Hava Durumu

Yıldırım’da dönüşümün adı: Kültürel teklif

Yazının Giriş Tarihi: 09.08.2025 08:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.08.2025 08:13

Osmanlı’dan beri batıya giriş kapısı olma özelliğini günümüze kadar taşıyan Yıldırım, son 60 yılda ise Kafkaslar, Balkanlar ve Anadolu kentlerinden gelenlerin de ilk durağı olma özelliğini korudu.
Osmanlı’nın imar ederek yerleştiği ilçe, 60 yılda yaşanan göçlerle maalesef imarsız ve kaçak yapılardan oluşan beton yığınları haline dönüştü.

Bugün, Yıldırım, yüzölçümü olarak Bursa’nın yüzde birini kapsarken, nüfus olarak yüzde 22’sini oluşturuyor.
654 bin 491 olan nüfusuyla Yıldırım Bursa’nın en yoğun ilçesi.

Belediye kurulduktan sonra belediye başkanlarının önceliği kaçağı önlemek ve dönüşümle Yıldırım’ı modern hale getirmek.

Son yıllarda kentsel dönüşümle birlikte yavaş yavaş çehresi değişmeye başlayan Yıldırım’daki değişimi, Yıldırım Belediye Başkanlığında ikinci dönemini yürüten Oktay Yılmaz, daha önce ‘sessiz devrim’ olarak nitelendirmişti.

Dün, Bursa Hakimiyet Gazetesi ve bursahakimiyet.com.tr ekibi olarak Oktay Yılmaz’ı Mümine Şeremet Uyumayan Kütüphanesi'nde ziyaret ettik.

Başkan Oktay Yılmaz, ikinci dönemine girerken birinci dönemden daha büyük bir cesaretle sahaya inmiş görünüyor.
Geçen dönem kamu-özel iş birliğiyle atılan adımlar şimdi daha büyük bir ölçekte tekrarlanıyor.

Amaç, 2029 yılına kadar 30 bin konutluk bir dönüşüm zinciri oluşturmak.
Hazırlanan projeler artık daha büyük alanlara yayılıyor.
20 bin, 30 bin metrekarelik alanlarda planlanan yeni kentsel dönüşüm etapları Eylül ayından itibaren ihale masasına geliyor.
Belediye, bu dönüşümde yalnızca kolaylaştırıcı değil, aynı zamanda yön verici aktör rolünü benimsiyor.

Ancak şunu da teslim etmek gerekiyor: Bu dönüşüm sadece betonarme bir hamle değil.
Başkan Yılmaz’ın tabiriyle bu bir "kültürel teklif".
Çünkü mesele, bina değil yaşam. Mahalle değil, kimlik. Sokak değil, hikâye…

Bu anlayışın en somut çıktılarından biri de Yeşil Türbe ile Emir Sultan arasında oluşturulması planlanan yaya aksı.
Kentin hem tarihsel hem de manevi derinliğini buluşturan bu güzergâh için "Hanlar Bölgesi gibi bir cazibe alanı oluşturacağız" diyor Başkan.

Tasarımı için yarışma açılan bu projede hem ziyaretçilerin hem de bölge halkının ihtiyaçları aynı potada eritilmiş.
Yaya yolları, otoparklar, pazar yerleri, sosyal ve ticari alanlar bir bütün olarak planlanıyor.

Ama asıl önemli olan şu:
Bu kez yalnızca turistin değil, mahallelinin de yaşam kalitesini artıran bir dönüşüm hedefleniyor.

Bu bakış açısı, aslında belediyeciliğin klasik hizmet kalıplarını kırdığı bir noktaya işaret ediyor.
Artık mesele, bir kaldırım taşını değiştirmek değil, o sokağın ruhunu canlandırmak…

Yıldırım’ın dönüşüm yolculuğunda en dikkat çeken başlıklardan biri de gençlere ve sosyal yaşama dönük yatırımlar.
Örneğin, Mümine Şeremet Uyumayan Kütüphane, yalnızca Yıldırımlılara değil tüm Bursa’ya hizmet veren bir cazibe merkezine dönüşmüş durumda.

Yeni kütüphane yatırımlarıyla sayı 6’ya çıkarken, bu merkezlerin
“7/24 açık, ücretsiz internetli, çay-çorbalı” hizmet anlayışı,
Türkiye’de örnek gösterilen bir modele dönüşmüş durumda.
Yıldırım’ın kültürel imajı, artık bu modern öğrenme ve sosyalleşme alanlarıyla da şekilleniyor.

Bir başka tartışmalı ama cesur adım ise Cumalıkızık’ta atılıyor.
Bölgedeki düzensiz satış alanlarının yerine, köyün tarihi dokusuna yakışır bir çarşı projesi planlanıyor.
Amaç, geleneksel yapıyı korurken, turistik kimliğiyle bütünleşen düzenli bir yaşam alanı oluşturmak.

Yılmaz bu konuda net:
“Bu köyün değeri bozulmasın istiyoruz. Ufak hesaplar değil, köye yakışan düzen önemli.”
İtirazlar olsa da, genel kanaat köydeki mevcut düzenin sürdürülebilir olmadığı yönünde.

Gelelim işin ekonomi faslına…
Çünkü son yıllarda hangi belediye başkanı ile konuşsak borçlardan bahsediyor.

‘Borç yiğidin kamçısıdır’ hatırlatmasını yaparak gülümseyen Başkan Yılmaz bu konuda açık sözlü:
“Borç var, ama bu borç sürdürülebilir. Yeter ki kaynak üretelim, planlamayı doğru yapalım.”
Özellikle SGK ve vergi dairesinden yapılan düzenli kesintiler nedeniyle belediye bütçesinin zorlandığını belirtiyor.
Bazen maaş ödemelerinde zorluk yaşandığını da samimiyetle ifade ediyor.

Yıldırım artık sadece fiziki olarak değil, zihniyet olarak da dönüşüyor.
Oktay Yılmaz’ın yönetim tarzı; teknik çözüm üretirken kültürel dokuyu gözeten, borçtan söz ederken şeffaf olan, şehir planlarken insanı unutmayan bir perspektife dayanıyor.

Bu uzun ve zorlu yolculukta henüz nihai varış noktasına ulaşılmış değil.
Ama yön belli, irade net:
Yıldırım, çarpıklıktan çıkıp kimliğe kavuşmak istiyor.

Ve bu dönüşümde en önemli parametre, yalnızca sayılar değil; sokaklara sinen yaşam kalitesi olacak.

LEZZETİN ROTASI BURSA’YA DÖNÜYOR

Bursa’nın sahip olduğu zenginlikler ifade etmek için bir söylence anlatılır. Onunla başlayayım; Güzellikler kentlere dağıtılırken, Bursa üzerinde sepet devrilir ve tüm güzellikler bir yerde kente saçılır.

Söylence de olsa Bursa’nın bir gerçeği; bir tarafta doğal güzellikleriyle Uludağ, hemen ötesinde eğer koruyabilseydik bir akvaryum kadar güzel olacak Marmara, diğer yanda İznik gölü ve her şeyden önemlisi kutsal kitaplarda geçen zeytin ve incirin yetiştiği yaz-kış yeşil kalan bir coğrafya…

Bu güzelliklerin yanı sıra Roma ve Bizans’tan Osmanlı’ya uzanan tarihi geçmiş. Balkanlardan Kafkaslara, Doğu Anadolu’dan Karadeniz’e kadar göçmenlerin zenginlik kattığı Bursa mutfağı. Bu zenginlik, bu yıl dördüncüsü düzenlenecek uluslararası gastronomi festivali ile vitrine çıkıyor.

4. Uluslararası Bursa Gastronomi Festivali, 26-27-28 Eylül tarihlerinde kapılarını açıyor.
Hem Bursa’nın hem Türkiye’nin lezzetleri, şeflerin tabaklarında yeniden şekilleniyor.
Yani "rota yeniden oluşturuluyor."

Bu festivalin geçmişi aslında 5 yıl öncesine uzanıyor.
2019’da Bursa-Gaziantep uçak seferleri başlarken, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Neden Bursa da gastronomiyle öne çıkmasın?” demişti.
Hatta bu konuda Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’le de görüşülmüştü.
Ancak pandemi araya girince işler yavaşladı.
Sonra yeniden hazırlıklar başladı.
Ve festival ilk kez düzenlendi.
Geçen yıl göreve gelen Başkan Mustafa Bozbey de bu festivali sürdürme kararı aldı.
Bu yıl dördüncüsü yapılıyor. Amaç sadece yemek değil; mutfağın, üreticinin, esnafın, kültürün ve turizmin buluştuğu bir platform oluşturmak.

Geçtiğimiz gün Mudanya’daki Montania Hotel’de festivalin tanıtımı yapıldı.
Manzara güzel, hava serin, beklenti yüksek… Mudanya’da deniz kıyısının tercihi isabetliydi.
Hatta Başkan Bozbey konuşmasında buna vurgu yaparak başka toplantılar için de bu mekanın tercihinin doğru olacağını söyledi.

Ama akşamı anlatmak gerekirse, şu cümle yeterli olur:
Yemek değil, sabır test edildi.
Program 19.30’da başladı, saat 22.30’da hâlâ "ara sıcak" gelmemişti.
O sırada gazetecilerin yarısı çoktan mekândan ayrılmıştı.
Ben de erken kalkanlardandım. Ancak meslektaşım Selahattin Adıgüzeller sabırla bekleyip tatlıya kadar ulaştı. Onun yazısını da okumanızı tavsiye ederim.

Sunumlar özenliydi, lezzetler iddialıydı ama organizasyon bu sunuma pek eşlik edemedi.
İyi niyet ve emek vardı ama zamanlama “fine” değildi…

Televizyonlardaki yemek yarışmalarından çok şey öğrendik. Fine dining’te bunlardan biri.
Bilmeyenler olur diye açılımını yazayım; Amaç özenle hazırlanmış bir yemeği, bazen yaratıcı bazen klasik bir sofra sunumu ile unutulmayacak bir deneyim eşliğinde servis etmek.

Önceki gece için şunu söylemek mümkün; fine dining mi dersiniz, slow dining mi… Bilemiyorum ama biz buna no dining demek zorunda kaldık.

Şunu da unutmadan söyleyeyim:
Festivalin genel fikri, çerçevesi, vizyonu güçlü.
“Lezzet durağı” sertifikasıyla işletmelere yeni bir teşvik geliyor.
Gastronomi okulları, yerel üreticiler, ulusal ve uluslararası şefler sahada buluşacak.
“Bursa Gastronomi Kitabı” hazırlanıyor.
Bu kent, yalnızca dönerle ya da İskender’le tanınmasın diye bir mutfak haritası çıkarılıyor.

Bursa gerçekten mutfağıyla da marka olmayı hak ediyor.
Zeytininden incirine, enginarından dızmanasına kadar özgün bir lezzet mirası var.
Ama gastronomi sadece tabakta değil, aynı zamanda dakikada da gizlidir.
Çünkü bazen doğru zamanda gelen yemek, en sade haliyle bile unutulmaz olur.
Umarız festivalin asıl günlerinde her şey zamanında ve tadında olur.
Çünkü Bursa buna hazır.
Hem mutfağıyla hem üreticisiyle hem hikâyesiyle…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.