Horon oynatan derbi

Türk futbolunun zirvesinde Fenerbahçe ile Galatasaray kozlarını paylaştı… Puanların paylaşıldığı maç sonunda kuşkusuz kazanan Trabzonspor oldu… Messi edasıyla golünü atan Sane’li Galatasaray’a, 90+5’te Jhon Duran durun artık dedi...

Türk futbol tarihinin galasıdır tüm dünyanın takip ettiği ezeli rekabet… Dolayısıyla büyük beklentiler, büyük söylemler altında bir derbi haftası yaşadık… Ancak büyük beklentiler küçük dağları aşamadı maalesef… Ne doğru düzgün akılda kalan bir pozisyon var ne de futbol devlerine yakışacak bir mücadele… Son maçları baz alındığında, ev sahibi olmasının da artısıyla kağıt üstünde avantajlı görülen Fenerbahçe’ydi derbi öncesinde… Hatta Galatasaray taraftarına sorsanız bir çoğu beraberliğe razı olabilirdi belki maç öncesinde… Ancak muhteşem tribün şovuyla başlayan maçta Fenerbahçe’nin ne oynamak istediğini kimseye anlayamadı… Buna Tedesco’da dahil… Galatasaray, lider gibi sakin lider gibi güçlü durdu sahada… Sane’nin Messi edasıyla attığı gol de işin cilası oldu… Yeni bir Kadıköy tarihi yazmak üzereydi Okan Hoca ve talebeleri… Ancak 90+5’te Jhon Duran Fenerbahçe’yi ipten alan golü attı… Elbette son dakika golüne sevinmek en büyük haktır… Ama koskoca Fenerbahçe’nin ezeli rakibi ile kendi evinde berabere kaldığı için sevinmesini anlamak en anlamsız şey olur camia için… Üstelik o kadar eksik yakalamışken Galatasaray’ı… Eskilerin klasik başlığıdır ‘Ne şiş yandı, ne kebap…’ ‘Lider gidip lider döneceğiz’ diyen Okan Hoca, sözünü tuttu, zirve yarışımız sürecek diyen Tedesco’da günü kurtardı… Ancak bu haftanın en net kazananı derbi sonucuyla zirve ile puan farkını 2’ye düşüren Trabzonspor oldu… Fatih Tekke ile mütevazı bir biçimde yol alan Karadeniz fırtınası artık en az Fenerbahçe ve Galatasaray kadar şampiyonluk adayı…

‘CANIMIZI KURTARDIK ÇOK ŞÜKÜR’

Avrupa sahalarında maç oynarken yaşadığımız çirkin saldırıları hatırlattı Okan Hoca’nın derbi sonrası açıklamaları… Tıpkı 2002 yılında olaylı Roma maçı sonrası Abdurrahim Albayrak’ın ‘Canımızı zor kurtardık’ feryadı gibi… Hatırlanacağı üzere 2002 yılında Galatasaray, Roma deplasmanında rakibi ile 1-1 berabere kalmış ve maç sonunda başlayan saldırılar karakolda son bulmuştu… Orada yaşanan arbedeyi futbolcuların copla dövüldüğü sahneleri dehşet içinde izlemiştik… Ancak derbi sonrası Okan Hoca’nın mübalağa sanatı Albayrak’ın ‘Canımızı zor kurtardık’ feryadını aratmadı… Evet futbol sahalarına yakışmayacak bazı gelişmeler yaşandı elbette ama geçmişte yaşanan derbileri düşündükçe belki de aralarındaki en masum buluşmaydı… Üstelik bu atmosferin çok daha kötülerini futbolculuğunda da yaşamış olan Okan Hoca için maçı bu şekilde özetlemek daha büyük yanlışların yaşanmasına çanak tutacak gibi…

ÇAKMAKTAŞ’A 1 YIL CEZA

Taş devrinden kalma zihniyetin statta yansımasıydı Kazımcan Karataş’ın gözünü hedef alan çakmak fırlatma olayı… O çakmak oyuncuyu kör edebilir veya daha ciddi bir yaralanmaya sebep olabilirdi… Galatasaray, Fenerbahçe…. Takımın ne önemi var ki? Bir insanın sağlığını hedef alacak, vandallığı takım desteklemek olarak görecek, taraftardan kime ne hayır gelir? Güvenlik güçlerimiz alkışı hak ediyor… Hemen o vandalı tespit edip gözaltına aldı… Ancak verilen ceza ödül gibi… Sadece 1 yıl maçlara giremeyecek... Sonra yeniden gözünü sevecek rakibin!

KOL KIRILDI PUANLAR SAHADA KALDI

İsmi açıklandığı ilk andan itibaren her iki takımın da hedef ismiydi derbiyi yöneten Yasin Kol… Maç sonunda da yine iki camianın hedefindeki isim olmayı başardı… Galatasaray cephesi Barış Alper Yılmaz’ın pozisyonunda es geçilen penaltıyı, Fenerbahçe ise iptal edilen golün kararını sorguladı… Hatırlarsanız geçtiğimiz sezon yurt dışından derbiye özel yabancı hakem getirilmişti bir camia çok istediği için… Slavko Vincic… O maçta tıpkı bu son derbi gibi tatsız tutsuz ve hatta golsüz bitmişti… o gün ‘yapı‘ var diyenler bugün kapıyı çarpıp gittiler… Hatta şimdi kendi seviyelerinde seviyesizliklerini yaşıyorlar… 149 hakemin bahis skandalından meslekten ihraç edildiği bir yerde art niyet olmadıkça verilmeyen penaltı da görülmeyen gol de mubahtır… Hataların güzelleştirdiği bir oyun değil mi futbol? Eğer öyle olmasaydı, Maradona’nın ‘Tanrı’nın eli’ resitali nasıl can bulurdu…

‘SANA KIRMIZI ÇOK YAKIŞIYOR’

Hande Yener’in bir döneme imza attığı meşhur şarkısıydı ‘Sana kırmızı çok yakışıyor’… Elbette kırmızının yakıştığı bir çok alan var… Hazırda yılbaşı yaklaşıyorken… Ancak kırmızının istenmediği yersiz kaldığı nadide bir alan futbol sahaları… Ve geçtiğimiz hafta yeşil sahalar kırmızıya boyandı… Hem de öyle böyle değil… Sahaya 11 kişi çıkan iki takıma toplamda kaç kırmızı kart çıkabilir ki? Hadi biraz abartılı bir tahminde bulunarak 3-5 diyelim… Ama bu abartı bile sinek gibi kalıyor gerçeğin yanında… 22 futbolcunun olduğu sahada 17 kırmızı kart çıktı… Şaka değil gerçek… Ve daha da ilginci geçtiğimiz hafta hem Türkiye’de hem de Bolivya’da bir maçta 17’şer kırmızı kart çıktı… Artvin Amatör Ligi’nde Murgulspor, Bolivya Kupası çeyrek finalinde Real Oruro ile Blumíng maçında kırmızı kart rekoru kırıldı… İki maçın aynı haftada oynanması ve 17’şer kırmızı kartla son bulması yılbaşı çekilişinde büyük ikramiyenin çıkma ihtimali gibi! Ama oldu mu oldu! Bazı iş yerlerinde görürüz ‘burada kart geçmemektedir’ ifadesini… İşte Osimhen’in çıktığı toprakların ligi de kartın geçmediği bir lig… Düşünün geçtiğimiz hafta Nijerya Ligi’nde yaşanan olayı… Sahaya atlayan taraftar futbolcunun boğazını kesmiş futbolcu hastaneye sevk edilmiş ve maç kaldığı yerden devam etmişti… Kart yok ama yaşam mücadelesi gibi bir savaş var sahada… Belki de Osimhen’in sahadaki bitmeyen bu hırsı doğduğu toprakların bir mirası olabilir…