Hava Durumu

Üsküp ki Şardağ'ında devamıdır Bursa'nın

Yazının Giriş Tarihi: 20.05.2025 08:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.05.2025 08:08

Osmanlı’nın beylikten imparatorluğa uzanan 600 yıllık yolcuğunun ilk yönü Balkanlardı. Gönül erenleriyle başlayan fetih yolculuğu Bursa’dan başlamıştı.

Bu yolculukta İstanbul’dan çok önce Balkanlar Osmanlı toprakları haline gelmişti. Günümüzde Kuzey Makedonya’nın başkenti olan Üsküp de bunlardan biri. Yıldırım Bayezid döneminde 1392 yılında Osmanlı egemenliğine giren kent, Bursa’yla büyük benzerlik taşır.

Çünkü Orhan Gazi’nin Bursa’da uyguladığı kent modeli, Üsküp’e Saray Bosna’ya Sancak’a taşınmıştır. Bunun yanı sıra Bursa’dan çok sayıda göçmen de Üsküp’e yerleşir.

Ünlü şairimiz Yahya Kemal'in ‘Kaybolan Şehir’ şiirindeki şu dizeleriyle de anlam bulur;

Üsküp ki Yıldırım Beyazıt Han diyarıdır,

Evlad-ı Fatihan'a onun yadigarıdır.

Firuze kubbelerle bizim şehrimizdi o;

Yalnız bizimdi, çehre ve ruhiyle bizdi o.

Üsküp ki Şardağ'ında devamıydı Bursa'nın.

Bir lale bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.

Osmanlı egemenliğinin sona ermesinin ardından acılı dolu göçte adres yine Bursa olur. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır’ diye tanımladığı muhacirler, zorunlu ayrılığa rağmen doğdukları toprakları unutmadı.

Önce dernekler kuruldu, ardından iş insanlarının bir araya geldiği STK’lar oluşturuldu.

İlişkiler yıllar içinde gelişti büyüdü ve yatırıma dönüştü. Bu işe öncülük eden önemli STK’lardan biri olan RUMELİSİAD, 2006 yılında Bursa’da kuruldu ve bugün; 11 farklı Balkan ülkesinden 300'ün üzerinde üye, 26 farklı sektörde 55 binden fazla çalışan, 38 farklı ülkede milyonlarca dolarlık yatırım ve 120 farklı ülkeye yönelik 1,5 milyar doları aşan ticaret hacminin temsilcisi konumuna ulaştı.

Geçen hafta RUMELİSİAD ve Kuzey Makedonya’da önemli bir sanayi yatırımı gerçekleştirecek olan Şahterm firmasının daveti üzerine, Anadolu Ajansı Bursa Bölge Müdürü Erdinç Aksoy, Ekonomi Gazetesi Bölgeler Koordinatörü ve Bursa Temsilcisi Ömer Faruk Çiftçi, DHA muhabirleri Cansel Oruç ve Esra Türker, İHA Haber Müdürü Uğur Uslubaş, GündemBursa’dan Ahmet Akhan ve BPR ajansından Kenan Kibar ve Nadir Tülek ile birlikte Üsküp’teydik.

Gezi, RUMELİSİAD’ın Bursa’da birçok kuruma da örnek olması gereken bir mesajla başladı. Bilindiği gibi Yenişehir Havalimanı yapılan tüm girişimlere rağmen istenilen verimliliği ve destinasyon sayısına ulaşamıyor. Bunda hem Bursalıların sahip çıkmamasının hem de yolcuların Sabiha Gökçen’e yönlendirilmesinin büyük etkisi var.

Dernek, havaalanının daha aktif kullanılmasına öncülük etmek amacıyla yurt dışına yapacağı geziler için Yenişehir’i kullanıyor. RUMELİSİAD daha önce de 6-9 Şubat tarihleri arasında KKTC’de gerçekleştirdiği Ekonomi Zirvesi için Yenişehir’den uçak kaldırmıştı. Üsküp’teki program için yine Yenişehir tercih edildi.

TÜRK TURİSTLERİN GÖZDESİ; MAKEDONYA…

Yıllar önce Osmangazi ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin görev yaptığı dönemde ilk kez Üsküp’e gitmiştim. Bursa’ya benzerliğinin yanı sıra en çok dikkat çeken unsur, kent meydanı başta olmak üzere şehrin dört bir yanındaki heykellerdi. En büyük olanı ise Büyük İskender’e ait olandı.

Asıl ilgimizi çeken ise Fatih Sultan Mehmet’in babası İkinci Murat döneminde yaptırılan Taş Köprü’ydü. İskender’in heykelinin hemen karşısında yer alan köprüyü geçtiğinizde birden sanki Bursa’ya ışınlanmış hissine kapılıyordu insan.

Altepe, başkanlık yıllarında deyim yerindeyse kentin bu bölgesini ihya eden yatırımlara imza attı. Camiler ve türbeler restore edildi, yollar, okullar yapıldı. Hatta o dönemin Çayır Belediye Başkanı olan ve günümüzde Başbakan Yardımcılığı görevi yapan Izet Medziti, bir ziyarette Altepe’ye dönerek, adaylığınızı koysanız benden çok oy alırsınız’ esprisini de yapmıştı.

Geçen sürede Türk turistlerin Üsküp ve Makedonya’ya olan ilgili her geçen yıl arttı. 2024 yılında Kuzey Makedonya’yı 280 bin Türk turist, Türkiye’yi ise 250 bin Kuzey Makedonyalı ziyaret etti. Bunun en önemli nedenlerinden biri göçle gelenlerin ata topraklarını merak etmeleri, diğeri ise vizesiz seyahat imkanının olması. Bir parantez açayım; Makedonya önce NATO’ya üye oldu, ardın AB ile üyelik görüşmelerine başladı. Makedon vatandaşların serbest dolaşım hakkı var. AB üyesi olursa ki bu yolda hızla ilerliyor artık vizesiz gitme imkanı kalmayacak.

Üsküp’ün yanı sıra dünyanın en güzel yerlerinden biri olan Ohrid, Üsküp yakınlarındaki Matka kanyonu, Atatürk’ün askeri okulda okuduğu Manastır, Osmanlı yadigarı Gostivar da turistlerin ilgisini çeken bölgeler.

Üç günlük gezimiz sırasında gözlemlediğim. Üsküp’te yaşayanların turistlere olan ilgisi ve sıcak davranışları. Bizdeki birçok bölge gibi gelen turist yolunacak kaz olarak görülmüyor. Restoran ve kafelerde fiyatlar Türkiye’den ucuz. Ürünler kaliteli, porsiyonlar ise neredeyse iki kişilik. Tek eksik bizdeki servis hızı. Biraz rahat insanlar… Grup olarak akşam yemeği için gittiğimiz restorandaki garson, servisin yavaş olduğundan şikayet edilmesi üzerine, ‘Burası İstanbul değil’ diyerek buradaki servisin biraz yavaş olduğunu gülerek hatırlattı.

Bursa’ya ışınlandığınızı hissettiğimiz Taşköprü’nün öbür yakası ise Arnavut ve Türklerin esnaflık yaptığı bölgeler. Büyük çoğunluğu Türkçe konuşuyor ve oldukça samimi davranıyor.

Sohbetlerimiz sırasında merak edip sordum; Arnavut ve Türklerin durumu nasıl diye… Çünkü daha önceki gezilerimizde Makedonların ayrımcılık yaptığı söyleniyordu. Bu durum oldukça azalsa da hala devam ediyormuş. Örneğin kamuya alınacak 10 kişilik bir kadro varsa bunun 7’si Makedon, 3’ü Arnavut ve Türklere veriliyormuş. Ancak hakkını teslim edelim Üsküp’te 200 yıllık geçmişe sahip Türk okulları hala eğitime devam ediyor. Kamuda iki dilli hizmet var.

BALKAN EKONOMİ ZİRVESİ; AVRUPA’YA ÇIKIŞ KAPISI…

Kimi toplantılar olur, sadece konuşulmak için yapılır. Kimi toplantılar da vardır ki, katılanları kadar arkasında bıraktığı izlerle konuşulmayı hak eder. Üsküp ziyaretimizin ana konularından biri olan ve 9’uncusu düzenlenen Uluslararası Balkan Ekonomi Zirvesi, işte bu ikinci kategoriye ait bir buluşma oldu.

Rumeli kökenli sanayicilerin kalbinin attığı Bursa’dan, Balkanların kalbi Üsküp’e uzanan bu yolculuk, sadece kilometreleri değil, gönül bağlarını da birbirine bağladı.

RUMELİSİAD Başkanı Murat Evke’nin açılış konuşmasında sarf ettiği şu cümle, zirvenin ruhunu özetliyordu:

“Coğrafi sınırları haritalar belirlese de gönül coğrafyamız tanımlanamaz.”

Evke’nin bu sözlerini Üsküp’ün tarih kokan sokaklarında yürürken düşünmemek mümkün değildi. Bugün Türkiye'de milyonları bulan Rumeli kökenli vatandaşlarımız, yalnızca kültürel bağlarla değil, ekonomik yatırımlarla da Balkanlarla köprü kuruyor.

Bu köprünün en somut örneği ise zirvede gündeme gelen ve birçok övgüye mazhar olan Şahterm yatırımıydı. Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Şahin’in deyimiyle, “rakipler doğuya giderken batıya açılma” stratejisiyle şekillenen bu yatırım, sadece istihdam değil; teknoloji, vizyon ve gönül işçiliği de taşıyor.

Kuzey Makedonya'nın siyasi liderlerinden gelen mesajlar da en az ekonomik veriler kadar dikkat çekiciydi. Başbakan Yardımcısı Izet Medziti’nin “Türkiye sadece ekonomik ortak değil, dönüştürücü bir dosttur” sözü, iki ülke arasındaki stratejik yakınlığın artık sözden çıkıp pratiğe döküldüğünü ortaya koyuyordu.

Avrupa İşleri Bakanı Orhan Murtezani’nin Türkçe konuşması, Enerji Bakanı Sanja Bojinovska’nın Bursa'daki fahri konsolosluğa atıfla yaptığı açıklamalar, Türk girişimcilerin Kuzey Makedonya’da ne denli kabul gördüğünün güçlü göstergesiydi.

Türkiye Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy’un zirveye damga vuran sözlerinden biri şuydu:

“Ticaret hacmini 2 milyar dolara çıkarmak yönünde karşılıklı güçlü bir irade var.”

Bu cümle, sadece diplomatik nezaket değil, aynı zamanda stratejik kararlılığın da ifadesiydi. 2 milyar dolarlık hedef, iki ülke arasında kurulacak yeni sanayi köprülerinin ekonomik hacmini belirleyecek.

Ulusoy’un bir diğer dikkat çekici vurgusu, ülkedeki Türk yatırımcıların 10 bin kişiye istihdam sağladığı gerçeğiydi. Şahterm gibi şirketlerin bu tablonun ana aktörlerinden olması, yatırım kararlarının yalnızca iş planıyla değil, aidiyet duygusuyla da şekillendiğini gösteriyor.

Zirvenin son konuşmacısı Şahterm Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Şahin, sahneye yalnızca bir iş insanı olarak değil, bir stratejist gibi çıktı. Endüstri 4.0 altyapısıyla kurulacak fabrikadan bahsederken, konuyu sadece teknolojik yatırım olarak değil, bölgesel kalkınmanın bir adımı olarak değerlendirdi.

Şahin’in “Dünyanın her yerinde geçerli kalite belgelerine sahibiz” vurgusu, Türkiye'nin yerli sanayisinin artık sadece üretim değil, güvenilirlik ve sürdürülebilirlik anlamında da küresel rekabetin içinde olduğunu gösteriyor.

Ve elbette bir başka önemli vurgu: “Türkiye’deki kur politikası bu şekilde devam ederse sanayiciler alternatif pazarlara yönelmek zorunda kalır.” Şahin’in bu cümlesi, içeride duyulması gereken önemli bir mesaj.

Gezi boyunca sohbetlerimizde de gündemde hep bu konu yer aldı. Bugün dünyanın dört bir yanına Bursa’daki tesislerinde ürettiği rezistansları ihraç eden Şahterm, artan talep karşısında büyümek istiyor ve Türkiye’de yeni yatırım için Ankara’nın kapısını çalıyor, İleri teknoloji üretimi yapmak istiyoruz. Teşvik beklentimiz var. Verilen yanıt ilginç ileri teknoloji üretimi yaptığını ispatla. Ürünlerinin yüzde 60’ını ihraç ettiğini ve söylüyor ve dünyanın en önemli beyaz eşya üreticilerinin ana tedarikçisi olduğunu belgeleriyle gösteriyor ama nafile.

Bunun üzerine yurt dışına yöneliyor. ABD’den Kuzey Afrika’ya kadar araştırma yapıyor. Kuzey Makedonya’yı seçerken barışçıl yapısını ve Atatürk’ün eğitim aldığı topraklar alıyor. Bu konuda en büyük desteği de Kuzey Makedonya’nın Bursa Fahri Konsolosu Halil Bedzeti’den görüyor. Bedzeti’ye bir parantez açmakta fayda var. Gezi boyunca bizlere de en çok yardımcı olanlardan biriydi.

Şahin’in hedefi ise büyük;

“Önümüzdeki beş yıl içinde Kuzey Makedonya’yı Avrupa’nın elektrikli ısıtıcı üretim merkezi haline getirme vizyonumuz var ve buna tüm kalbimizle inanıyoruz’

Balkanlar ile ekonomik ilişkiler Bursa için yalnızca dış ticaret konusu değil, aynı zamanda tarihi bir sorumluluk. Bunu bilen iş insanları, bu tür zirveleri yalnızca bir vitrin değil, somut iş birliklerinin sahnesi haline getiriyor.

Son söz: Üsküp’ten dönerken

Zirveden dönerken, havaalanı camından bakarken aklımda şu cümle yankılandı:

“Rumeli bir coğrafya değil, bir aidiyet duygusudur.”

Balkan Ekonomi Zirvesi, bu aidiyetin ekonomiyle nasıl yeniden yazıldığını ve geleceğe nasıl taşındığını gösteren önemli bir sayfa oldu.

Sıradaki sayfada kim bilir hangi yatırımlar, hangi vizyonlar, hangi şehirler olacak… Ama bilinen bir şey var:

Bursa, Balkanlar’da sadece geçmişiyle değil, geleceğiyle de var olacak.

BİR TEMEL, İKİ ÜLKE, ORTAK BİR GELECEK

Kimi yatırımlar vardır, sadece betonla değil vizyonla atılır temeli... Üsküp’te gerçekleşen Şahterm'in fabrika temel atma töreni tam da böyle bir tablo sundu bizlere. Geniş anlamıyla Türk girişimciliğinin, özelde ise Bursa’nın sanayi birikiminin sınır tanımayan öyküsüne yeni bir başlık açıldı Kuzey Makedonya’nın başkentinde.

Gezinin finalinde Bursa merkezli Şahterm, üretim gücünü Balkanlar’a taşımasına tanıklık ettik.

Üstelik bu öyle sıradan bir yatırım hikâyesi değil. Üsküp Serbest Bölgesi’nde 25 milyon avro ile başlayan, 50 milyonla büyümesi hedeflenen ve 100 milyon avroyla taçlandırılmak istenen bir üretim kampüsünün temeli atıldı. Bu sadece bir fabrika değil, aynı zamanda Türkiye ile Kuzey Makedonya arasında kurulan ekonomik köprünün bir ayağı daha.

Kuzey Makedonya Başbakanı Hristijan Mickoski, törende oldukça samimi ve içten bir konuşma yaptı. “Bu yalnızca bir yatırım değil, ihracat kapasitesini ve ekonomik istikrarı artıracak bir adım.” dedi. Ardından ülkesine olan güveni ve yatırımcıya sundukları kolaylıkları vurguladı. 500 kişilik istihdam hedefiyle başlayan bu yatırımın, 1000 kişiye çıkacak potansiyeli taşıdığı vurgulandı.

Kendisi için bu temel yalnızca bir inşaat başlangıcı değil, “geleceği inşa eden bir Makedonya'nın temeli” anlamına geliyordu.

Türkiye’nin Üsküp Büyükelçisi Fatih Ulusoy’un sözleri de son derece dikkat çekiciydi. Türkiye’nin Kuzey Makedonya’daki toplam yatırımlarının 2 milyar dolara dayandığını, 10 bin kişiye doğrudan istihdam sağlandığını söyledi. “Bugün temelini attığımız bu fabrika, Türkiye'yi temsil eden bir gurur vesilesi olacak,” dedi.

Diplomatik söylemin ötesine geçen bu sözler, aslında Türkiye'nin Balkanlar’daki ekonomik nüfuzunu da işaret ediyor. Ve açıkça görülüyor ki, bu nüfuz gönüller kazanarak, istihdam üreterek, yatırım yaparak büyüyor.

Törende RUMELİSİAD Başkanı Murat Evke’nin konuşması da ayrı bir pencere açtı. Rumelili sanayicilerin yalnızca ekonomik değil, gönül bağıyla da bu topraklara yatırım yaptığını söyledi. “Bugün burada atılan bu temel, yalnızca bir fabrikanın değil, aynı zamanda Türkiye ile Kuzey Makedonya arasındaki dostluğun ve iş birliğinin de sembolü olacaktır,” derken aslında tarihsel bir hafızaya da dokundu.

Şahterm Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Şahin’in sözleri, törendeki herkes kadar Bursa’dan bu gelişmeleri takip edenler için de anlamlıydı. Bursa’da üç fabrikasıyla, 800 kişilik istihdamla global pazarda yer edinmiş bir markanın lideri olarak, yatırım için neden Üsküp’ü seçtiğini açıklarken yalnızca rakamlardan değil, barıştan ve huzurdan da söz etti.

Benim fizibilite anlayışım sadece ekonomik geri dönüş değildir,” diyen Şahin, bu ülkeyi seçerken komşularıyla barış içinde yaşamasını, yatırımcının önünü açacak mekanizmaları ve sosyal huzuru göz önüne aldığını anlattı.

Makedonya’da herhangi bir pazarım yok. Yatırımım yüzde 100 ihracata yönelik olacak ve Makedonya’ya döviz kazandıracaktır.”

Yani hem kendi ülkesinin ihracat kasını genişletiyor hem yatırım yaptığı ülkenin ekonomisine katkı sunuyor.

Kazanan her iki ülke…

Bu fabrika, Faruk Şahin’in ifadesiyle Avrupa’nın elektrikli ısıtıcı üretim merkezi olma hedefiyle yola çıkıldı. Bursa’da başlayan üretim yolculuğu, şimdi Balkanlar’da başka bir kıvama erişiyor.

İstihdam, üretim, ihracat… Ama aslında hepsinden önemlisi: barış ve iş birliği.

Bu yatırımın sadece ekonomik değil, kültürel, sosyal ve diplomatik bir değeri var.

Üsküp’teki bu yatırım, bir fabrikanın ötesinde bir anlam taşıyor: Türk iş dünyasının dünyaya açılan penceresinin Balkanlardan esen serin ama bir o kadar dostane, üretken bir rüzgâr…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.