En-kaz edebiyatına son!

Seçimi kaybeden Belediye başkanları, “borç yiğidin kamçısıdır” diyerek, geride yüklü borç bıraksalar, israfla, iş bilmemekle suçlanıyorlar…

Borçsuz ve kasada hatırı sayılır parayla belediyeyi bıraksalar bu kez de, görev döneminde hiç çalışmamakla, yan gelip yatmakla suçlanıyorlar…

Yani ne İsa’ya yaranıyorlar ne Musa’ya…

Yerine gelen yeni belediye başkanı kendi partisinden bile olsa mutlaka öncekini borç konusunda eleştiriyor…

Enkaz edebiyatı, yerel yönetimlerin en sevdiği alan…

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da, partisinin önceki günkü grup toplantısında gündemindeydi bu konu…

Az sayıdaki istisnalar hariç belediyelerin çoğunun borç batağı içinde olduğunu belirterek…

Belediyelere kamudan tahsis edilen ve kendi topladıkları mali kaynakların daha etkin denetim için bir tarafı yerel dinamiklere, diğer tarafı ilgili merkezi kurumlara dayanan yeni bir yapı kurulması gerektiğini söyledi Erdoğan…

Yerel yönetim sisteminin ıslah edilmesini, özellikle de imar düzenlemelerinin sağlıklı bir şekilde yapılmasını istedi… (En güzel bağış oradan geliyor tabii!)

Şu sözleri düşündürücüydü;

“Belediyelerin borç yönetimi ciddi kriterlere bağlanarak, mevcut borç yüklerinin tasfiyesi için orta-uzun vadeli bir program oluşturulmalıdır. Aksi takdirde bir süre sonra belediyelerimizin çoğu, bırakınız yatırımı, hizmeti, personel maaşı ödemeyi, kılını kıpırdatamaz hale gelecektir. Sorun varsa, sıkıntı ve şikayet varsa siyaset kurumunun görevi buna çözüm bulmaktır…”

Her borçlu belediyeye kayyum atanamayacağına göre, bir şeyler yapılmalı…

Tayyip Bey, Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partilere işte bu konuda çağrıda bulunarak, milletin hizmet beklentisini karşılayacak daha etkin bir yönetim sistemi için ortak akılla çözüm geliştirmeyi teklif etti…

Bakalım ortaya ne çıkacak?

O ortak akla ben de bir naçizane öneride bulunmak isterim…

AK Parti döneminde çıkarılan Bütünşehir yasası yüzünden, ilçe belediye başkanları hizmet konusunda sırtlarını büyükşehir belediye başkanlarına dayamış durumdalar…

Alt ve üstyapı dahil birçok hizmeti büyükşehir belediyeleri kendi bütçelerinden yapsın, ilçe belediye başkanları beş yıl boyunca gelen bütçeyle sadece personel maaşını ödeyip son model makam araçlarıyla Ankara yollarında hava atsın, yok böyle bir dünya!

Hazırlanacak yeni etkin yerel yönetim sisteminde, beldeler gibi nüfusu belli bir sayının altında kalan ilçelerin belediyeleri de kapanmalı…

Bir de, köylerin mahalleye dönüştürülmesi projesi yeniden gözden geçirilmeli…

Yüz yıllık köyünü mahalleye döndürdüğümüz köylümüz, tarımdan, hayvancılıktan vazgeçiyor, büyükşehirlere göçüyor diye sızlanıyoruz…

Sonra onlara belediyeler kanalıyla fide dağıtıyoruz törenle!

Ücretsiz dağıttığımız fideleri yetiştirirken kullandıkları suyun faturasını gönderiyoruz!

Şaka gibi!