Hava Durumu

Yatırımdan turizme Bursa-Üsküp ittifakı

Yazının Giriş Tarihi: 14.06.2025 07:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.06.2025 07:58

Osmanlı’nın kadim yürüyüşü bir hilal gibi Balkanlara uzanırken, bu yürüyüşün başlangıç noktasıydı Bursa. Fetih kılıçla değil, gönülle yapılırdı. Bu yüzden önce gönül erenleri yola çıkar, ardından adaletin temsilcisi sancaklar gelirdi. İşte bu yüzden İstanbul'dan çok önce Balkanlar Osmanlı’nın yurdu oldu. Ve bu yüzden Üsküp, Yahya Kemal Beyatlı’nın dizilerindeki gibi Şardağ’ındaki bir başka Bursa oldu.

Üsküp… 1392’de Yıldırım Bayezid ile Osmanlı toprağına katıldı. O yıllarda sadece fiziki değil, kültürel bir dönüşüm de başladı. Tıpkı Bursa gibi camileri, medreseleri, çarşılarıyla bir Osmanlı kentiydi artık. Çünkü Orhan Gazi’nin Bursa’da kurduğu şehir modeli, sadece taşla toprakla değil, bir anlayışla inşa edilmişti. Bu anlayış Saraybosna’ya, Sancak’a ve elbette Üsküp’e taşındı.

O yüzden bir Bursalı Üsküp sokaklarında yürüdüğünde, bir tür deja vu yaşar; geçmişin izlerini adımlarınd hisseder.

Tarih bir yanıyla kavuşmaların, bir yanıyla da ayrılıkların sahnesidir. Osmanlı’nın çekilişiyle Balkanlardan Anadolu’ya acı dolu bir göç başladı. Ve bu göçün duraklarından biri yine Bursa oldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır’ dediği muhacirler, doğdukları toprakları kalplerinde taşıyarak, doydukları bu topraklarda yeni bir hayat kurdu.

Bugün ise bu iki şehir arasında yeni köprüler kuruluyor. Ticaretle, turizmle, dostlukla… Dün Kuzey Makedonya Bursa Fahri Konsolosu Halil Bedzeti, gazetemizi ziyaret etti. Kendisiyle daha önce Üsküp’te beraberdik. O ziyarette Bursalı Şahterm firmasının 30 milyon euroluk yatırımının temeli atılmıştı. Şimdi yeni yatırımlar için hazırlıklar yapılıyor.

Bedzeti’nin öyküsü de aslında bu coğrafyanın hikâyesi. Manastır doğumlu, Kırçova’da büyümüş. 16 yaşında ailesiyle Bursa’ya göç etmiş. Şimdi hem Bursa’da üretim yapıyor hem de Makedonya’da iki işyerine sahip.

Bir ayağı doğduğu topraklarda, bir ayağı doyduğu topraklarda. “Makedonya’ya gidince Bursa’yı, Bursa’ya gelince Üsküp’ü özlüyorum” diyor. Bu cümle bile başlı başına bir gönül köprüsüdür.

Konsolosluk binasının RUMELİSİAD’da kurulması da tesadüf değil. Bedzeti, yıllardır bu derneğin yönetiminde. Dernekten bir başka isim olan Zarif Alp’in de Sırbistan Fahri Konsolosu olması üzerine aynı çatıda buluşmuşlar. Bu da gösteriyor ki sivil toplumun gücü, diplomasiye yön verecek kadar etkili olabiliyor.

YENİŞEHİR’DEN ÜSKÜP’E UÇAK SEFERİ İSTENİYOR

Peki neden Türkiye’den Makedonya’ya bu kadar ilgi var?

Çünkü vize derdi yok. Çünkü kültürel yakınlık var. Çünkü her yıl 2 milyonu aşkın Türk turist Balkanlara gidiyor. Sabah akşam İstanbul ve İzmir’den uçuşlar var. Antalya’dan bile Üsküp’e sefer düzenleniyor ama ne yazık ki Bursa’dan hâlâ bir uçak kaldırılamadı. Halbuki Bursa, Makedonya göçmenlerinin en yoğun yaşadığı kent. Bu şehre yakışan, doğrudan Üsküp seferleriyle gönül bağını somutlaştırmaktır.

Halil Bedzeti haklı olarak bu eksikliği dile getiriyor. Yenişehir Havalimanı’ndan Üsküp’e bir uçak kalksa, sadece fiziki bir mesafe kısalmayacak; aradaki gönül mesafesi de sıfırlanacak. Üsküp’teki temel atma törenine giderken Yenişehir Havlimanı’ndan özel uçak kaldırılmıştı. Bu sayede çok rahat bir seyahat gerçekleştirmiştik. Uçak indikten bir saat sonra evimizdeydik.

Makedonya yatırım için de cazip. İş gücü maliyetleri uygun, vergi teşvikleri var, AB ülkelerine gümrük serbestisi sağlanıyor. Şahterm firmasının yaptığı yatırım bunun bir örneği. Bedzeti “Yatırımın yüzde 50’si iade edilecek, her türlü desteği sağlıyoruz” diyor. Tarımdan sanayiye kadar her alanda Türkiye-Makedonya iş birliği gelişiyor. Bir Türk yatırımcı, Makedonya’da kivi yetiştirip Almanya’ya ihraç ediyor. Bu sadece bir ticaret değil; bir hikâyedir, bir başarıdır.

Velhasıl, iki ülkenin insanları birbirine güveniyor. Siyaset değişse de Türkiye’ye olan dostane yaklaşım değişmiyor. Bu da gösteriyor ki diplomasi sadece devletler arasında değil, insanlar arasında da yapılır.

Bursa ile Üsküp arasında bir fark varsa o da şu olabilir: Biri doğduğumuz yer, diğeri doyduğumuz yer. Ama ikisi de aynı coğrafyanın kalbinde.

Adına da gönül coğrafyası diyoruz.

YAZILIMIN ROTASI SAVUNMA SANAYİYE ÇIKIYOR

Bursa’da belki çok duyulmadı ama geleceğe dair önemli bir adım atıldı.

Bilişim Sektörü İş İnsanları Derneği (BİSİAD) ile SAHA İstanbul’un BTSO ev sahipliğinde gerçekleştirdiği toplantıda, Bursa yazılım sektörünün savunma ve havacılık sanayine entegrasyonu konuşuldu. Amaç net: Yerli ve milli projelerde yazılımın stratejik rolünü artırmak.

Toplantıda firmaların dijital altyapısından, savunma sanayine yönelik teşviklere kadar birçok başlık ele alındı. Hatta ortak etkinlikler ve SAHA EXPO 2026’ya katılım gibi somut adımlar da masadaydı.

Ancak asıl mesele teknikten öte, vizyondu.

Çünkü artık cepheler değişti. Dün İsrail'in İran’a gerçekleştirdiği hava saldırısında bir kez daha gördük: Savunma sanayi sadece bir sektör değil, bir beka meselesi. Hava savunma sistemlerinden siber güvenliğe kadar her şey, teknolojiyle örülü bir kalkan haline geldi.

Yazılım, işte bu kalkanın sessiz ama hayati taşıyıcısı.

BİSİAD Başkanı İdris Doğrul’un sözleri bu yüzden önemli: “Yazılım sektörü sadece bugünü değil, geleceği inşa ediyor.”

Ve Bursa, artık bu gelecekte sadece izleyen değil, üreten olmak istiyor.

Kodlarla yazılan bir gelecek, artık ulusal güvenliğin de parçası. Gözümüzü göğe çevirme vakti geldi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.