Şampiyonlar Ligi’nde, UEFA Ligi’nde, dünyanın en büyük statlarında dev takımlara karşı oynamış Süper lig şampiyonu Bursaspor’un alt liglere düşmesi, mahalle takımlarıyla patates tarlasını andıran sahalarda oynaması, içimizi acıtıyordu…
Alt liglere düşmesine sebep olanların sahte timsah gözyaşları dökmeleri, kulübü gırtlağına kadar borçlandırdıkları yetmezmiş gibi sözde alacaklarının peşinde koşmaları, temlikler koydurmaları fena halde canımızı sıkıyordu…
Avukat ve icra memurlarının Özlüce Tesisleri’nde tek kale maç yapmalarına kahroluyorduk…
Gelecek göremeyen yetenekli futbolcuların kulüpten kaçmalarına, gelen transfer yasağı, puan silme cezası haberlerini duydukça üzülüyorduk…
Deplasman maçlarına gidebilmek için yerel yönetimlerden, özel sektörden otobüs ve mali destek dilenecek hale düşmesi yüreğimizi dağlıyordu…
62 yıllık kulübün genel kurullarını bir avuç üyeyle yapmasını, çaresizlikten sinek sekizlileri yönetici olarak seçmesini, kayyum atanmasından, kulübün amatöre düşmesinden daha evla görüyorduk…
Gözyaşlarımızla suladığımız Dua çınarı gibiydi Bursaspor, her geçen gün kuruyor, ne zaman yıkılacak diye çaresiz gözlerle izliyorduk…
Umutsuzluğun, karamsarlığın karabasan gibi kulübün ve şehrin üzerine çöktüğü işte böyle zorlu bir ortamda, yönetime aday olma cesareti gösteren Enes Çelik ve arkadaşları Hızır gibi yetiştiler!
Ben onlara Çelik yürekliler diyorum!
Kongrede seçilir seçilmez, Kulübe kan, taraftara can ve kente heyecan getirdiler!
Borçların büyük bir bölümünü ödeyerek kulübü mali açıdan rahatlatan yönetim, transfer yasağını da kaldırarak 3. Lige kalite getiren bir takım oluşturdu…
Yönetimin gösterdiği özveri, aldığı radikal kararlar taraftarda karşılık buldu, sahasındaki her maçta tribünleri doldurarak, tüm liglerde izleyici rekoru kırdı!
Yönetime olan inanç, kulübe sponsor, reklam ve bağış desteği olarak döndü…
Protokol tribünündeki birliktelik ve dayanışma tüm kente yayıldı…
İşte bu kenetlenmeyle, layık olduğu Süper Lige yeniden dönüş yolculuğunun en kötü virajını geçtik…
Kaldı iki tehlikeli viraj daha…
Onları da sabır vitesi ve destek gazıyla, kazasız belasız geçeceğinden şüphemiz yok…
İş ve özel hayatlarından fedakârlık yaparak, takımı Özlüce’de ve deplasmanlarda bir gün olsun yalnız bırakmayan…
Hem sportif yönden hem mali yönden Bursaspor’da bir mucizeyi gerçekleştirerek tarih yazan Başkan Enes Çelik ve yönetimini kutluyorum!
Tarihe geçen futbolcu kardeşlerimi, Teknik Direktör Adem Çağlayan ile teknik kadroyu, Batalla ve ekibini…
Rekorları dekor yapan büyük Bursaspor taraftarlarını yürekten alkışlıyorum…
Kulübe sponsor, reklam ve bağışçı olarak maddi manevi desteğini esirgemeyenler de teşekkürü hak ediyor…
Bir teşekkür de, başarının gizli kahramanlarına, Bursaspor’un Onursal Başkanı, eski bakan AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik’e, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e ve Bursaspor’un siyaset üstü olduğunu protokol tribününde cümle aleme gösteren tüm siyasilere, kent yöneticilerine…
NOT: 40 derece ateşli hasta haliyle serum takviyesi alarak Artvin Hopaspor maçında takımını yalnız bırakmayarak, Bursaspor’un hastası olduğunu bir kez daha kanıtlayan Başkan Enes Çelik kardeşime geçmiş olsun dileğinde bulunuyor, acil şifalar diliyorum…