Hatırlanacaktır;
Son referandum 7 yıl önce yapılmıştı.
2010 yılında;
Bir 12 Eylül günü sandık başına gitmiştik ülkece.
Yine, bu seferki gibi bir oylamaydı.
AK Parti;
Artık, iyice yamalı bohçaya dönen 1982 anayasasında bir revizyon yapmak istemiş ve Meclis'ten geçirilen 26 maddelik mini anayasa değişikliği halka sorulmuştu.
Yüzde 57 "evet" çıkmıştı sandıktan.
Hatırlıyoruz da;
O dönem de, seçmen yeterince hakim değildi konuya.
Hem;
Metin doğal olarak hukuki terimler içeriyordu.
Hem;
Çok fazla madde vardı ki hatırlanması kolay değildi.
Hem de, halkın yaşamını direkt ilgilendiren maddeler değildi.
***
Görebildiğimiz kadarıyla;
Seçmen yine pek hakim değil, değişiklik metnine.
Bunu;
AS TV Haber Merkezi'nin yaptığı sokak röportajlarından da anlayabiliyoruz.
Mini anayasa değişikliği paketi bu kez 26 yerine, 18 maddeden oluşuyor.
Ancak;
Bu paketin en önemli özelliği, ülkenin yönetim ve idari sistemini değiştirmeyi içeriyor olması.
Bu nedenle çok önemli.
Bu nedenle, öncekilere pek benzemiyor.
***
7 yıl önceki oylama, AK Parti'nin istediği gibi sonuçlanmıştı.
Ve;
AK Parti, o referandumdan 9 ay sonra yapılan genel seçimle bir kez daha tek başına iktidara gelmişti.
Ancak;
Bu seçim bir erken seçim değildi.
Hatta;
12 Haziran 2011'de yapılan o genel seçim, 34 yıldan sonra Türkiye'nin "erken yapılmayan" ilk genel seçimiydi.
AK Parti o zaman bir risk almıştı.
Yani;
9 ay sonra bir seçim olduğunu bile bile referandum istemişti.
Şimdi ise;
Referandumdan sonraki ilk seçim sandığı 2019'da görünüyor.
Yani;
"Evet" de çıksa, "hayır" da çıksa -normal şartlarda- ilk seçim, Mart 2019'daki belediye seçimleri olacak.
Yani 16 Nisan'dan sonra uzun bir süre sandık yok.
Buna rağmen;
Ne yaptık ettik, bu referandumları bile bir genel seçim havasına sokmayı başardık(!) toplum olarak.
O nedenle, bakıyoruz da çoğu kişi yine paketin içeriğiyle değil, iktidar yandaşlığı ya da karşıtlığı üzerinden hareket ediyor yine.