Güney Marmara’nın sanayi merkezi olan Bursa çok ciddi bir deprem riski altında.
Fay hatları kenti 9 kollu bir ahtapot gibi kuşatmasının yanı sıra saatli bomba gibi bekleyen bir yapı stoğuna sahip.

İstanbul için başlatılan ve kamuoyunda “Yarısı Bizden” olarak bilinen kentsel dönüşüm destek kampanyası, sadece beton değil umut da taşıyor. Devletin dönüşüme giren konutların maliyetinin yarısını üstlendiği, kalan kısmı için düşük faizli kredi ve taşınma desteği sunduğu bu model, İstanbul’da yüz binlerce vatandaşı harekete geçirdi.
Aynı coğrafi kaderi paylaşan Bursa içinse hâlâ sadece umut…

Oysa hem kamu hem özel sektör Bursa adına bu kapıyı zorlamaya devam ediyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi geçen mayıs ayında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na gönderdiği yazıyla kampanyadan Bursa’nın da yararlanmasını gerekçelerini de anlatarak resmen istedi.

Geçtiğimiz haftalarda BTSO’da yapılan toplantıda inşaat sektörünün önde gelen isimleri bu meseleyi tekrar ve yüksek sesle dile getirdi. “Deprem Bursa için İstanbul’dan daha yakın bir tehdit” diyen BTSO İnşaat Konseyi Başkanı Ali Tuğcu ile İMSİAD Başkanı Şeref Demir, bu çağrıyı Bakan Murat Kurum’a da ilettiklerini açıkladı.

Ancak hem belediyenin ne de iş dünyasının çağrılarına henüz bir yanıt gelmedi.
Bu hafta ses verenlerden biri de MÜSİAD oldu.
Hem de sadece açıklamayla değil, sahaya inerek…

MÜSİAD Bursa İnşaat ve Yapı Malzemeleri Sektör Kurulu, dönüşümün sembolik alanlarından biri olan Cumalıkızık’taki projeleri yerinde inceledi. Bursa Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Beyhan Bayhan’ın katıldığı teknik gezide sismik izolatör teknolojileri masaya yatırıldı. Sonrasında yapılan toplantıda ise söylenmeyen kalmadı.

Kurul Başkanı Muhammet Adiloğlu’nun ifadesi çarpıcıydı:
“Vatandaşın bu yükü tek başına kaldırması mümkün değil.”
Bu cümle aslında bütün tartışmanın özetiydi.
Bugün Bursa’da bir vatandaş, ailesini güvenli bir eve taşımak istediğinde karşısına çıkan mali tablo, onu hayalinden çok borcuyla baş başa bırakıyor.

“Yarısı Bizden” gibi bir kampanya, yalnızca destek değil; bir dönüşümün fitilidir. Ve bu fitilin ateşlenmesi, yalnızca İstanbul’un değil, Türkiye’nin tamamının meselesi olmalı.
MÜSİAD’ın çıkışı, sadece bir sektör çağrısı değil, aynı zamanda bir kamu sorumluluğudur. Bu sese, belediye, akademi, STK’lar ve medya da eşlik etmeli. Çünkü bu artık sadece bir kampanya değil, bu şehrin geleceği…
“Yarısı Bizden”se…
Yarısı bizden bekleyen bir şehrin, tamamı dönüşüme muhtaç!
Kim demiş yaş 76 olunca insan susar?
Bursa Kültürpark Açık hava tiyatrosu sahnesinden kimler geldi kimler geçti.
Bugün aramızda olmayan Neşet Ertaş’tan İlhan İrem.
Paco de Licia’dan Alphaville’ye Ana Moura’ya Europe’den Haris Alexiou’ya Julio Iglassias’tan Ajda Pekkan’a kadar kadar dünyanın ünlü sanatçıları Açıkhava’da konser vermiş, unutulmaz anılar bırakmıştı.

Sahnenin son konuğu Selda Bağcan’dı.
76 yaşında bir kadın düşünün…
Saçlarına yıllar düşmüş, yüreğine hüzün.
Sahneye çıkıyor, bir elinde mikrofon, öteki eliyle de topluma ayna tutuyor.
Sadece bir sanatçı değil o. Bir kuşağın vicdanı.

Yaş ortalaması 40’ın üzerinde 4 bine yakın insan, sadece müzik dinlemedi…
Bir hafıza tazelendi, bir duruşa tanıklık edildi.
Konserin açılışını Neşet Ertaş’ın “Yalan Dünya”sıyla yaptı.
Ne tesadüf!
Gerçekten de yalan bir dünya bu. Bir pencere misali her gelen bakıp geçiyor.
Türkiye’de son yıllarda en çok konuşulan toplumsal sorunlarımızdan biri kadına şiddet ve kadın cinayetleri. Kadınlar öldürülüyor, katiller kravatla “indirim” alıyor.
Ama Selda, bunu sineye çekmiyor.
Söylenmeyeni söylüyor, ‘Yaz gazeteci yaz’ şarkısını güncelliyor:
“Her gün can veren onlarca kadını yazma
Daha da gidecek olanlara şaşma
Kravat takıp indirim alanları yazma
İstanbul Sözleşmesini de
Yaz yaz gazeteci yaz…”
Bir şarkının içine öyle bir “vicdan” sığdırıyor ki…
Sadece alkış değil, gözyaşı da yükseliyor seyirciden.
Çünkü sahnede sadece bir sanatçı değil, bir çağrı var.
Ve o çağrı hepimize:
Sakın susma!
2,5 saat boyunca yaş değil, yürek konuştu sahnede.
Ve finalde İzmir Marşı.
Kim demiş yaş 76 olunca insan susar?
Selda Bağcan konuşuyor.
Notayla, sözle, yürekle…
Ve o konuşuyorsa,
Gazeteci de yazmalı.
Yazmalı ki unutulmasın…