Hava Durumu

Geleceğe Dönüş: Franco'nun şanslı elleri

Yazının Giriş Tarihi: 10.01.2021 10:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.01.2021 10:50

Dünya Kupası, 2. Dünya Savaşı'nın ardından ilk kez Güney Amerika kıtasında yani 1950'de Brezilya'da düzenlenmişti.
1954'te ise ev sahibi İsviçre olmuş, büyük buhranlar geçiren insanlık için savaşlardan sonra Avrupa kıtasında düzenlenecek ilk Dünya Kupası olma özelliğini kapmıştı.
O zamanın şartlarında Türkiye, 20 milyon nüfuslu, futbolda henüz derli toplu bir Ulusal Lig'i bile olmayan bir federasyona sahipti.
Hatta 1950 Dünya Kupası'na katılım hakkı kazanılmış, ancak o dönemin şartlarına kıyasla Brezilya'ya gitmek federasyona çok masraflı gelmiş ve kupaya katılmaktan vazgeçilmişti.
Türkiye bu tarihi fırsatı elinin tersiyle itmişti.
Ülkemizde halen resmi olarak takımların şampiyonluklarının 1959 yılından itibaren sayıldığı söylersek herhalde o dönemin şartlarını anlatmak kolaylaşacaktır.
A Milli Futbol Takımımız bu şartlarda 1954'te İsviçre'de düzenlenecek Kupa'ya gidebilmek için İspanya ile eleme mücadelesi verdi.
Millilerin başında İtalyan teknik adam Sandro Puppo vardı.
6 Ocak 1954'te Madrid'de oynanan ilk maçı Boğalar 4-1 kazanırken, 14 Mart 1954'te İnö-nü'de oynanan 2. karşılaşmada Ay-Yıldızlı ekibimiz Fenerbahçe efsanesi Burhan Sargun'un golüyle rakibini 1-0 yendi.
O zamanki statüye gire Kupa'ya gidecek takımı oynanacak 3. karşılaşma yani final maçı belirleyecekti.
Eşleşmenin finali için tarafsız bir saha bulunması gerekiyordu.
O saha İtalya'nın Roma şehrinde bulundu.
Ay- Yıldızlılar final karşılaşma öncesi tribünlere 'Türk sigarası' atarak taraftardan sempati kazanmıştı. O günlerde bu durum farklı ülke-lerde gidildiğinde bir ritüeldi.
Yine büyük çekişmeye sahne olan maçın normal süresi 2-2 biterken Milli Takımımızın kalecisi Turgay Şeren, 84. dakikada kafasında aldığı darbe ile hastanelik olmuştu.
Uzatmalarda da eşitlik bozulmayınca ne mi oldu?
'Penaltılar' cevabını bekliyorsanız yanıldınız.
Çünkü 1954 yılında futbolda henüz penaltı atışları diye bir kavram yoktu.
Futbolda 'Seri penaltı atışları" kavramının oluşmasına 16 yıl vardı.
İspanya ile Türkiye eşleşmesinde artık 1954 Dünya Kupasına giden takım "kura" ile belirlenecekti.
İki takımın da ismi ufak kağıtlara yazıldı ve bir kavanozun içine atıldı.
Ancak bu kurayı tarafsız birinin çekmesi gerekiyordu.
Bu isim İspanya ve Türkiye heyetinden olamazdı.
Akla gelen dahiyane fikir ile tribünlerden rastgele bir çocuk seçildi.
O çocuğu adı Franco idi.
14 yaşındaydı Franco.
O dönem İspanya'yı "Müzik, Eğlence ve Futbol" düsturuyla yöneten İspanya Kralı'yla aynı adı taşıyordu.
Önce gözleri bağlandı, sonra kavanoz önüne getirildi.
14 yaşındaki minik elleri ile Franco, kavanozdaki 2 kağıttan birini aldı gözlerini açtı ve bağırdı;
"Turchia"
Türkiye tarihinde ilk kez Dünya Kupası'na katılacaktı. Hem de kura ile.
Hemen Roma'dan Türkiye'ye bu haber ulaştırıldı.
Peki Türkiye 1954 Dünya Kupası'nda ne mi yaptı?
Güney Kore, Batı Almanya ve Macaristan ile aynı grubu düşen Milliler ilk maçında Batı Almanya'ya 4-1 yenildi.
Sonrasında ise Güney Kore'yi 7-0 yendi.
Macaristan ile statü gereği maç yapmayan Milliler grup finalinde yeniden Panzerler ile karşılaştı ve turnuva sonunda şampiyon olacak Batı Almanya'ya bu sefer 7-2 kaybederek elendi.
Türkiye bir daha Dünya Kupası arenasında boy göstermek için tam 48 sene bekleyecekti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.