"Kupayı kaldır Bellini..."

Güncel tarihte 5 kez ile Dünya Kupası'nı en fazla müzesine götüren Brezilya, teknik direktör Feola önderliğinde 1958' yılında İsveç'te düzenlenecek Dünya Kupası'na giderken henüz müzesinde tek bir şampiyonluk bile yoktu.
Dünya Kupası'nda aylar önce Manchester United kafilesinin yaptığı uçak kazası sonrası 8 futbolcunun vefat etmesi futbolu derinden etkilemişti.
1928 yılında Dünya Kupası fikrini bulan Fransız futbol adamı "Julies Rimet" olmadan düzenlenen ilk kupa olacaktı.
Ayrıca final maçı canlı yayınlanan ilk kupa olma özelliğini de taşıyacaktı bu turnuva.
Zaten o zamanki adıyla turnuvanın adı 'Dünya Kupası' değil 'Julies Rimet' Kupası'ydı. Ta ki 1974'e kadar böyle sürecekti.
Brezilya, 1950'de evlerinde düzenledikleri kupanın son maçında beraberlik onları şampiyon yapacakken (o zaman statü öyleydi) Uruguay'a kaybetmeleri onları derinden üzmüştü. Bu öyle bir şok yaratmıştı ki Brezilya bu hezimetin ardından forma renklerini değiştirip, 2 yıl maç yapmadı.

İsveç'e giderken bu sefer Kupa'yı almayı kafasına koyan Güney Amerika ekibi, çoğu okuma yazma bilmeyen futbol takımını psikoloğundan, doktoruna turnuva öncesi zamanın şartlarına göre çok iyi testlerden geçirmişti.
47 ayın sultanı Dünya Kupası tarihinin ilk golsüz biten maçını gruplarda İngiltere ile oynadı Brezilya.
Çeyrek finalde ise henüz reşit bile olmayan ve sakatlık sebebiyle futbolu erken yaşta bırakmış bir babanın oğlu olan Pele'nin golüyle yollarına devam ettiler.
Yarı finalde kupa sonunda 13 golle gol kralı olacak ve halen bir kupada en fazla gol atan oyuncu olma unvanını taşıyacak Fontaine'nin Fransa'sını farklı geçtiler.
Kupa tarihinin halen en çok gol atılan finali konumunda bulunan maçta İsveç'i 5-2 ile geçti Sambacılar.
Didi'li, Pele'li, Vava'lı ve Garrincha'lı kadrosu ile ilk kez Dünya Kupası'nı kazanmanın mutluluğunu yaşıyorlardı.
İsveç Kralı 2. Gustaf Adolf'un final sonraki kupayı takdim ettiği Brezilya kaptanı Bellini ise az sonra futbol tarihini değiştirecek hareketlerden birini gerçekleştireceğinin farkında değildi.
Saha içerisinde yaşanan sevinç sırasında kaptan Bellini'nin etrafını saran gazeteciler, onun kısa boylu oluşundan dolayı iyi fotoğraf çekemediklerini söyleyip ondan Kupa'yı iki eliyle havaya kaldırmalarını istediler.
Bellini de bu isteği kırmadı ve günümüze kadar devam eden bir geleneği başlatacak işaret fişeğini yapıp Kupa'yı havaya kaldırarak poz verdi.
O güne kadar görülmeyen bu manzara o günden sonra kupa törenlerinin vazgeçilmezi oldu.
Futbolda şampiyon olan ekibin kazandığı kupayı, takım kaptanının havaya kaldırarak poz verme geleneği işte böyle bir doğaçlama ile başlamış oldu.