Yazının Giriş Tarihi: 14.06.2016 07:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.06.2016 07:25
Nedense;
Her ramazan ayında, “devlet televizyonu” kanalında aynı şeyler, aynı skandallar yaşanıyor.
Toplumu;
Ayağa kaldıran bazı rezillikleri çabuk unutuyoruz.
Hatırlar mısınız;
Geçen yıl ramazan ayında TRT’de iftar saatinde yayınlanan “Ramazan Sevinci” adlı programda yaşananları?
Ömer Tuğrul İnançer adlı bir tasavvuf düşünürü, neler söylemişti de başta kadınlar olmak üzere, toplumun önemli bir kesimi ayağa kalkmıştı.
Türkiye’nin;
Her yerinden izlenen devlet televizyon kanalında Şeyh Vefa’nın hanımının haram lokma yemesiyle ilgili bir hikaye anlatırken, konu nasılsa hamileliğe gelmiş ve şunları demişti İnançer:
“Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır.
Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir.
7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için, beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır, sonra da biraz akşam üzeri çıkar.
Bunun adı terbiyesizliktir”
Peki sonra ne olmuştu?
Bu sözler;
Toplumu o kadar gerince TRT zorunlu olarak açıklama yapıp “Bu sözler, kurumumuzu bağlayan sözler değildir” demişti.
RTÜK de;
TRT’ye ceza vermeyerek, bu sözleri “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirmişti.
Tüm gözler;
Artık Diyanet’e çevrilmişti ki oradan da “Dinimizde kadına tecrit yoktur” açıklaması yapılabilmişti en hafifinden.
Yani olan olduğuyla kalmıştı.
Aynı kişi;
Kadınların çalışmasına da “Çalışan kadın yuvasını dağıtıyor” diye karşı çıkmış ancak sonradan, kızının bir büyük şirkette üst düzey göreve atandığı ortaya çıkmıştı.
Şimdi de;
Yine TRT’de, yine ramazan ayında, yine iftardan önce yayınlanan “Ramazan Sevinci” adlı aynı programda bir başka skandal ifadeler kullanıldı.
Bu kez de;
Profesör unvanlı Mustafa Aşkar adlı bir kişi, canlı yayında toplumu gerdi.
Program sırasında;
“Ben düz söyleyeyim, ayette de bunu söylüyor, ağır gelmesin, yani namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan hayvandır” diyerek büyük bir skandala imza attı.
Bu sözlerin yarattığı tepki dalga dalga yayılırken, TRT bu kez suskun kaldı.
Diyanet İşleri ise yine devreye girdi.
Ve;
“Kuran-ı Kerim ayetlerinden ve konuya ilişkin diğer dini metinlerden böyle bir çıkarımda bulunmak, İslamın hikmet dili ve rahmet mesajıyla bağdaşmaz” denildi.
Yani;
Diyanet bile tepki gösterdi bu din adamının söylediği “uyduruk” sözlere.
Böylesine hassas bir konuyu siya-setle bağdaştırmak doğru değil.
Ama;
Kraldan çok kralcı olmak, toplumu yalan ve yanlışlarla yönlendirmek, dini istismar etmek, toplumda infial yaratmak, inananları ajite etmek, üstelik bunu sık sık devlet televizyonundan yapmak ve skandal sözlere göz yummak, bir şekilde siyasi iktidara da dokunuyor.
Çünkü;
Böylesine bariz skandalların yaşandığı TRT’nin, “devlet televizyonu” olsa da, aslında AK Parti’nin kontrolünde olduğu herkesin malumu.
Bu nedenle bir an önce el atılmasında fayda görünüyor.