbir güç ona zarar veremez.

Geçmişi düşünce o yüzden umudum artar. Bugün yaşanan sorunların çözüm adresi de yine ulusal egemenliğe çıkar.

 O yüzden Ulusal Egemenlik tükenmeyen umuttur.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun…

ANLAMLI GÜNDE BATILI ELÇİLERE ‘KAYIP ÇOCUK’ MEKTUBU…

Dünyanın farklı coğrafyalarında kol gezen savaş, terör ve şiddet eylemlerinden dolayı en büyük bedeli masum ve kayıp mülteci çocuklar ödüyor.

Ve maalesef dünya buna gözlerini kapıyor.

Başkanlığını AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun yaptığı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Atatürk’ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan’da bu önemli konuyu gündemine alarak çağrıda bulundu. 

Ukrayna'da devam eden savaş dolayısıyla, BM ve UNICEF gibi uluslararası örgütler tarafından da teyit edilmiş verilere göre, en az yarısını çocukların oluşturduğu toplam 4,5 milyon Ukraynalının mülteci statüsüne düştüğünü dile getiren Çavuşoğlu, bu süreçte Ukrayna'da neredeyse her saniyede bir çocuğun başka bir ülkeye iltica ettiğini ifade etti.

Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Heyeti Üyesi ve AK Parti İstanbul Milletvekili Serap Yaşar'ın raportörlüğünü yaptığı "Avrupa'da Kaybolan Mülteci ve Göçmen Çocuklar Raporu"nun göçmen ve sığınmacı çocukların savunmasız olmalarına vurgu yaptığını ve bunların yolculukları boyunca karşılaştıkları şiddet, cinsel istismar, insan ticareti ve sömürü gibi tehlikelere karşı özel korumaya ihtiyaç duyduklarını ortaya koyduğunu kaydetti.

Avrupa'da her yıl rekor sayıda mülteci ve göçmen çocuğun kaybolduğunun teyit edildiğini belirten Çavuşoğlu şöyle devam etti:

‘ Uluslararası kuruluşlara, bu konuda yeterli duyarlılığı göstermeyen Batılı ülkelerin büyükelçiliklerine bir mektup gönderiyoruz. Bu mektupta insanlık adına mühim bir çağrıda bulunuyor, sembolik olarak Suriye'den yola çıkmış bir çocuk fotoğrafının parçalarına da yer vererek bir hassasiyetin uyanmasını temenni ediyoruz. Uluslararası kurumların yetkililerine, büyükelçilerine bu mektupla birlikte yolladığımız kayıp çocuk fotoğrafının parçalarını da iletmemizin anlamı, dikkatleri kaybolan çocuklara yöneltmektir."

"Savaşlardan, bombalardan kaçarken kaybolan bu çocuklar nerede?" sorusunu sormak gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, "Artık din, dil, ırk ayrımında, bulunmadan, coğrafya ayrımı yapmaksızın yarınlarımızın güvencesi çocuklarımız için, kayıp mülteci çocukları görmezden gelmeyi bırakalım." diye konuştu.

CHP’Lİ KARABIYIK’TAN TÜRKİYE’DE ÇOCUK GERÇEĞİ…

Usta yazar Yaşar Kemal yıllar önce, ‘Bu ülkede 4 şey olmayacaksın; çocuk, kadın, ağaç ve sokak hayvanı...’ tespitini yapmıştı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık’ın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, ortaya koyduğu tablo usta yazarın haklılığını bir kez daha ortaya çıkardı.

Bugün gelinen noktada, ülkemizde yaşayan ve geleceğimizin temeli olan çocukların, bugünü bir bayram olarak kutlamaktan uzak, yaşadığı sorunların mücadelesiyle geçirdiğini savunan Karabıyık, nüfusumuzun üçte birini oluşturan çocukların  ‘çocuk evlilikleri’, ‘çocuk işçiliği’, ‘çocuk yoksulluğu’, ‘yetersiz ve yanlış beslenme’, ‘kaliteli ve yeterli bakım ve koruma eksikliği’, ‘şiddet ve dayak’, ‘ihmal, istismar ve taciz’, ‘düşük nitelikli eğitim’, ‘sağlık, adalet ve sosyal hizmetlere erişim’ gibi çok sayıda sorun yaşadığını söyledi. 

Karabıyık, iktidarın hatalı politikaları nedeniyle yaşadığımız kriz ortamında haneleri saran yoksulluk ve işsizlik nedeniyle, çocukların da erken yaşta bu yoksulluk döngüsüne girdiğini savunan Karabıyık, çocukların sağlığı ile ilgili aile hekimleri tarafından yapılan bir araştırmanın ise, yoksulluğun çocukların sağlığı üzerindeki etkisini kanıtlar nitelikte olduğunu ifade etti. Karabıyık, şöyle devam etti:

‘1049 çocuk ile yapılan bir araştırmaya göre, çocukların dörtte biri çok düşük kilolu. Hekimlerin çalışmasına göre, lise öğrencilerinin yüzde 13,2’si beslenme eksikliği nedeniyle olması gereken kilonun altında. Bu oran ilkokulda yüzde 14,9’a, ortaokulda ise yüzde 19,8’e yükseliyor. Çocuklarda kansızlık görülme sıklığı ise ilkokula gidenlerde yüzde 87. Yani beslenme yetersizliği önemli sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor; aynı zamanda çocukların öğrenme ve başarısı üzerinde de olumsuz etki yaratıyor’