Yazının Giriş Tarihi: 02.06.2016 07:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.06.2016 07:25
Milliyetçi Hareket Partisi 1 Kasım seçimlerinden bu yana kendi içinde fazlasıyla hareketli günler geçiriyor. Muhalefet kanadı tüzük kurultayını toplayarak oradan seçimli kurultayı yapmak istiyor. Genel Merkez buna yanaşmıyor. Muhalefet kanadı ve Genel Merkez arasında karşılıklı söz düellosu, karşılıklı suçlamalar alabildiğine hız kazandı. Gelinen noktada, kurultayın 19 Haziran’da mı, 10 Temmuz’da mı yapılacağı çekişmesinde düğümlendi. Genel Başkan Bahçeli, 2018’de yapmayı düşündüğü ve açıkladığı seçimli kurultayı 10 Temmuz’a çekmiş görünüyor. Bütün bu tartışmaların MHP de bırakacağı derin izler ve kırılmalar olacaktır. Aksi mümkün değil.
AK Parti’ye karşı oluşturulan ittifak, bu gelişmelerin sonucunda ittifaklarının güçlenmesini bekliyor olmalılar. Her zaman olduğu gibi yine yanlış hesapların peşine düşmüş, MHP’de yapılacak kurultay sonucunda Devlet Bahçeli’nin genel başkanlıktan uzaklaştırılacağını hesap ediyorlar. MHP’nin genel başkanlığına oturacak isim kim olursa olsun AK Parti’nin siyaseti için herhangi bir engel teşkil etmez. Bu itibarla MHP’de yapılmak istenen genel başkan ve yönetim değişikliği sadece MHP’yi ilgilendirecektir, normalde olması gereken bu. Ama böyle de olmayabilir. Tarafların birbirlerine yönelik suçlamaları bunun işaretlerini taşıyor.
MHP 7 Haziran seçimlerinden başarılı çıkmıştı. 1 Kasım seçimlerinde başarısız oldu. CHP her iki seçimde başarısız oldu. 1 Kasım seçimlerinin faturası Devlet Bahçeli’ye mi kesiliyor, yoksa 7 Haziran’da muhalefetin elde ettiği milletvekilliği çoğunluğuna rağmen kurulamayan koalisyonun bedeli Bahçeli’ye mi ödettiriliyor?