Bursa’da sorunların en yoğun yaşandığı ve buna rağmen en hızlı değişen ilçe hangisi derseniz, ilk sıraya yine Yıldırım yazılır.
Yüzölçümü küçük ama yükü ağır… Bursa’nın yüzde birinde kentin beşte biri yaşıyor. Bu sayının ne anlama geldiği, iş yönetime geldiğinde daha net görülüyor.
Yıllar önce Yıldırım’ın eski başkanlarından Özgen Keskin’in meşhur sözü hâlâ geçerli:
“Nilüfer’de başkan olmak kolay; bir de gelin Yıldırım’da yapın.”
Oktay Yılmaz ikinci döneminde yine dönüşüm dosyasını açmış durumda. İlk dönemden gelen güven, arkasına aldığı en büyük güç.
Önceki gün Bursa Hakimiyet YouTube kanalındaki Gözlem Kulesi programında konuğumdu.
Hem tamamlanan işleri anlattı hem de yeni döneme dair önemli işaretler verdi.

Yılmaz’ın ilk dönemine damga vuran konu, “sessiz devrim” dediği imar düzenlemeleriydi.
Kırk yıla yaklaşan tıkanıklığın çözülmesi, on binlerce hak sahibinin tapu sorunlarının kalkması…
Bugün sahada gördüğümüz her dönüşüm projesinin zemini burada atıldı.
Programda, bu işin artık başka bir aşamaya geçtiğini söyledi:
“Kentsel dönüşümü özel sektör eliyle hızlandırmak istiyoruz. Biz düğümü çözeceğiz, uygulamayı birlikte yapacağız.”
Bu söz, yeni dönemin yaklaşımını özetliyor. Belediyenin rolü artık sadece düzenleme değil; masada yöneten ve süreci takip eden bir pozisyon.

YEŞİL–EMİR SULTAN HATTI: VİTRİN PROJE
Bu hattı daha önce yazmıştım; Yıldırım’ın hem tarihi hem de manevi anlamda en kıymetli bölgesi.
Şimdi proje netleşiyor. Mimarlar Odası ile yarışma modeli tercih edildi.
Hanlar Bölgesi çalışmasının bir benzeri…
Yoğun yapılaşma, otopark, ziyaretçi trafiği, bölge sakinlerinin ihtiyaçları aynı çerçevede ele alınıyor.
Sadece restorasyon değil; gündelik yaşamı düzenleyen bir yenileme anlayışı.
Yılmaz’ın vurgusu netti:
“Burası manevi bir hat, çekim merkezi yapmak istiyoruz.”
Mollaarap hattı da benzer şekilde yenileniyor:
Fevziye Parkı çevre düzenlemesi Osman Fevzi Efendi Köşkü Hünkar Korusu
Bu üç çalışma, bölgenin kültürel yüzünü yeniden ortaya çıkaracak gibi duruyor.
Yılmaz’ın yaklaşımı: “Sözü değil, eseri merkeze alan bir anlayış.”

BÜYÜKŞEHİR–İLÇE HATTI: TEMAS YOK
Programda Bursa kamuoyunun en çok ettiği konuyu doğrudan sordum:
“Büyükşehir ile ilişkileriniz nasıl? 19 ayda hiç temasınız olmadı mı?”
Yılmaz’ın yanıtı açık bir tablo çizdi:
“Dönemin başında bir görüşmemiz oldu. Sonrasında işle ilgili bir temas olmadı. Meclis toplantılarında karşılaşıyoruz, o kadar.”
Yıldırım gibi ağır sorunları olan bir ilçe için bu durum ciddi bir eksiklik.
Bu tespiti sadece siyaset üzerinden değil, sahadaki gözlemlerle gerekçelendirdi.
Ve şu değerlendirmesi dikkat çekiciydi:
“Büyükşehir büyük bir yapı. Bana sorarsanız iki yıl geçmesine rağmen icraata dönüşmüş bir kurumsal yapı oluşmadı. Sahada ciddi bir icraat görmek zor. Büyük projeler yerine ‘büyük dokunuş’ yaklaşımı var. Yıldırım özelinde de yeni bir proje henüz yok.”
Ardından ekledi:
“Biz işi eleştiriyoruz, kişisel kavga söz konusu değil. Doğruya destek, yanlışa eleştiri.”

KÜTAPHANE ÜZERİNDEN GÖNDERME
Son yıllarda Yıldırım’ın en çok konuşulan başlıklarından biri gençlik yatırımları.
Mümine Şeremet Uyumayan Kütüphanesi bunun en bilinen örneği.
Yılmaz, Bozbey’in “mega dokunuş” sözünü hatırlatarak şöyle dedi:
“Üniversite batıda ama uyumayan kütüphaneler doğuda. Mega dokunuş, insanların hayatına dokunabilmektir. Eğlence, konser gibi etkinlikler birkaç saatlik kalabalık getirir ama kalıcı etki yaratmaz.”
Kütüphanelerin üye sayısı 85 bini aşmış durumda.
2026 sonunda sayı dokuza çıkacak.
Yeni dönem finansman modellerinden de söz etti:
“Bir kültür merkezi yapacağız, bu hafta ihale çıkıyor. Kat karşılığı olacak, yaklaşık bir milyarlık proje. Normal şartlarda böyle bir bütçe yok ama bu yöntemle çözüyoruz.”
Yıldırım bugün bir tartışma noktasında değil; yürüyen bir sürecin tam ortasında.
Yapısal projeler ve kültürel akslar, önümüzdeki 20 yılı şekillendirecek güçte.
Ama bir şart var:
Büyükşehir ile işleyen bir mekanizma kurulmadan bu yükün sadece ilçe belediyesinde kalması zor.
Bu da tüm kenti etkileyebilecek bir risk.
Yıldırım hazırlığını yapmış görünüyor.
Şimdi gözler şu soruda:
Bu irade Büyükşehir ile aynı masada buluşacak mı?